CHP Genel Başkanı Özgür Özel, gazetecilerin sorularını yanıtlıyor.
Erdoğan'ın "30 büyükşehrimiz var. İtfaiyecilik büyükşehirlerin işidir. Büyükşehirler birimlerini en ideal şekilde kurmak suretiyle bu işi üstlenecektir" ifadelerine yanıt veren Özel, "Hayatımda duyduğum en büyük yalan. Hatta ve hatta yetkileri yok. Bazen yetkiniz yok gelmeyin bile dedikleri oluyordu geçmişte, keşke büyükşehirlerin elinde öyle bir imkan olsa. Büyükşehirlerin elinde hava aracı bulundurma yetkisi bile yok artık." dedi.
"BU NASIL BİR YÖNETİM ANLAYIŞI"
Yangınlara müdahalede yaşanan aksaklıklara dikkat çeken Özel, mevcut yangın yönetiminin yetersizliğine işaret etti:
“Ormanlar cayır cayır yanıyor, onlarca can kaybediyoruz. İnsanlar kömür oldu, ailelerine ne diyeceğimizi bilemedik. Bunlar hâlâ nasıl insan içine çıkıyorlar, anlayamıyorum.”
Yangın söndürme uçaklarının gece görüş kabiliyetleriyle ilgili iktidarın açıklamalarını da eleştiren Özel, teknik yetersizliklerin örtüldüğünü belirtti:
“O gözlüklerle, kasklarla gece görüş sağlanamaz. Orman yangınının ışığında işe yaramıyorlar. Bunların dediği gibi helikopter kalksa da ateşe yaklaşamıyor.”
"THK’YA 8 YILDIR KAYYUM ATADILAR, ÇÜNKÜ BAŞINA AK PARTİLİ OTURTMAK İSTİYORLAR"
“Türkiye'nin yüz akı olan bu kurumda 7-8 yıldır seçim yaptırmıyorlar. Çünkü başına AK Partili getirmek istiyorlar. Bugün THK yangınlarla mücadelede yok.”
14 UÇAK SARAYDA, AMA YANGIN İÇİN BİR FİLO BİLE KURAMIYORLAR
Yangın söndürme envanteri tartışmalarına da değinen Özel, lüks uçaklarla dolu Cumhurbaşkanlığı filosuna dikkat çekti:
“14 tane uçak sarayda. Cumhurbaşkanının bir uçağı olur, hadi bir de yedeği. Ama bakan yardımcıları bile tarifeli uçmuyor. Yangınlara gelince gökyüzünde uçacak araç yok.”
BÜYÜKŞEHİRLERİ SUÇLAMAYIN, YANGINA GİTMEK İÇİN İZİN BEKLİYORLAR
Erdoğan’ın açıklamasında hedef gösterilen büyükşehir belediyelerine sahip çıkan Özel, yangınlara müdahalenin merkezi yönetim onayı olmadan yapılamadığını anlattı:
“İtfaiye erlerini bile atayamadık çünkü imza atmadılar. 2300 kişi alınacaktı. Bekledik ama AK Partililer imzalamadı. Büyükşehirler ancak vali ya da operasyon başındaki yetkili çağırırsa gidebiliyor.”
TÜRKİYE’NİN GÜÇLÜ BİR AFET KURUMU KURMASI ŞART
Yangınlar üzerinden genel afet yönetimini de eleştiren Özel, yapısal bir reforma ihtiyaç olduğunu söyledi:
“Türkiye'nin yangınla, afetle mücadelede çok güçlü, çok itibarlı bir kuruma ihtiyacı var. Bu yapıya ciddi kaynak aktarılmalı. Herkesin içi yanıyor.”
EUROFIGHTER AÇIKLAMASI: “NORMAL BİR ÜLKEDE TEŞEKKÜR EDİLİRDİ”
Almanya’nın Eurofighter satışındaki vetoyu kaldırmasının perde arkasına değinen Özel, bu sürecin İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla doğrudan ilişkili olduğunu aktardı:
“Alman hükümet sözcüsü açıkça söyledi: Ekrem İmamoğlu’nun talebini Özgür Özel iletti, biz de vetoyu kaldırdık. Erdoğan hâlâ bu başarıyı hazmedemiyor.”
