Güncel

Murat Çalık’ın avukatlarından açıklama…

19 Mart tarihinde İBB'ye yönelik operasyonlar kapsamında tutuklanan ve görevinden uzaklaştırılan Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık'ın sağlık durumu hakkında AYM'ye tahliye edilmesine yönelik başvuru reddedildi. Çalık'ın avukatlarından söz konusu karara ilişkin açıklama geldi.

19 Mart tarihinde İBB'ye yönelik operasyonlar kapsamında tutuklanan ve görevinden uzaklaştırılan Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık'ın sağlık durumu hakkında AYM'ye tahliye edilmesine yönelik başvuru reddedildi.

AYM'nin Çalık hakkında verdiği kararın gerekçesinde şu tespitlere yer verildi:

"Başvuru dosyasındaki bilgi ve belgelere göre başvurucunun tutukluluk hâlinin devam edilmesinin tedbir kararı verilmesini gerektirecek nitelikte bir durum olarak başvurucunun temel haklarına, özellikle de yaşamına ya da maddi veya manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlike oluşturduğu söylenemez. Bu noktada Anayasa'nın tutuklu bir kimsenin sağlık gerekçesiyle serbest bırakılması için genel bir zorunluluk

getirmediği hususu da tekrar edilmelidir. Açıklanan gerekçelerle, başvurucunun tahliyesinin sağlanmasına yönelik Anayasa'nın 19. maddesi kapsamındaki tedbir talebinin bu aşamada reddine karar vermek gerekmiştir.

Buna karşılık başvurucu hakkında düzenlenen tıbbi raporlar bir bütün halinde incelendiğinde başvurucunun geçmiş dönemde yaşadığı hastalıkların sağlık açısından oldukça büyük tehlike arz eden hastalıklar olduğu ve bu hastalıkların nüksetmemesi için başvurucunun sağlık durumunun ve tutulma koşullarının sağlık durumuna uygunluğunun sürekli bir takip altında tutulması ve sağlık durumu gerektirdiği tedavi, tetkik ve hastaneye yatırılması da dahil olmak üzere tüm önlemlerin alınması gerektiği açıktır.

Açıklanan gerekçelerle, başvurucunun Anayasa'nın 17. maddesinin birinci fıkrası kapsamında yaşamının, maddi ve manevi bütünlüğünün korunması için gerekli tedbirlerin alınmasına yönelik tedbir kararı vermek gerekmiştir."

AVUKATLARDAN AÇIKLAMA

Çalık’ın avukatları, başvuruda müvekkilinin yaşam hakkı ile kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini vurguladı. Avukatlar, tutukluluğun Çalık’ın sağlığı üzerinde ciddi tehdit oluşturduğunu ve cezaevi koşullarının mevcut sağlık sorunlarının nüks etmesine yol açabileceğini belirtti. Ayrıca, mahkeme tarafından alınan tedbir kararlarının, pratikte müvekkilin sağlığını korumakta yetersiz kaldığını ifade ettiler.

Avukatlar, Av. Dr. Fatih Selami Mahmutoğlu, Av. Cihan Ünal ve Av. Zeynep S. Mahmutoğlu tarafından yapılan açıklamada, "Devlet, gözetim altında tuttuğu her bireyin yaşam ve sağlık hakkını korumakla zaten yükümlüdür. Bu bağlamda gerçek ve etkili tek tedbir, müvekkilin tahliye edilmesidir" ifadeleri kullanıldı.

Avukatlar tarafından yapılan açıklama bu şekilde:

Müvekkil Mehmet Murat Çalık'ın yaşam hakkı ile kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle 26.08.2025 tarihinde Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yapılmıştır. Bu başvuru kapsamında, tutukluluk halinin devam ettirilmesinin müvekkilin yaşamına, maddi ve manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlike oluşturduğu kanaatiyle Anayasa Mahkemesi İç tüzüğü m.73 uyarınca gerekli tedbirlerin alınması, müvekkilin acilen tahliye edilerek söz konusu ihlallerin sona erdirilmesi yönünde gerekli tedbirlere karar verilmesi talep edilmiştir. Anayasa Mahkemesi 2025/46276 Başvuru No'lu ve 08.09.2025 tarihli Ara Karar ile müvekkilin tahliye edilmesine yönelik tedbir talebimizi şimdilik reddetmiştir.

Bununla birlikte, Mahkeme tarafından müvekkil hak- kında düzenlenen tıbbi raporların bir bütün halinde incelendiği, başvurucu müvekkilin geçmiş dönemde yaşadığı hastalıkların sağlığı açısından oldukça büyük tehlike arz eden hastalıklar olduğu ve bunların nükset- memesi için müvekkilin sağlık durumunun ve buna ilişkin cezaevi koşullarının uygunluğunun sürekli bir takip altında tutulması ve tedavi, tetkik ve hastaneye yatırılması da dahil olmak üzere tüm önlemlerin alınması gerektiğine karar verilmiştir.

Mahkeme gerekçesinde, "başvuru formunda tutulma koşullarına ilişkin somut bir iddia olmadığını", tutukluluk halinin devam ettirilmesinin müvekkilin temel haklarına, özellikle de yaşamına ya da maddi veya manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlike oluşturmadığını ifade etmiştir. Ne var ki, müvekkilin geçmiş dönemde mücadele ettiği hastalıklar ile ceza infaz kurumunda bulunduğu sürede sağlığında meydana gelen olumsuz gelişmeler ve nüks riski müvekkilin ceza infaz kurumu şartlarında tutulmasına başlı başına engeldir. Cezaevi koşullarına dair her iddianın kurum değişiklikleriyle sürekli güncelliğini yitirebileceği açıktır. Bu nedenle, tutulma şartlarına özel vurgu yapılması makul ve mantıklı değildir. Kanser hastalığının ortaya çıkmasına neden olan risk bizzat kişinin ceza infaz kurumunda bulunmasından kaynaklanmaktadır. İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından hazırlanan raporda da bu hususa özellikle işaret edilmektedir.

Ayrıca, Anayasa Mahkemesi'nin müvekkilin cezaevinde kalabileceği yönündeki kanaatinin de büyük ölçüde Adli Tip Kurumu raporuna dayandığı, İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin sağlık raporlarında yer alan nüks riski uyarılarının değerlendirme konusu yapılmadığı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, müvekkilin “yaşamı, maddi ve manevi varlığının korunması" için verilen tedbir kararı, pratikte anlam taşımamaktadır. Zira devlet, gözetim altında tuttuğu her bireyin yaşam ve sağlık hakkını korumakla zaten yükümlüdür. Bu bağlamda gerçek ve etkili tek tedbir, müvekkilin tahliye edilmesidir.

Cezaevi koşullarında müvekkilin sağlık sorunları devam etmektedir. Hakkında henüz iddianame bile düzenlenmemiş olan müvekkile yönelik geçici nitelikteki ölçüsüz tutuklama tedbirine karşı Anayasa Mahkemesi'nde ve diğer yargı mercilerindeki hak arayışımız devam edecektir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.