CHP lideri Özgür Özel, Kocaeli'deki Kandıra Cezaevi'nde tutuklu siyasi isimlere ziyarette bulundu.

Özel, İBB soruşturması kapsamında tutuklu bulunan isimlerin yanı sıra, eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ı da ziyaret ettiğini söyledi.

“Bir partinin genel başkanının başka bir genel başkan tarafından cezaevinde ziyaret edilmesi kadar ayıplı bir durum yok” diyen Özel, daha önce Selahattin Demirtaş ve Ümit Özdağ’ı da aynı gerekçeyle ziyaret ettiğini hatırlattı. “Biz farklıyız ama siyasetin farklı parçalarıyız. Aynı fikirde olsak aynı partide olurduk” diyen CHP lideri, siyasette adaletin ilk sırada gelmesi gerektiğinin altını çizdi.

“SENİ BAŞKAN YAPTIRMAYACAĞIZ DEDİ, CEZASINI ÖDÜYOR”

Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhalefeti susturma politikasının artık kurumsallaştığını ve demokratik siyasetin temel direklerinin hedef alındığını söyledi.

“Erdoğan, bileğini bükemediğini içeri attı. Selahattin Demirtaş, ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ dediği için başına gelmeyen kalmadı” ifadelerini kullanan Özel, bu sürecin bir benzerinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na da uygulandığını vurguladı.
“İmamoğlu sadece İstanbul’un seçilmiş başkanı değil, aynı zamanda Erdoğan’ı dört kez üst üste sandıkta yenen bir siyasetçidir. 19 Mart operasyonu bu başarının rövanşıdır.”

“FİGEN YÜKSEKDAĞ DA, DEMİRTAŞ DA ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞMALI”

Ziyaretin ardından Yüksekdağ’la yaptığı görüşmeye dair detayları da paylaşan Özel, “Türkiye’nin bugünü, geçmişi ve geleceği hakkında verimli bir sohbet gerçekleştirdik” dedi.

“Temennimiz, seçmen iradesine saygılı bir yasal düzenlemenin hayata geçirilmesi ve bu haksız tutuklulukların bir an önce son bulmasıdır. Sayın Yüksekdağ da Sayın Demirtaş da özgürlüklerine ve siyasal hayatlarına dönmelidir.”

“FATİH KELEŞ’E YAPILAN, SİYASET TARİHİNİN EN AYIPLI SAYFASIDIR”

Özel’in cezaevindeki diğer ziyaretleri arasında en çarpıcısı, Ekrem İmamoğlu’na yakınlığıyla bilinen ve iddialara göre “itirafa zorlanan” Fatih Keleş oldu.

Özel, Keleş’in yaşadıklarını “dünya siyaset tarihinde görülmemiş bir utanç” olarak tanımladı.
“Avukatsız bir odada, üç savcının karşısında ‘sadece sohbet edeceğiz’ diyerek başlayan baskı, oğlunun rehin alınmasına kadar uzanıyor. 'İtiraf et, seni tutuksuz yargılayalım, cezayı da ayarlarız' deniliyor. Oğlu Mustafa’yı babasına baskı aracı olarak kullanan bir mekanizma kuruldu.”

Özel, bu sistemin sadece siyasi değil, ahlaki bir çöküş anlamına geldiğini belirterek, “Fatih Keleş dik durduğu için bizim gururumuzdur. Mustafa’yı da ziyaret ettim. Aile rehin alınıyor, şoföre kadar herkes içeri alınıyor. Ama iftira atmadan durmak bu dönemde direniştir” dedi.

“BU DÜZENİN MAĞDURU HERKESİN YANINDAYIZ”

CHP lideri ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden tutuklanan Melih Gece, bir dönem İBB’de çalışan Serdal Taşkın ve siyasi iletişimci Necati Özkan’ı da cezaevinde ziyaret etti.

Serdal Taşkın’ın beş yıldır Erzincan’da çiftçilik yaptığını ve bir yıllık kamu görevi nedeniyle tutuklandığını hatırlatan Özel, “Tarım yaptığı yerden alınıp bu sürece dahil edilmesi akıl alır gibi değil” dedi.
Melih Gece’nin ise seçim kampanyalarında aktif rol aldığını, bu nedenle siyasi hedef haline geldiğini vurguladı.
Necati Özkan’la da güncel gelişmeleri değerlendirdiklerini söyleyen Özel, “Türkiye’de iletişim kuran, yazan, çizen herkesin başı belada. Buna rağmen dimdik duranları selamlıyorum” ifadelerini kullandı.