KOMİSYON RESTİ: “EŞİT TEMSİL YOKSA YOKUZ”
TBMM’de kurulacak komisyon tartışmalarına ilişkin net tavır ortaya koyan Özel, temsil ve karar mekanizmalarının adil olması gerektiğini vurguladı:
“Komisyon eşit temsilli ya da nitelikli çoğunlukla karar almalı. Aksi halde bizim orada işimiz yok. AKP-MHP istediğini yapacaksa bize gerek yok.”
BU KOMİSYON ANAYASA YAPAMAZ; ANAYASAYA UYMAYANLA ANAYASA YAPILMAZ
Komisyonun anayasa hazırlığına dönüşmesi ihtimaline karşı çıkan Özel, sert bir dille eleştirisini dile getirdi:
“Senden ne anayasası, menemen yapmam dedim. Bu komisyon anayasa yapacaksa biz orada olmayız. Cumhuriyetin kolonlarına çivi çakmaya kalkarlarsa o çekici ellerinden alırız.”
ADİL YARGILANMA VE DEMOKRASİ İÇİN MÜCADELEYİ HER YERDE SÜRDÜRECEĞİZ
Siyasi tutuklulara ve yargı sistemindeki adaletsizliklere dikkat çeken Özel, “Figen Yüksekdağ da, Selahattin Demirtaş da, Ekrem İmamoğlu da içeride duramaz” diyerek hukuki reform çağrısında bulundu.
Meclisteki komisyona ilişkin tartışmalar üzerinden genel bir demokratikleşme vurgusu da yaptı:
“CHP’nin olduğu komisyondan değil, olmadığı komisyondan korkun. Biz mücadelemizi sokakta da, kürsüde de, komisyonda da sürdürmeye devam edeceğiz.”
Özel'in konuşması şu şekilde:
Arkadaşlar, AKP iktidarında ilk başta liyakatsizlikten ve yönetim beceriksizliğinden başlayarak geldiğimizde iktidarlarının bu son döneminde ülkede kadınlar için de, çocuklar için de, yoksullar için de, emekçiler için de, ormanlar için de, ormanın içindeki hayvanlar için de söndürmeye çalışan orman emekçileri için de felaket felaket üstüne geliyor.
Bir şey var ki, bir şey var ki bu kadar kötü her şey. Yani ülkenin ekonomisini bunlar yönetiyor. Dünyadaki en yüksek gıda enflasyonu olan ülke Türkiye. Adını bilmediğiniz Afrika ülkelerinden daha kötü durumda. Ülkeyi yıllardır bunlar yönetiyor. Ukrayna ile Rusya savaşıyor. Türkiye'de faizler Ukrayna ile Rusya'dan fazla. Dünyada ikinci yüksek faiz var Türkiye'de.
Pandemi oldu, pandemiden sonra enflasyon herkesin derdi oldu. Dünya 3 olan enflasyonu 6'da durdurdu, geri çevirdi. Bunlar kendi hesaplarına göre 80'den çevirdiler. Hala yüzde 40'larda enflasyonla boğuşuyoruz.
Ne yapıyorlarsa, nasıl yönetiyorlarsa hiçbir şey iyi gitmediği gibi yangın yönetimi, yangın söndürme işi de iyi gitmiyor.
"NASIL OLUYOR DA ORMANLAR CAYIR CAYIR YANIYOR?"
Ne demek, dünyada en iki ülkeden biri isen en iyi şekilde söndüren iki ülkeden biri olman.
Nasıl oluyor da ormanlar cayır cayır yanıyor?
Hızla müdahale edilir ve böyle felakete dönmez. Ormanlar yandığı gibi onlarca canımızı kaybediyoruz arkadaşlar. Olacak iş değil.
Yarın üç Genel Başkan yardımcımız bu konuya özel bir sizlerin de takip edeceği basın toplantısıyla tespitleri ama en çok da önerileri ve geleceğe yönelik olarak da Cumhuriyet Halk Partisi'nin neleri gördüğünü ve bundan sonra ne yapacağını anlatacak.
