Yeni araştırmalara göre Türkiye’de iktidara karşı eleştirel tutumlarıyla öne çıkan medya organlarına güven artarken iktidar da baskı dozunu artırıyor. Son bir yılda RTÜK’ün hakkında en çok ceza kararı verdiği kurumlar 14 cezayla Sözcü, 13 cezayla Tele1 ve 10 cezayla Halk TV oldu. Müdahalenin boyutu idari para ve program durdurma cezalarını da aştı. Öyle ki Halk TV ve Sözcü TV ekranları salı gecesi itibarıyla on gün karartılacak.

CHP genel başkan yardımcısı, hukukçu Gökçe Gökçen, RTÜK cezalarıyla ilgili Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede, otoriter rejimlerin en büyük korkusunun, adaletsizliklere karşı açıkça itiraz eden bir halk olduğunu belirtti ve “Yayın durdurma kararları, CHP’li belediyelere yönelen operasyonların ne kadar delilden yoksun ve boş olduğunu gösteren kanallar hakkında verildi. Bu bir tesadüf değil. CHP’nin Türkiye’nin birinci partisi olması cezalandırılıyor. Basın da bunu duyurduğu ve halk desteğini şeffaf bir biçimde gösterdiği için cezalandırılıyor” diye konuştu. “Doğrudan halkın susturulmak” istendiğini söyleyen Gökçen, “RTÜK Kanunu’nun 6. maddesi ‘Yayın hizmetlerinin içeriğine önceden müdahale edilemez ve yayınların içeriği önceden denetlenemez’ hükmünü içeriyor. Ancak RTÜK başkanı düzenli olarak önceden sansür tehditlerini paylaşıyor” dedi.

SON DAKİKA! Gazeteci Timur Soykan hakkında tutuklama talebi!
SON DAKİKA! Gazeteci Timur Soykan hakkında tutuklama talebi!
İçeriği Görüntüle

'SARAY'IN İSTEDİĞİ'

İletişim akademisyeni Orhan Şener Deliormanlı ise “Sandıkta kazanamayacağını anlayan iktidarın, halkı gerçeklikten tamamen koparmak için algı operasyonunda vites artırdığı” görüşünü dile getirdi. “Amaçlanan, mecraları kapatmak zorunda kalmadan, mecraların kendilerini Saray’ın istediği çizgide hizaya sokması. Bu gerçekleşmedikçe sertleşiyorlar” diyen Deliormanlı, Türkiye’de neredeyse elli milyon muhalifin olduğunu belirterek demokratik taleplerin yok edilemeyeceğini, dolayısıyla bağımsız ve muhalif mecraların form değiştirerek de olsa varlığını sürdüreceğini vurguladı.

'TARTIŞMANIN ANLAMI YOK'

Eski İstanbul Barosu başkanı avukat Turgut Kazan, RTÜK’ün varlığının, kriterlerinin, yapı ve işleyişinin sorgulanması gerektiğini belirterek “Kurum zaten sorunluyken üzerine yargımız da yargı olmaktan, Türkiye, hukuk devleti olmaktan çıktı. Denetim mekanizması olmayan, tek adam rejiminde yaşıyoruz. O yüzden RTÜK’ün son kararlarının önünü arkasını tartışmanın anlamı yok” ifadelerini kullandı. Demokrasi mücadelesi verilmediği sürece aynı şeylerin tekrar tekrar yaşanacağına vurgu yapan Kazan, cezaların gerekçesinde belirtilen “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve teşvik” suçlamalarının yöneltilebilmesi için somut bir risk ortamının gözlemlenmiş olması gerektiğinin altını çizdi.