“PSİKOLOJİK ÜSTÜNLÜK CHP’DEDİR, BİZ KAZANACAĞIZ”

Ziyaretlerinin ardından değerlendirmede bulunan Özel, cezaevinden moral ve dirençle ayrıldığını söyledi.

Tarih belli oldu: TELE1 kararıyor!
Tarih belli oldu: TELE1 kararıyor!
İçeriği Görüntüle

“Bize yönelik bu sistematik operasyonlar aslında bir korkunun göstergesidir. Ahlaki üstünlük, psikolojik üstünlük ve halkın enerjisi bizimle. Biz kazanacağız” dedi.
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine karşı kamuoyunun dikkatini çeken Özel, “Silivri’den nasıl dirayetle ayrıldıysak, bugün Kocaeli Cezaevi’nden de aynı kararlılıkla ayrılıyoruz” dedi.

“BU KOMİSYONUN ÜZERİNDEN TAHAKKÜM KURAMAZSINIZ”

AKP Grup Başkanvekili Abdullah Güler’in Meclis’te kurulacak yeni komisyona dair yaptığı açıklamalara sert tepki gösteren Özel, “Daha ilk günden komisyonun iradesi üzerinde tahakküm kurmaya çalışıyor” dedi.

Güler’in komisyonun çalışma biçimine dair yönlendirmesini “hadsizlik” olarak nitelendiren Özel, bu tür kararların komisyondaki üyelerin ortak iradesiyle alınacağını vurguladı:
“Komisyonun nasıl çalışacağına Abdullah Güler değil, komisyonun kendisi karar verir. Meclis Başkanı bile bunu yapmazken, siz nasıl yapıyorsunuz?”
Komisyonun kapalı mı açık mı çalışacağına dair tartışmalar için de, “Bazı toplantılar güvenlik gereği kapalı yapılabilir. Ama CHP olarak şeffaflık ilkesiyle çalışacağız. Komisyonun basına bilgi vermesi gereken her noktada biz devrede olacağız” açıklamasında bulundu.

“TAYFUN KAHRAMAN İÇİN AYM’NİN KARARI SEVİNDİRİCİDİR”

Gezi tutuklusu Tayfun Kahraman için Anayasa Mahkemesi’nin verdiği yeniden yargılama kararını da değerlendiren Özel, karardan memnuniyet duyduğunu söyledi.

“Tayfun benim için bir üyeden fazlasıdır, kardeşimdir” diyen Özel, bu kararın yerel mahkeme tarafından bir an önce uygulanması gerektiğini vurguladı:
“13. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi’nin kararı doğrultusunda tutuksuz yargılama sürecini başlatmalıdır. Bu, adil yargılamanın gereğidir.”

CHP'li belediyelere yönelik operasyonların TBMM'de kurulacak komisyonda masaya yatırılıp yatırılmayacağına dair de ifadeler de bulunan CHP Genel Başkanı son olarak şunları söyledi:

“Bu komisyonun görevi demokratikleşme olacak. Demokratik bir ülkede olmaması gereken her şey o masaya taşınmalı. Bugün yaşanan ağır hak ihlalleri sadece CHP'nin değil, tüm siyasi partilerin meselesidir. Dün Ümit Özdağ hedef oldu, yarın başkası olacak. Bugün sivil siyasetin tamamı yargı eliyle dizayn edilmeye çalışılıyor.

Yarın iktidar değiştiğinde, biz aynı yöntemlerle mi yürüyeceğiz? Bir başsavcı gönderip AK Partili belediye başkanlarına aynı şekilde davranmak mı? Aziz İhsan Aktaş’ın ihale aldığı belediyelerin yüzde 83’ü AKP’li. Hepsinin üzerine gidip belediye meclis üyelerine baskı kurabilir, onların yerine CHP’li vekil atayabilirim.

Allah’tan biz intikam fikrinin değil, demokrasi ve adalet fikrinin insanlarıyız. Ama bu gözü dönmüş yöntemlerle yürüyenler, bir gün mutlaka bir gözü dönmüşe denk gelecekler. Her topun bir dönüşü vardır.”