"ERDOĞAN AĞZINI AÇMAZSA İYİ OLUR"
Bu envanter meselesinde ağzını açmazsa iyi olur Sayın Erdoğan. Çünkü 14 tane envanterinde lüks uçak var.
Cumhurbaşkanının uçağı olur. Devletin bir tane uçağı olur. Hadi bir tane de yedeği olur.
14 uçak var.
Bakan yardımcıları bile Türkiye'de tarifeli uçmuyor. Ayakları yere basmıyor.
Ama yangın dediğimiz zaman herkesin gözü gökyüzünde yeterli müdahale yapılamıyor. Çok net bir şey var.
YANGINDAKİ IŞIK NEDENİYLE UÇAKLAR ETKİSİZ İDDİASI
Gece görüşü olanaklı kılan gözlükle, kaskla yapıp bu envanteri varsayıyorlar. Bu bir yıldızdan ışık alan, aydan ışık alan, onunla etrafı gösteren ekipmanlar ve orman yangını gibi şiddetli ışıkta iş görmüyor.
Arkadaşlar bunu söyleyemiyorlar. Böyle çözülemeyeceğini bilemiyorlar. Öyle bir uçağı, helikopteri bunların dediği gibi helikopteri kaldırırsınız ama ateşe yaklaşamazsınız.
Metre, kilometrelerce, yüz metrelerce öteden sadece ormanın yangının yayılacağı yerlere olası su bırakabilirsiniz.
Bu da zaten olmuyor, işlemiyor. Gerçek anlamda bu işte kullanılabilecek bir filo oluşturulmuş değil. Mevcut filo da zayıf.
Maalesef Türk Hava Kurumu halen daha elindeki uçaklar doğru şekilde bakım görseydi filosu güçlendirilseydi ki hepimiz biz Türk Hava Kurumuna hepimiz destek oluyorduk. Kurban derileri bağışlanıyordu. Türkiye'nin yüz akı bir kurumdu. Ne yaptılar biliyor musunuz? Ne yaptılar? 8 yıldır, 7 yıldır kayyum var Türk Hava Kurumunda.
Seçimini yaptırmıyorlar. Neden? Başına bir tane AK Partili oturtabilmek için. O Türk Hava Kurumu şimdi yangınla mücadelede yok maalesef.
"İNSANLAR KÖMÜR OLDU NASIL DIŞARI ÇIKABİLİYORLAR HALA BEN BİLEMİYORUM"
Biz yaparız diyenler de yapamıyor maalesef. Bir büyük, bir büyük bu konuda seferberliğe ihtiyaç var. Milleti de arkamıza alarak bir seferberliğe ihtiyaç var. Ama maalesef her yerde olduğu gibi yapmadıkları gibi milletin de önünü tıkayan, kurumların da önünü tıkayan bir yönetim anlayışı var. Bu her yerde yangın olur ama bu kadar çok uzun süren, müdahale edilemeyen can kayıplarıyla insanlar kömür oldu gitti cenazelerinde ailelerine ne diyeceğimizi bilemedik. Bunlar halen daha nasıl insan içine çıkıyorlar ben bilemiyorum.
"HAYATIMDA DUYDUĞUM EN BÜYÜK YALAN"
(Büyük şehirlerin orman yangınlarından sorumlu tutulması).
Hayatımda duyduğum en büyük yalan. Hatta ve hatta yetkileri yok. Bazen yetkiniz yok gelmeyin bile dedikleri oluyordu geçmişte. Keşke büyükşehirlerin elinde öyle imkanı olsa. Mesela büyükşehirlerin hava aracı bulundurma yetkisi de yok ellerinde artık.
İstanbul Büyükşehir'in Ankara Büyükşehir'in geçmişte olan helikopterleri satıldı arkadaşlar. Büyükşehirler maalesef hem de bütün ilçelere birden kentin bulunduğu yerlerde büyük şehrin görev yaptığı yerlerde ancak bu imkanlarla mücadele ediyorlar.
