SOL Parti, tek adam rejiminin ülkeye getirdiği yıkıma karşı başlattığı kent yürüyüşlerine bugün iki ilde devam etti.
Ankara’da saat 16.00'da Kolej Meydanı'ndan Sakarya Caddesi'ne yürüyüş yapıldı.
Yürüyüş boyunca “Faşizme karşı omuz omuza”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz”, “Karanlığa teslim olmayacağız”, “Katil ABD, işbirlikçi AKP”, "Bu ülke bu halk satılık değil", "Yok başka yolu yok bu saltanat bitecek" sloganları atıldı.
"MEŞRUİYET DİLENMEYE GİTTİLER"
Yürüyüşün ardından ilk sözü SOL Parti Sözcüsü Önder İşleyen aldı. Erdoğan’ın ABD ziyaretini hatırlatan İşleyen “Çareyi krallarına gitmekte buldular. Krallarından meşruiyet dilenmeye gittiler” dedi.
İşleyen şöyle devam etti: “Onların elinde bir utanç vesikası tutuşturup gönderdiler. Bu utanç vesikası bu topraklarda yeri kalmış bir avuç soyguncunun, saltanat heveslisinin utanç vesikasıdır. Bu ülkenin vesikası değildir. Biz bu ülkenin halkları olarak bu ülkenin onuruyla yürüyoruz. 6’ncı Filo’yu denize döken Mahir’lerin Deniz’lerin onuruyla yürüyoruz. Bu ülkeyi emperyalist kuşatmadan çıkartan Anadolu halkının onuruyla yürüyoruz. Bu onur, bu utan vesikasını yırtıp atacaktır.
Bu ülke ya BOP bataklığında gerici bir rejime dönüştürülecek ya da ipleri Trump’ın elinde olan Erdoğan’dan bu ülkeyi kurtaracağız. Sömürge valisi gibi gezen Tom Barrack’a da söyleyelim bu topraklar seni kusar. Bu topraklar emperyalizme karşı direnen yurtseverlerin topraklarıdır. Türkiye’nin geleceği Osmanlı millet sistemi değildir. Bunu Türkiye’ye dayatamazsınız.”
“TEK ADAMA KARŞI BİRLEŞELİM”
“Sokakları dolduran milyonlar bu rejimden kurtulmak için mücadeleyi büyütüyor” diyen İşleyen sözlerini şöyle sonlandırdı: “Ülkeyi saltanatlarını sürdürmek için sefalete sürüklediler. Türkiye’nin çalışanlarını yoksulluğa ittiler. Eğitim ve sağlık hakkını elinden aldılar. Yeraltı yer üstü kaynaklarımızı emperyalist tekellere sattılar. Ama o devran dönüyor. Onları Trump da kurtaramayacak. Bu ülkenin tüm ezilenlerine çağrımız: Bizi mahvetmek isteyen emperyalizme, bizi yok etmek isteyen faşizme karşı eşitlik, özgürlük, demokrasi ve adalet için yan yana duralım. Tek adam rejimine karşı birleşelim. Bu ülkeyi aydınlık günlere birlikte çıkaralım. “
”ÜLKE TARİHİNİN EN GERİCİ İTTİFAKI”
Kadınlar adına söz alan Ezel Budak ise şunları söyledi: “Ülke tarihinin en gerici ittifakı işbaşında. 23 yıldır adım adım inşa edilen gerici faşist iktidar attığı her adımda aldığı her kararda kadınları hedef alıyor. Kaybettikleri meşruiyetlerini kadınların yaşamları, bedenleri ve gelecekleri üzerinde tahakküm kurarak yeniden kazanmaya çalışıyorlar.
Bir ülke düşünün ki Diyanet İşleri Başkanlığı her hafta verdiği hutbelerde, kadınların yaşam hakkına sistematik olarak saldırıyor. Her hafta, kadınların ne giyeceğini, aile içindeki konumunu, alacağı miras payını, hatta ne zaman doğum yapacağını bile ‘dini referanslarla’ belirlemeye çalışıyor. Bu da yetmiyor boyundan büyük işlere her alanda el atarak pek çok siyasi konuda yorumlar yapıyor.
Kamusal kaynaklarla finanse edilen Diyanet, kadınlar için bir itaat ideolojisini yeniden ve yeniden üretiyor. Böylece, bir yandan laikliğin içini boşaltamaya çalışırken bir yandan da kadınların haklarına yönelik kapsamlı bir gerici kuşatmayı da meşrulaştırmaya çalışıyorlar.”
“BU KARANLIĞA TESLİM OLMAYACAĞIZ”
Bunlar da yetmiyor… İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıyorlar, nafaka hakkını ve medeni kanunu hedef alıyorlar, şiddet faillerini sistematik olarak koruyorlar. Özellikle ‘aile yılı’ ilanıyla, kadını birey olarak değil, ailenin içinde erkeğe tabi bir figür olarak tanımlıyorlar.