Özgür Özel'in konuşması şöyle:

"8,5 yıldır burada olan HDP'nin o dönemki eş genel başkanı Figen Yüksekdağ'ı ziyaret ettim. Bir partinin genel başkanının bir diğer siyasi parti genel başkanı tarafından cezaevinde ziyaret edilmesi kadar ayıplı bir durum yok. Bunu daha önce Sayın Ümit Özdağ'ı ziyaret ettiğimde de söylemiştim. Sayın Selahattin Demirtaş'ı ziyaret ettiğimde de söylemiştim. Biz farklı partileriz. Zaten parti demek o demek. Aynı olsan aynı partide olursun. Farklı parçalarıyız siyasetin. Ama bütün genel başkanların hukukları birbirine emanettir.

Maalesef bir siyasi partinin genel başkanı elinde bulundurduğu kamu gücüyle siyasi rakiplerini ekarte etmek için elinden geleni yapıyor. Selahattin Demirtaş 'Seni başkan yaptırmayacağız' dedi diye başına gelmeyen kalmadı. Ama şimdi farklı bir sürecin içindeyiz ve Sayın Figen Yüksekdağ da, Sayın Selahattin Demirtaş da ümit ediyorum çok uzamayan vadelerde özgürlüklerine kavuşurlar, ailelerine kavuşurlar, siyasi hayattaki yerlerini yeniden alırlar.

Bunu zaman zaman şöyle şeyler görüyoruz. İşte bir siyasi parti, başka bir siyasi partinin genel başkanının tutukluluğuna ses etmiyor veya destek veriyor. Öbürü ona ses etmiyor, destek veriyor. İşte bu zaman, bu adil olmayan rejim kazanıyor. Biz ilk önce siyasetçilerin söylemlerinden dolayı, siyasetçilerin siyaset yaptıkları için hapiste olmalarına itiraz edeceğiz hep beraber. Sonra kendi içimizde yarışacağız, kavga edeceğiz ama demokratik zeminde yapacağız bunları.

Sayın Erdoğan yenemediğini, bileğini bükemediğini içeri atıyor. 19 Mart süreci bundan farklı bir süreç değildir ve 19 Mart'tan beridir de İstanbul'un seçilmiş belediye başkanı, hem de üç kez üst üste seçilmiş, Erdoğan'ı dört kez üst üste yenmiş..."

"Ekrem İmamoğlu içeriye atıldı. Ama yapılan iş sadece İstanbul'un yerel seçim iradesine değil, Kocaeli'nin gelecek seçimlerde Cumhurbaşkanını belirleme iradesine yapılmış bir darbe girişimidir. Bunu böyle görüyoruz. Sayın Figen Yüksekdağ'la da hem bugünkü siyasete ilişkin, geçmişe ilişkin ve Türkiye'nin geleceğine ilişkin verimli bir sohbet gerçekleştirme imkanı oldu. Dediğim gibi seçmenlerinin tercihlerine saygılı yasal düzenlemelerin en hızlı şekilde yapılacağı ve özgürlüklerine kavuşacakları günleri ümit ederiz. Onun dışında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden burada tutuklu olan Sayın Melih Gece'yi, maalesef 5 yıldır aslında Erzincan'da tarım yapan, bir yıl İstanbul Büyükşehir'de görev yapmış olan Serdal Taşkın'ı, benim de çok sevdiğim, Öykü Ajans'ın sahibi, siyasi iletişimde Türkiye'de çok önemli bir itisim olan Necati Özkan'ı ve herhalde bu süreçte herkes zorluklar yaşıyor ama en büyük haksızlık, en büyük iftira ve en büyük hak ihlallerine uğrayanlarımızdan bir tanesi olan Fatih Keleş'i ayrı ayrı ziyaret ettim. Bu iftira mekanizması, Ekrem İmamoğlu'na en yakın birimiz üzerinden kurulsun diye evladıyla tehdit edilen, dünya siyaset tarihinde değil, yargı tarihinde görülmüş en ayıplı şeylere yani işkence olsa memlekette onu da yapacaklar Fatih Keleş'e. Fatih Keleş'i aldığı yerden buraya yolladılar. İkide bir alıyorlar, İstanbul'a götürüyorlar. Gittiği yerde avukatı yok.