Ayrıca da şunu söyleyelim İstanbul Büyükşehir, Ankara Büyükşehir orman yangınlarına ekipman yolluyordu.
Geçtiğimiz günlerde açıklandı. 2000'in üzerinde itfaiye eri alımıyla ilgili bir imza atmadıkları için alamadık bu sene. Atsalardı bekliyorduk. Hazır bekleniyordu. 2300 itfaiye eri alacak. Şimdi onlar her yerde. Bunu imzalamayanlar AK Partililer. Büyükşehirleri dışlamak falan zaten ayrı meseleler.
Zaten paralarının yüzde 40'ını ödüyorlar. Maaşları zor ödüyoruz. Herkesi perişan hale getirdiler ama büyükşehirler ancak ve ancak o andaki operasyonun başındaki en yüksek kamu görevlisi gelin derse gidiyor.
Ama büyükşehirin elindeki araç nasıl gidiyor? Yolda sokakta gidecek araç tekeri var. Onda. Yolun olduğu yerden gidiyor. Yolun kenarına su sıkıyor. Önemli katkılar sağlıyorlar.
Bütün arkadaşlar işte Bursa Büyükşehir'i görüyorsunuz. Bursa'daki yangında etraftaki bütün şey büyükşehirlerin araçlarını görüyorsunuz.
Ama yolun gidebildiği yere mevcut işte bu arabaların lastikleri nasılsa öyle lastikleri olan araçlarla, asfaltta gidecek araçlarla o kadarlık bir katkı sağlanıyor.
Türkiye'nin yangınla, yangın yönetimiyle, afet yönetimiyle ilgili çok güçlü çok itibarlı ve çok özenilerek kurulacak çok büyük bir kuruma ihtiyacı var.
Buna da ciddi kaynak aktarmak lazım. Herkesin içi yanıyor. Bu süreçte milletin de desteğini, dayanışmasını, tüm kurumların desteğini, dayanışmasını arkaya alacak bir çabaya ihtiyaç var.
"YANGINLA MÜCADELEDE HELİKOPTERLER YETERSİZ"
(Yangınla gece gündüz ile mücadelede yani envanterimizde iktidarın iddia ettiği var dediği helikopterlerde sizin söylediğiniz malzemeleri var ama yetersiz mi?)
Evet. Zaten bu konudaki uzmanların söyledikleri ya bu araçlara gece görüş kitleri alındı diyordunuz. Niye kalkmıyor onun? Cevabı şu. O gece görüş sistemleri çok az ışıkla uçmayı olanaklı kılan kasklar hatta kokpitinde ona uygun hale getirilmesi gerekiyor. Yüksek ışığın olduğu orman yangınında etkisiz.
(Eurofighter alınması CHP'nin rolü. Erdoğan'ın 'muhalefet yerli ve milli olursa teşekkür etmekten çekinmeyiz' demesi)
Son dediğini Allah akıl fikir versin diyeyim. Başka ne diyeyim yani. ilk söylediğiniz konuyla ilgili Silivri'de geçen hafta çarşamba günü bir basın mensubu sordu. Eurofighter'larla ilgili anlaşması sağlandı.
Almanya'nın blokajı vardı. Almanya blokajını kaldırmış. Bu konuda çabalarınız olduğunu söylüyordunuz. Bu konuda hükümetten size bir teşekkür geldi mi? Ben de dedim ki normal bir ülke olsaydık beklenirdi.
Normal bir siyasetçi olsaydı beklerdik. Yoksa aman Erdoğan bize teşekkür etsin derdinde değiliz. Zaten hemen ardından, hemen ardından birkaç iktidara yakın gazete. Vay efendim Eurofighter'ları kendilerine mal etmek istiyorlar diye yazarken taksiler bizler. Ertesi gün Alman hükümet sözcüsüne soru soruldu. O da dedi ki açıkça söylemem gerekir ki Özgür Özel üzerinden hapisteki Ekrem İmamoğlu'nun da Eurofighter'ların kendi meselesiyle ilişkilendirilmemesini ve bir milli savunma meselesi olduğu için bunlan ilgili blokajın vetonun kaldırılmasını talep ettiler.