Kutsal aile nidalarıyla kadınları ve LGBTİ+’ları kriminalize etmeye, kamusal alanda davranışlarımızı ve özel hayatlarımızı pervasızca denetime açmaya, kontrol etmeye, ve kuşatmaya çalışıyorlar. İstiyorlar ki kadınların ve LGBTİ+’ların sesi hiç çıkmasın. İstiyorlar ki laiklik ortadan kaldırılsın fiili bir şeriat rejimi devreye girsin.
Ancak ne olursa olsun; ne bu gerici karanlığa ne şeriata teslim olmayacağız.
AKP’nin beslediği tarikat ve cemaatlere teslim olmayacağız. Yurtlara, yoksul mahallere sinen, devlette kadrolaşan, bu meydanlarda bu sokaklarda şeriat yürüyüşleri yapan tarikat ve cemaatleri kadınların birleşik mücadelesiyle söküp atacağız.
Bu sokaklar bu meydanlar bu ülke bizim! Her yanı lime lime dökülen bu siyasi iktidar ve onların işbirlikçileri bilsin ki ne olursa olsun yaşamlarımızdan, haklarımızdan, laik bir ülke mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Bu gerici kuşatmaya karşı, yaşamlarımız için feminist mücadelemizin geri dönüşü yok. Bir avuç haramiye karşı milyonlarız. Birlikte mücadeleden başka yol yok! Dayanışma ve mücadelemizle, onları şeriat hayalleriyle birlikte göndereceğiz. Bu gerici, bu faşist, bu tek adam rejime karşı kadınların birleşik mücadelesi kazanacak. Biz kazanacağız. Yaşasın feminist mücadelemiz!”
“BİZİM ÖFKEMİZ DAHA MEŞRU”
Gençler adına konuşan Etki Can Bolatcan ise şunları aktardı: “Tek adam rejimi beyaz Saray koridorlarında meşruiyet istedi. Çünkü halk nezdinde meşru değiller. Çünkü 19 Mart’ta gençlerin barikatları tıkması onların barikatlarından ve polislerinden daha meşru. Çünkü bugün ekonomik şartlar yüzünden çocuğunu gönderemeyen bir ailenin, MESEM’lere mecbur bırakılan gençlerin, imam hatiplerde gençliği soldurulan geçlerin öfkesi kendi çocuğunu özel okula gönderen Milli Eğitim Bakanı’ndan daha meşru. Bu rejimden memnun olmayan halk birleşmeli. Bizim birliğimiz onların yalnızlıklarından daha meşru. Çağrımız bu tek adam rejimi karşısında birleşme çağrısıdır.”
"AKP YENİLMEYE MAHKÛM"
Kırklareli-Lüleburgaz’da ise saat 15.00’te Eski Hükümet Binası Önü’nde açıklama yapıldı. Lüleburgaz’daki yürüyüşe yüzlerce yurttaş katıldı. Yürüyüşe partililerin, yurttaşların katılımının yanı sıra CHP, Emep yöneticileri ve çok sayıda siyasi parti, sendika ve kurum temsilcileri katıldı. Yürüyüş sonunda yapılan açıklamayı İl Sözcüsü Celal Midilli okudu. Midilli, “Çeyrek asırdır iktidarda olan AKP yenilmeye mahkûmdur. ABD ve her türlü gerici gücün desteğini alarak ülkeyi İslamcılık temelinde etnik ve mezhepsel kimlikler üzerinde kurgulanan seçimsiz bir rejime dönüştürmeye çalışıyor” dedi.
AKP-MHP iktidarının geldiği günden bugüne sermaye yanlısı emek düşmanı politikalar uyguladığına dikkat çeken Midilli şöyle devam etti: “Ülkenin 100 yıllık birikimi olan işletmeleri yerli ve yabancı sermayeye yok pahasına satıyor. Siyasal iktidar bu süreçte çeşitli teşviklerle büyük bir yandaş sermaye grubu yaratmıştır. Hepimizin çok iyi bildiği yasa tanımaz beşli çete bu sürecin eseridir. Yarattığı yandaş sermayeden vergi almayan AKP- MHP iktidarı bütçeyi oluşturan vergileri çalışanlardan, yoksul halktan almıştır. Siyasal iktidar emekçilere karşı acımasızca uyguladığı politikalarla sendikal faaliyetleri engelleyip, var olan grev haklarını çeşitli bahanelerle yasaklamıştır. Asgari ücreti ve emekli maaşlarını düşük tutarak insanlarımızı açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm etmiştir.
“Bu ceberut iktidar sadece emeğe değil, kadınlarımıza, gençlerimize, çocuklarımıza, doğamıza, toprağımıza, havamıza, suyumuza düşmandır
“AKP-MHP iktidarı geleceğimiz olan çocuk ve gençlerimizi uyguladığı politikalarla eğitimden uzaklaştırıyor. Ülkemizde 7 milyon çocuk açlığa mahkûm ediliyor. Öğrencilerimize günde 1 öğün yemeği çok gören bu iktidar sermayeye her gün teşvik üzerine teşvik veriyor. Okullarımızda tarikat ve cemaatler cirit atıyor. MESEM’lerle çocuk işçilik patronlara yeni bir gelir kapısı oldu. Üniversite gençliği barınma, beslenme, okulu bitirince iş bulamama kaygısıyla eğitimler ayrılıyorlar. Laik, bilimsel, demokratik eğitim için siyasi iktidarı göndermek için birleşik mücadeleyi hayatın her alanına taşıyacağız.