Diyorlar ki, 'ifadeye çağırmadık.' Giderken diyor ki, 'Nereye götürüyorsunuz, talebim yok.' Mahkemesi olsa götürürsünüz. İfade vereceğim dese götürürsünüz. Yolda başına bir şey gelse hesabını kimse veremez. İstemi dışında alıp bir tutukluyu götürüyorlar. Bir odada bir başsavcı, üç savcı, 'Hani avukatım?' 'Gerek yok.' 'Niye?' diyorlar ki, 'Sohbete çağırdık.' Sonra da lafı oğluna getiriyorlar. Sonra o 'benim kimseye atacak iftiram yok, çünkü benim itiraf edeceğim bir suç yok' deyince 26 yaşındaki Mustafa'mızı sırf babasına zorluk olsun diye rehin alıyorlar. İkide bir de kendisine birini yolluyorlar, birilerini yolluyorlar. 'Hadi gelsin ifade versin, oğlanı bırakalım.' Şoförüne kadar alıyorlar. Fatih Bey iftira atmadıkça, olmayan şeyi itiraf etmedikçe ki kendisine diyorlar ki, 'itiraf et, tutuksuz yargılanırsın.

Cezan onaylandığında da bir yıl ya yatarsın ya yatmazsın, sana böyle bir şey ayarlarız.' Savcının teklifine bakın arkadaşlar. Olacak iş mi? Dimdik ayakta durduğu için hepimizin gururu olan Fatih Keleş'i, oğlunu da ziyaret etmiştim. Burada ziyaret ettim. Necati Bey'in her zamanki gibi görüşlerinden istifade ettik. Serdal Bey'in 5 yıldır tarım yaptığı yerden apar topar gelmesine ve böyle bir şeye muhatap olmasına hayret ettik. Melih kardeşimin de birçok seçim koordinasyonunda falan kendisi görev yapmıştı. Görünce tanıdım. Melih kardeşimin de uğradığı haksızlığa üzüldük. Evladının sınavdaki başarısına da sevindik. Benim Kocaeli Cezaevinden dayanışma duygularıyla ayrılıyorum. Büyük bir moralle, büyük bir motivasyonla geldiğim buradan hiç moralim bozulmadan, motivasyonum azalmadan, başaracağımıza olan inançla, ahlaki üstünlüğün elinde olduğu, psikolojik üstünlüğün partisinde olduğu, çoğunluk enerjisinin arkasında olduğu bir genel başkan olarak mücadele etmek üzere buradan da dün nasıl Silivri'den ayrıldıysak ayrılıyoruz arkadaşlar."

AKP Grup Başkanvekili Abdullah Güler'e tepki gösteren Özel şunları söyledi:

"Grup başkanıdır, birlikte görev yaptık ama hadsizlik etmiş. Birincisi şu: Bu komisyonun nasıl çalışacağına bu komisyonun üyeleri yapacağı ilk toplantıyla karar verecek. Bu kararı verirlerse hep beraber buna da saygı duymak lazım. Komisyonun başka bir tür çalışacağına Abdullah Güler kim oluyor? Onda altın hisse mi varmış? Adalet ve Kalkınma Partisi 21 kişisini yollar. O kişileri illa kapalı oturum isteyin, basına kapalı olsun diye konuşurlarsa konuşun. Orada tartışılacak. İşte nitelikli çoğunluk, yanlış hesaplar yapıyorlar. İyi Parti katılmayınca 47'ye falan düşmüyor arkadaşlar. 48'e düşmüyor. Çünkü üye tam sayısının salt çoğunluğu, üye tam sayısının nitelikli çoğunluğu olur. Komisyon kurulduğu an bildirilen rakam üzerinden hesaplar yapılır. O eksikliği de giderelim. Bazı arkadaşlar kendi niteliklerini tartışmışlar attıkları tweet'te. Diğer taraftan şu kadarını söyleyeyim. Komisyonun nasıl çalışacağına komisyon karar verecek. Bunu böyle konuştuk. Meclis Başkanı'nın yapmadığını Abdullah Güler yapıyor, hadsizlik yapıyor. Daha ilk günden komisyon üstünde tahakküm kurmaya çalışıyor, bir. İkincisi bu açıklaması iyi ki CHP, tut ki bu komisyon karar verildi ve kapalı çalışıyor. Değil mi? Basın yok. O zaman iyi ki CHP girmiş diyecek misiniz arkadaşlar? Dünün endişelilerine söylüyorum. O komisyonda ne olup ne bittiğini, o komisyonda gerekli yerde müdahaleyi, gerekli yerde hep ne diyorum? Şeffaflığa vurgu yapıyoruz değil mi? İyi niyetle çalışsın, şeffaf çalışsın, kimseden bir şey gizlemesin. Şehit ailelerini, gazileri üzmesin, terörden zarar gören herkesi dinlesin, sivil topluma açık olsun. Bak Abdullah Güler'e kalsa kapılarını kapatıyor komisyon. İyi ki CHP var ki bugün bu cevabı veriyoruz. Yarın da komisyonda basının bilgilendirilmesi konusunda en doğru yöntemi. Elbette böyle hassasiyeti olan bir komisyon, örneğin MİT başkanı gelecek sunum yapacak. Kapatacak tabii kapılarını. Biz bu kapıyı açın da demeyiz. MİT'ten duyduğumuz hiçbir şeyi de dışarıda gidip söylemeyiz. Ama bu komisyon basına kapalı çalışacak, ona komisyon karar verecek. Komisyonun vermediği bir kararı AK Parti'nin grup başkanı veremez."