O yüzden verdik. Çünkü Alman gazeteci soruyor. 19 Mart darbesinden sonra İmamoğlu'na yapılan. Eurofighter'lara izin vermeyeceğiz demiştiniz. Niye verdiniz? Ne değişti? O da diyor ki Ekrem İmamoğlu'nun bu yöndeki talebini Özgür Özel ilgili makamlarımıza ilettik diyor. O dakikadan sonra sustu arkadaşlar.
Dün de geveliyor. "Özür derdimde demezdim de ederdim de şuydu da şartım..." diye...
Hiç önemi yok. Mesele şu. Millet can derdinde. Millet bir yandan yangınlarla boğuşuyoruz. Bir yandan yoksulluktan boğuşuyoruz. İnsanlar işsiz. Bunun böyle bir süreçte bütün belediye başkanlarımıza hazımslıkla saldırıyorlar. Bütün anketlerde yüzde 70 bunun siyasi olduğuna inanıyor vatandaş. Canımızla uğraşıyoruz. Bu haldeyken dahi Ekrem İmamoğlu Eurofighter meselesini bu işe karıştırmayın diyebilecek erdemi gösteriyor.
Erdoğan'da bu işi bile böyle bir işte bile meseleyi siyaset üstü bir yerde tutamamayı başarıyor. Kavga yapıyor.
ÇOK NET KOMİSYON YANITI
Komisyonla ilgili bizim tavrımız ilk günden beri net. Bu işin meclis eliyle yürütülmesi gerektiğini söylüyoruz.
Komisyon ya eşit temsilli oluşmalı. Yani bütün partiler eşit temsil edilmeli. Ne olacak o zaman? Yani birinin dediği olmayacak.
Uzlaşıyla çıkacak kararlar. Eşit temsil değilse o zaman mutlaka nitelikli çoğunlukla karar almalı diyoruz. Komisyonun 5te 3'ü ya da 3te 2'sinin alacağı kararla kanunlar kabul edilmeli. çıkarılması istenen kanunlar meclise tavsiye edilmeli diyoruz.
Şimdi Sayın Meclis Başkanı'nın istediği rakamlardan gördünüz ki eşitlik yok. 21 AK Parti'den 10 CHP'den istiyor. Meclisteki sandalye sayımıza göre nisaba göre yani meclis diliyle.
O zaman nitelikli çoğunluk aranacağının Meclis Başkanı tarafından söylenmesi lazım ki bu komisyonda olalım.
Onun dışında komisyonun rakamları AKP artı MHP istediğini yapıyorsa bize hiç ihtiyaç yoksa böyle bakıyorlarsa ne işimiz var orada?
Ancak nitelikli çoğunlukla karar alınacağı söylendiğinde ve ilk toplantıda bununla ilgili kararlar alındığında o zaman Cumhuriyet Halk Partisi bu komisyonda yer alır.
Yalnız Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu komisyonda yer alması ne Tayyip Erdoğan'ın böyle tuhaf beklentilerine yok işte geçmişteki bilmem nenin kefareti, mefareti böyle sulandırmalar için değil. Türkiye'nin en önemli meselesi terör bitecek.
Oraya giden askerin anasının gözyaşı dinecek. Önce endişesi dinecek. Sıvasız biriket evlere al bayraklı şehit cenazeleri gelmeyecek.
Türkiye'de analar ağlamayacak. Oraya harcanan para da iktidarımızda teröre harcanmayacak. Yoksullukla mücadeleye harcanacak, kalkınmaya harcanacak. Biz bunun için bir yerde olacaksak oluruz. Ne Tayyip Erdoğan için.
Böyle kamuoyunda şey gibi anlaşılıyor bazı bakıyorum görüyorum. Anayasa tartışmaları. Biz dedik. Hatta açık açık söyledim.
Senden ne anayasası menemen yapmam dedim. Aynı çizgideyiz. Bu komisyon anayasa yapacak bir komisyon değil.
Ona niyetlenen bizi yanında bulamaz. Çünkü anayasaya uymayanla anayasa yapılamaz. Bu komisyon hukuk üretecekse, bu komisyon hakkaniyet üretecekse, demokrasi üretecekse, barış üretecekse bu komisyonun dışında kalınamaz.
