Muhalefet için büyük hayal kırıklığı olan, Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu'nu siyaset dışına iten 2023 seçimleri hala tartışmaların odağında.
2023'teki genel seçimlerde Zafer Partisi'nin cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan, ikinci turdan hemen önce Erdoğan'ı desteklediğini açıklamış ve yarıştan çekilmişti. Oğan'ın bu hamlesi karşılığında çok büyük bir servet edindiği siyaset kulislerinde aylarca konuşuldu.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, önceki gün katıldığı programda, ısrarlı sorulara rağmen, o seçimde Sinan Oğan'ı aday göstermesinin bir hata olduğunu kabul etmedi.
Erol Mütercimler'in 'Büyük günah' diye tanımladığı tercihle ilgili Ümit Özdağ şunları söyledi:
"Sinan Oğan günah değildir, biz aday çıkarmasaydık Erdoğan birinci turda kazanırdı. Birinci turda Erdoğan daha yüksek oy aldı, seçim bütçem 1,5 milyon liraydı. Bu paraya seçimin ikinci tura kalmasını sağladım, o şansı Kılıçdaroğlu kullanamadı..."
2028 İÇİN BOMBA YORUM
Siyaset Bilimci Prof. Behlül Özkan, bu yorum için çok tartışılacak bir değerlendirme yaptı. Milliyetçi blok tartışmalarını hatırlattı ve "İYİP+Zafer+Anahtar ittifakı ortak adayı Yavuz Ağıralioğlu loading... İkinci turda plana sadık kalır bu ekip" dedi.
"BURADA OY ARTIŞI İKTİDARI RAHATSIZ ETMEZ"
Bu yoruma gazeteci Kemal Can da Meral Akşener'i hatırlatarak destek verdi. Kemal Can şunları yazdı:
"Dolayısıyla bu partilerde biriken -hayli abartılan- oy ama en önemlisi bunların popülerize edilmesi, iktidarı endişeye düşürmez, aksine rahatlatır. Tıpkı 2022’de yüzde 30’lara tırmanacağı iddia edilen -tek kararlı Erdoğan muhalifi ve eşit ortak ilan edilen- Akşener’in 2024’de soluğu Beştepe’de almasının, Erdoğan için sürpriz olmaması gibi. Bu mühendislik “kazan kazan” prensibiyle yürüyor: Seçimden önce muhalefeti -provakatif (masa parodisi veya “özerklik istediler” gibi) propaganda ile hırpala, seçimde ve sonrasında plana sadık yola devam et. Ya eksilterek ya da tamamlayarak sağ bloktaki sadakati sürdür. Hiçbir şey yapamazsan “merkeze yürüyoruz” diyerek veya milleti oyalayarak, muhalefeti daha sağa çekmeyi becerirsin. (*Cevaptaki hataları düzeltip atayım dedim)
Türkiye’de milliyetçiliği asıl etiket olarak kullanan partiler veya milliyetçi siyasi temsili önemseyen seçmene oynayan partiler, 27 senedir 1999 üst sınırı olan yüzde 20’nin -anlamlı sayılacak kadar- üzerine çıkmış değil. Hala +1 - 1 % 20. Elbette daha fazla ayrışmış, “çeşitlenmiş” ve bölünmüş olarak. Aslında bölünmenin yarattığı bir erime beklenirken; bu durum, farklı gözenekleri olan katmanlı bir ağ gibi sürüklenen oyları havzada tutmaya yarıyor. Muhafazakarı, seküleri, Türkçüsü, liberali, dindarı, devletçisi, cumhuriyetçisi."