“Bu gerici, İslamcı, faşist yönetim kadınların sosyal yaşamdan çekilmesi için kazanılmış haklarını yok ediyor. Özellikle İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasından sonra, kadın cinayetlerinde artış yaşanmıştır. Ağustos ayıyla birlikte Diyanet İşleri verdiği Cuma hutbelerinde kadının yaşam, miras, giyim hakkına karışır olmuştur.
"TARIM BİR ÜLKENİN GELECEĞİDİR"
“Tarım bir ülkenin geleceğidir. Siyasal iktidar uyguladığı tarım ve hayvancılık politikalarıyla tarımı bitirme noktasına gelmiştir. Tarımın bitmesinin sebeplerinin başında; yeterli teşvik ve desteğin verilmemesi, taban fiyatının düşüklüğü ve girdi fiyatlarının yüksekliği geliyor.
“AKP-MHP iktidarı, ülkemizin dağını, taşını, toprağını çok uluslu maden şirketleri ile yerli işbirlikçilerine peşkeş çekiyor. Ülkenin her tarafı, maden aramaları nedeniyle delik deşik ediliyor. Toprağımız, suyumuz, havamız kirleniyor. Istıranca “dağlarında 200’e yakın taş ocağına ruhsat veriliyor. Kıyıköy’e kurulacak nükleer santral ile ormanlarımız, toprağımız, suyumuz, havamız yok ediliyor. Bunların yanında, Tekirdağ maden arama bölgesi yapıldı. Tüm bunları yaparak çocuklarımızın geleceğini çalıyorlar. Bunlara ek olarak küresel iklim değişikliği ile kuraklık ve susuzluk en büyük sorunumuz oluyor.
“ABD ve İsrail’in Büyük Ortadoğu bataklığında büyütülen baskı ve zorbalıkla; hile ve aldatmacalarla ülkemize dayatılan bu gerici rejime asla teslim olmayacağız. Bütün emekçiler ve ezilenler birleşerek bu gerici, faşist rejimi mutlaka yeneceğiz. Bu gerici rejimden ne özgürlük, ne adalet, ne demokrasi ne de barış beklenemez.
"ÇAĞRIMIZ ÜLKEMİZİN KURTULUŞU YOLUNDA BİRLEŞME ÇAĞRISIDIR"
“Faşizme, yoksulluğa, yolsuzluğa, baskılara, hayat pahalılığına karşı birleşelim! Laikliği, demokrasiyi, özgürlüğü, adaleti bu gerici rejimi göndererek kazanabiliriz!
Tek adam rejimine, ancak birleşerek son verebiliriz! Çağrımız; emperyalistlerin ve gerici faşist ortaklarının ülkemizi sürükledikleri felaket senaryolarını boşa çıkarmak için hep beraber mücadele çağrısıdır. Çağrımız; ülkemizin yeniden kurtuluşu yolunda birleşme çağrısıdır. Yaşasın, emek, demokrasi ve özgürlük mücadelemiz.”
Ardından söz alan SOL Parti MYK Üyesi Deniz Demirdöğen; Türkiye'nin bir yol ayrımında olduğunu, 22 yıllık AKP iktidarının ülkeyi bir felaketin eşiğine getirdiğini, yarattıkları rejimi kalıcılaştırmak için ülkeyi karanlık bir tünele sokmak istediklerini belirtti. Demirdöğen şunları ifade etti: "Azınlığa düşmüş ve meşruiyetini yitirmiş rejim, meşruiyet devşirmek için Trump ile görüşmeye Beyaz Saray'a gitti. Beyaz Saray'daki bu randevunun ise halka maliyeti milyarlarca dolarlık anlaşmalar olarak döndü. İktidar, Filistin halkının mücadelesinde iki yüzlü davranıyor. Filistin halkının asıl dostları 60'lardan bugüne devrimcilerdir. Saray rejimini tarihin çöplüğüne göndermek birleşik halk muhalefetinden, halkın örgütlü mücadelesinden geçiyor. Tüm muhalefet güçlerini birleşik bir mücadele vermeye davet ediyoruz."
Demirdöğen, sözlerini noktalaken, tüm yurttaşları 5 Ekim'de Ankara'da SOL Parti'nin gerçekleştireceği Büyük Buluşma'ya davet etti.
YARIN DA DEVAM EDECEK
SOL Parti’nin yarın ve 1 Ekim’de yapacağı yürüyüşlerin programı ise şöyle:
28 Eylül İstanbul saat 14.00 Boğa Heykeli
28 Eylül Manisa-Akhisar saat 14.00 Akhisar Öğretmenevi Önü
1 Ekim Artvin-Kemalpaşa saat 12.00 Halvaşi Köprüsü