Ekonomik krizin faturasının vatandaşa kesildiği eleştirileri sürerken, bir itiraz da iktidar ortağı MHP'den geldi. Erkan Akçay, 2026 yılında devreye girecek ve 30 büyükşehirdeki küçük esnafı "Basit Usul"den "Gerçek Usul"e geçirecek düzenlemeyi topa tuttu. Akçay, bu değişikliğin esnafı bürokrasiye ve vergi yüküne boğacağını belirtti.

MHP'li Akçay konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı:

"Vergi uygulamalarının son günlerdeki en önemli gündem başlığı; 30 büyükşehirde basit usulde vergilendirmenin kaldırılmasıdır. 2026'dan itibaren taksici, dolmuşçu, lokantacı, kuaför, tamirci, kahveci gibi küçük esnafımız, basit usulden gerçek usule geçirilecektir. Bu değişiklik, esnafımızın omuzlarına mali bir yük ve bürokrasi getirmektedir. Bu geçişle birlikte esnafımızın gelir vergisi istisnası kalkacak, defter tutma zorunluluğu başlayacak ve her beyanname de verilen damga vergileri ile yeni masraflar ortaya çıkacaktır. Tüm bunlar, esnafımıza yıllık ortalama 90.000 TL’yi bulan ek bir maliyet getirecektir. Sabah dükkanını besmeleyle açıp, akşam şükürle kapatan, milletimizin ve devletimizin teminatı olan esnafımızı; bilhassa kırsal kesimde bulunan küçük esnafımızı defter, beyanname, damga vergisi sarmalına bırakamayız. Bu yanlıştan dönülmelidir! Önerimiz şudur: Bu düzenleme iptal edilmeli veya en azından geçiş süreci daha yumuşak ve kademeli hale getirilmelidir. Gerçek usule geçiş için belirlenen ciro ve diğer hadler, günümüz ekonomik şartlarına uygun olarak yükseltilmeli ve esnafımıza bu süreçte destek verilmelidir."

MHP'DEN RUSYA VE ÇİN AÇILIMI: 'TRÇ' MODELİ

MHP'li Akçay, Türk dış politikasında Batı ekseninden farklı bir rota çizerek "TRÇ" (Türkiye-Rusya-Çin) formülünü ortaya attı. ABD ve Batı ile ilişkilerin "dengeli" sürdürülmesi gerektiğini savunan Akçay, Rusya ve Çin ile işbirliğinin bir "eksen kayması değil, eksen tahkimi" olduğunu iddia etti.

Akçay'ın dış politika vizyonuna dair sözleri şu şekilde:

"Türk dış politikasında yeni ve güçlü bir paradigmaya ihtiyaç vardır. Bu hali 3 sütun üzerine inşa etmeliyiz: Bunlar, Kudüs paktı, TRÇ ve ABD ve Batı’yla dengeli ilişkiler. Birinci sütunumuz Kudüs paktıdır. Kudüs eksenli bölgesel barış ve güvenlik mimarisi, sadece Filistin-İsrail hattında kalıcı ateşkesi değil; bölgenin bir huzur kuşağına dönüşmesini hedeflemektedir. İkinci sütunumuz TRÇ yani Türkiye-Rusya-Çin ittifakı ve işbirliğidir. TRÇ bir askeri blok olmayıp; enerji, lojistik, sanayi-teknoloji eksenlerinde somut çıktılar üretmeyi hedefleyen katmanlı bir ortaklıktır. TRÇ bir eksen kayması değil, eksen tahkimidir. Üçüncü sütunumuz ABD ve Batı’yla dengeli ilişkiler. Çift başlı Selçuklu kartalından ilham alan bir kavrayışla hem Doğu'ya hem Batı'ya elimizi uzatır, her iki yöne başımızı ve bakışımızı çeviriyoruz. Tarihin ve mantığın emri üzerine dış politikada Türkiye jeopolitiği ve stratejik bir akılla hareket etmek zorundayız. Ne Doğu’dan vazgeçeriz ne Batı’dan koparız. Vazgeçmeyeceğimiz tek gerçek; Türkiye’nin ahdi hakları, güvenliği, refahıdır. Biz, Balkanlar’da Evlad-ı Fatihan’ın biladeriyiz. Biz, Afrika’da sömürgeci değil, kardeş eliyiz. Biz, Türkistan coğrafyasında yeniden doğan güneşiz. Türkiye artık masada kendisine dayatılanı imzalayan değil, sahadaki gücüyle masayı kuran ülkedir."