Gezi olayları tutuklusu Tayfun Kahraman hakkında AYM'nin yeniden yargılama kararı hakkında da konuşan CHP Genel Başkanı şu sözleri sarf etti:

"Şimdi Anayasa Mahkemesi'nin kararı doğru bir karar. Büyük bir memnuniyet duyuyorum. Tayfun benim üyemden öte kardeşim. Yani evladı evladım. Bu kararın verilmiş olması doğru bir karardır. Yerel mahkemenin de en kısa sürede Anayasa Mahkemesi'nin kararı gereğince hem yeniden yargılamayı hem de bu tutuksuz yargılama noktasında bunca zamandır olan hak ihlalini ortadan kaldıracak kararı vereceğine inanıyorum. 13. Ağır Ceza Mahkemesi herhalde adli tatil olduğu için bir nöbetçi heyet var büyük ihtimalle. O heyetin de bir an önce hukukun gereğini, hakkın gereğini yapacağına yürekten inanıyoruz. Bekleyeceğiz ve ümit ederim bugün, yarın en doğru kararı verirler."

CHP'li belediyelere yönelik operasyonların TBMM'de kurulacak komisyonda masaya yatırılıp yatırılmayacağına dair de ifadeler de bulunan CHP Genel Başkanı son olarak şunları söyledi:

"Şimdi o komisyonun görevi demokratikleşme. Demokratik bir ülkede olmaması gereken her şey orada masaya taşınacak. Zaten Cumhuriyet Halk Partisi, düşünsenize bu kadar ağır hak ihlallerinin olduğu bir süreci sadece kendi adına da değil, dün Ümit Özdağ, Zafer Partisi'nin Genel Başkanı adına, yarın bir başkası adına. Bugün Türkiye'de sivil siyaset yargı eliyle dizayn edilmeye çalışılıyor ve bu aslında AK Parti ve MHP'deki siyasetçileri de tehdit ediyor. Şu kadarını söyleyelim. Yarın iktidar değişti. Bu açtıkları yoldan yapmayacağız da, biz yürümeye karar verdik. Bir tane savcı yolluyorsun oraya, hem de aslında fevkalade CHP'li birini başsavcı diye yolluyorsun. AK Partili bütün belediye başkanlarına ki şu anda Aziz İhsan Aktaş'ın ihale aldıklarının %17'si CHP'li, %83'ü AKP'li. İstediğin kadar geriye de gidebiliyorsun. Geçmişteki ve bugünkü iktidara geldik, şu anki bütün AK Partili belediye başkanlarını toplarım. O iftiracıya bütün belediye meclis üyelerinin isimlerini verdirir, onları alırım. Her birinin yerine CHP'li belediye başkanvekili seçerim. Her bir AK Partili belediye başkanının da haysiyetinden oynarım. Utanmasam, yapmayız da, dönelim, evlatlarıyla, çocuklarıyla tehdit ederim. Bu, her topun bir geriye dönüşü var. Allah'tan biz intikam fikrinin insanları değiliz. Demokrasi fikrinin, adalet fikrinin insanlarıyız. Bakın bir gözü dönmüşe denk gelecekler."