Neden kalınamaz? Millet milletin vekilini Kadim Durmaz'ı Tokat'tan, Ali Mahir Başarır'ı Mersin'den meclise git çalış diye yolluyor. E meclis komisyon kurmuş. 10 kişilik sana kontenjan vermiş. Sen 10 kişiyle burada görev yapmalısın diyor. Ben yapmam diyemezsin. CHP'nin olduğu komisyondan değil, olmadığı komisyondan korksun herkes.
Cumhuriyet Cumhuriyet Halk Partisi Cumhuriyeti tartışacak bir yerde olmaz. Cumhuriyetin tartışıldığı bir yerde olmaz. Cumhuriyetin kolonlarına çivi çakılan bakın kolonlarının kesildiği değil. Çivi çakmaya yeltenenin elinden o çekici alır.
O komisyonda olmaz. Ama Cumhuriyet Halk Partisi demokratikleşme olacaksa orada olur.
Bugün Türkiye'nin en büyük sorunu demokratikleşme. Adil yargılanma meselesi. Cezaevlerinde suçsuz duran birçok kişinin tahliyesi söz konusu.
Bir yandan bu süreçle başka tahliyeler gelecek. Onlar bir yandan olsun. Sonra öbür tarafta başkaları siyasi sebeplerle içeride dursun. Böyle bir şey yok arkadaşlar. Böyle bir şey yok. Ne Figen Yüksekdağ durabilir. Ne Selahattin Demirtaş durabilir. Ne Ekrem İmamoğlu durabilir.
Ne Ahmet Özer durabilir. Ne de suçsuz günahsız bürokratlarımız sırf bir suçun parçasıymış gibi durabilir. Bunların konuşulacağı, çözüleceği meselenin ilerleyeceği bir komisyonda oluruz. İlerlemiyor mu? Önce ilerletmeye çalışırız.
Yok geri mi gitmek istiyorlar? Olmayız. Tayyip Erdoğan demokrasiyi bir araç olarak görmüş, işine gelince binmiş, işine gelmeyince inmiş de demokrasiyi rafa kaldırmış, sandığa saldırmış.
Kimse sen demokrasi treninden niye indin demeyecek.
Cumhuriyet Halk Partisi bu komisyona girerse katolik nikahı var sanki yanlış işler konuşacaklar, doğru işler yapmayacaklar o komisyonda.
Bindiğimiz gibi ineriz. Tayyip Erdoğan bu konforu ömrü boyunca kullanacak da Cumhuriyet Halk Partisi şimdiden niye sonuç alabileceği bir komisyonda demokrasiyi zorlamak için hem de nitelikli çoğunlukla karar alınacaksa bulunmayacak?
Niye girdi diye AK Parti ile AK Parti'nin getirdiği birtakım şeylere sadece tasdik memuru noter gibi görev yapacak.
Bu özgüvensizlik niye yani? Cumhuriyet Halk Partisi çatır çatır mücadele ediyor. Mücadelesini sahada, meydanda, sokakta otobüsün üstünde de meclisin kürsüsünde de sürdürmeye devam edecek.
Kimse bizden bu süreçte bu süreçte hatalarından dönmeyen, yanlışlardan geri adım atmayan hiç kimse Cumhuriyet Halk Partisi'nden mış gibi siyaset yapmasını beklemesin.
Memlekette darbe var. Püskürtmeye uğraşıyoruz. Bunu meydanlardaki mücadele devam edecek. Mecliste de milletin göreviyle geldiğimiz mecliste bir zemin var. O zemine gideceğiz.
Mücadelemizi yapacağız. Yok bu zemin size göre değilse o zaman Cumhuriyet Halk Partisi o zeminde olmaz zaten. Kimsenin kaygısı, endişesi olmasın. CHP'nin olmadığı yerde her şey olur.
Olduğu yerde bir şey oluyorsa ya iyi bir şey oluyordur. Yanlış bir şey oluyorsa zaten içinde biz olmayız. Bunu herkes böylelikle görür.