MESLEK LİSELERİ İÇİN "SANAYİ AKINCILARI" BENZETMESİ

Eğitim sistemindeki sorunlara da değinen Akçay, çözüm olarak meslek liselerini işaret etti. Ailelerin çocuklarını meslek lisesine göndermekten imtina etmesini eleştiren Akçay, bu okulların "Sanayi Akıncıları" olduğunu vurguladı.

Akçay konuşmasında şunları kaydetti:

"Türkiye’nin en önemli başlıklarından birisi de eğitim, bilhassa Mesleki ve Teknik Eğitim’dir. Bizim inancımızda ve kültürümüzde; demiri döven, çeliğe su veren, motora can veren usta, en az o motoru tasarlayan mühendis kadar kıymetlidir, baş tacıdır. Eğer, tulum giymekten, tornavida tutmaktan, kod yazmaktan imtina eden bir nesil yetiştirirsek, tasarladığımız teknolojiyi üretecek el bulamayız. Mesleki eğitim, sanayi bölgelerinin içine, fabrikaların kalbine taşınmalıdır. Diplomasını alan gencimiz, iş arayan değil, işi hazır olan; kolunda 'altın bileziği', yüreği vatan sevgisiyle dolu birer nefer olmalıdır. Meslek liselerimiz pandemi döneminde Türkiye’nin gelecek lokomotifi olabileceğini başarıyla ispatladı. Başka ülkeler maske, dezenfektan, eldiven gibi malzemeleri bulamayıp birbirinden gasp ederken bizim meslek liselerimiz ürettikleri ürünlerin, devletin vatandaşına ücretsiz ulaşmasını sağladı. Meslek liselilerimiz, Türkiye Yüzyılı’nın 'Sanayi Akıncıları'dır. Ancak gerçekçi olmalıyız; bugün aileler evlatlarının öncelikle Anadolu lisesi veya Fen lisesine gitmesini istiyor. İşte bu yüzden, meslek liselerimizi birer cazibe merkezi haline getirerek aileleri de özendirecek bir konuma getirmeliyiz. Meslek liselerine yönelik yapılacak alt yapı yatırımları, iş bulma, sosyal güvenlik, staj imkanlarını genişletme, tatmin edici maaş ve sosyal prestij kazandırma revizyonu sayesinde; aileler evlatlarının meslek lisesine gittiğini mahcubiyetle değil gururla söylemelidir. Bu çerçevede eğitim programları meslek standartlarına, sanayinin ve diğer sektörlerin ihtiyaçlarına dayalı olarak yeniden düzenlenmelidir. Güçlü devlet, üreten devlettir. Üreten devletin temeli ise nitelikli mesleki eğitimdir. Türk gençliğinin elindeki hüneri, Türkiye’nin küresel gücüne dönüştürecek her adımın yanındayız."

MELAYÊ CİZÎRÎ ÖRNEĞİ

MHP Grup Başkanvekili Akçay, konuşmasının son bölümünde kardeşlik mesajları verirken, 16. yüzyıl Kürt alimi ve şairi Melayê Cizîrî'den (Meleye Ciziri) alıntı yaptı.

Akçay kürsüden şunları söyledi:

"Geçmişteki acılar hepimizin hanesine yazıldı. Bize kalan en kıymetli emanet, birbirimize duyduğumuz güven, kardeşlik, kaderdaşlık duygusu ve taşıdığımız ortak sorumluluktur. Birlik aynılaşmak değildir; farklılıklarımızı koruyarak aynı hedefe omuz vermektir. Farklı hikâyelerimiz olabilir, ancak ortak hikayelerimiz çok daha fazladır. Meleye Ciziri şöyle der: 'Kötü, çirkin ve arsız olanlar süs ile faydalı hale gelir mi? Ayağı prangalı olanlar hissedemez sevgiyi yürekten.' Prangalarını kıran, dünya gücü olma yolunda ilerleyen Türkiye’mize duyduğumuz sevdayı; yüreği, dili, zihni prangalı olanlar ve o prangadan sızan kiri ve çirkinliği yaymaya çalışanlar bizi anlayamaz. Geçmişimiz, geleceğimiz, hedeflerimiz ve kaderimiz aynıdır; bütün hikayelerin üzerinde ve ötesindedir."

HAFIZALARDAKİ O KRİZ: SİLAHLI KORUMALAR VE "KOYUN POSTU" TARTIŞMASI

MHP'li Akçay'ın bugün kürsüden övgüyle bahsettiği ve dizelerini okuduğu Melayê Cizîrî ismi, yakın geçmişte bizzat MHP Lideri Devlet Bahçeli ile Barzani yönetimi arasında büyük bir krize neden olmuştu.

CHP’den AKP’ye geçen isim kendisini tehdit eden vekile hediye götürdü
CHP’den AKP’ye geçen isim kendisini tehdit eden vekile hediye götürdü
İçeriği Görüntüle

Mesud Barzani’nin Şırnak’ın Cizre ilçesinde düzenlenen "Melayê Cizîrî Sempozyumu"na katılması ve bu ziyaret sırasında Barzani'ye uzun namlulu silah taşıyan personelin eşlik etmesi, Ankara'da tansiyonu yükseltmişti.

BAHÇELİ "REZALET" DEMİŞTİ

O dönem MHP Lideri Devlet Bahçeli, Türkgün gazetesine verdiği demeçte, Barzani’nin Cizre ziyaretine ve sempozyumdaki atmosfere çok sert tepki göstermişti. Bahçeli şu ifadeleri kullanmıştı:

"Barzani’nin an itibariyle herhangi bir devlet görevi yoktur. Sadece misafir olarak ülkemize giriş yapmıştır. Buna rağmen Sempozyumun önüne çıkartılan ve adeta şova dönüştürülen mesnetsiz övgü yağmurları ve abartılı iltifatlar, bunun yanında vatan topraklarımızda yabancı üniformalı askerlerin uzun namlulu silahla ortalıkta dolaşmaları tek kelimeyle rezalettir. Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik hak ve hukuku çiğnenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarına taammüden saldırıdır."

BARZANİ CEPHESİNDEN "KOYUN POSTU" YANITI

Bahçeli’nin bu sert çıkışına Barzani’nin Ofisi’nden yazılı bir açıklamayla yanıt gelmiş, MHP liderinin söylemleri "şovenist zihniyetin ürünü" olarak nitelendirilmişti. Barzani cephesinin açıklamasında şu ifadeler yer almıştı:

"Maalesef Devlet Bahçeli, Başkan Barzani’nin Cizre ziyareti ve Melayê Cizîrî Sempozyumu’na katılımı hakkında yine şovenist bir akılla konuşmuş... Biz, Allah’ın Devlet Bahçeli’ye hidayet verdiğini, ırkçılık ve şovenizmden vazgeçtiğini sanıyorduk. Ancak görünen o ki; o hala eski Bozkurt, sadece şimdi koyun postuna bürünmüş."

Barzani’nin ofisi ayrıca, Türk yetkililerin de Kürdistan Bölgesi ziyaretlerinde kendi özel kuvvetleri ve silahlarıyla geldiklerini belirterek durumu savunmuştu.

Krizin büyümesi üzerine AKP Sözcüsü Ömer Çelik devreye girmiş, Barzani’nin silahlı korumaları hakkında İçişleri Bakanlığı'nın soruşturma başlattığını duyurmuştu. Çelik, Barzani cephesinden Bahçeli'ye yönelik kullanılan ifadeleri de "ırkçı ve faşist" olarak niteleyip, "O açıklama doğrudan sayın Bahçeli’ye karşı saygısız ifadelerdir. Bu kabul edilemez" diyerek Cumhur İttifakı ortağına sahip çıkmıştı.