Güncel

Katliam yapan IŞİD'li aile hakkında Bakanlık'tan açıklama! Servis şoförü Binali Aslan'ı Alevi diye mi öldürdüler

Türkiye'yi dehşete sürükleyen IŞİD'li aile cinayetinde sınır güvenliği ile ilgili sorulara İçişleri Bakanlığı'ndan yanıt geldi. Ankara'da servis şoförü Binali Aslan'ı öldürerek Mersin’de ormanlık alana gömen, ardından Suriye'ye kaçan 14 kişilik IŞİD bağlantılı aile hakkında açıklama yapıldı. Binali Aslan'ın Alevi olduğu için öldürüldüğü de iddia edildi.

Ankara’da servis şoförlüğü yapan 65 yaşındaki Binali Aslan, 21 Eylül’de kaybolmuştu. Ailesinin kayıp başvurusu sonucu yapılan aramalarda Aslan’ın, 14 kişilik IŞİD sempatizanı bir aile tarafından Ankara’dan alınarak Mersin’e götürüldüğü ortaya çıktı. Şoför Aslan’ın cesedi, şüphelilerin ifadeleriyle Mersin’in Tarsus ilçesi Kaburgediği Köyü yakınlarındaki ormanda gömülü bulundu.

480 KİLOMETRE CESETLE YOLCULUK

Soruşturmaya göre aile, Aslan’ı Ankara çıkışında öldürdü, cesedi 480 kilometre boyunca araçta taşıyarak Mersin’e götürdü ve ormana gömdü. Ardından aynı araçla Hatay’a geçerek Suriye sınırını aştı.

Hem cinayet hem görüntüleriyle Türkiye'yi dehşete düşüren 14 kişilik IŞİD'li ailenin Türkiye’de yıllarca nasıl fark edilmeden kaldığı, güvenlik birimlerinin takibinden nasıl kaçabildiği ve bu kadar kalabalık bir grubun sınırdan nasıl rahatlıkla geçtiği soruları tartışılmaya başlandı. Sınır güvenliği yeniden gündeme taşıdı.

MESELE SINIR GÜVENLİĞİ DEĞİLMİŞ

İçişleri Bakanlığı, cinayetin ardından Suriye'ye kaçan 14 kişilik ailenin sonradan değil doğuştan Türk vatandaşı olduğunu açıkladı.

Bakanlığın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Bazı basın-yayın organları ve sosyal medya platformlarında açıklandığı gibi olaya karışan ailenin sonradan vatandaşlık kazandığı yönündeki iddialar tamamen asılsızdır ve gerçeği yansıtmamaktadır. Aile fertlerinin tamamı doğuştan Türk vatandaşıdır."

NE OLMUŞTU?

Fransa ve Türkiye vatandaşı olan Aksoy Ailesi Gaziantep'te temmuz ayında jandarmaya saldırdı. Aile üyeleri bu nedenle bir ay cezaevinde kaldı. Ayrıca Antep’te, yakınında yaşadıkları türbenin yanında 12-13 yaşlarında bir çocuğun cesedi bulundu.

21 Eylül 2025'te, Ankara AŞTİ'de nakliyecilik yapan 3 çocuk babası 65 yaşındaki Binali Aslan'ın yanına gelen iki kişi, aileleriyle birlikte Mersin'e gitmek için anlaştı. 14 kişilik aileyi aracına alarak yola çıkan Binali Aslan'ın bir süre sonra cep telefonu kapandı.

Ailesi tarafından kayıp başvurusunun yapılmasının ardından Ankara Emniyet Müdürlüğü çalışma başlattı. Yapılan çalışmalarda Aslan'ın aracının önce Mersin'e daha sonra da Hatay'a gittiği belirlendi. Araç içindeki şüphelilerin yasadışı yollarla Suriye'ye geçtiği belirlenince MİT devreye girdi.

Zanlıların İdlib'de olduğu belirlenince MİT ve Suriye İç Güvenlik Servisi tarafından operasyon düzenlendi.

Çıkan çatışmada 14 kişilik aileden baba Vahdi, anne Meryem ile Ayşe, Abdullah Ömer, Abdurrahim, Yakub, Muhammed ve Ahmed Bahaeddin Aksoy ölü olarak ele geçirildi.

Aksoy ailesinden 2'si yaralı 6 kişi de yakalanarak Hatay Emniyet Müdürlüğü'ne getirildi. Zanlılar, AŞTİ'de anlaştıkları ve daha sonra yolda öldürdükleri nakliyeci Aslan'ı Tarsus'ta ormana gömdüklerini itiraf etti.

En küçüğü 34 yaşında olan ve anne, baba ve 12 çocuktan oluşan ailenin IŞİD ile bağlantılı olduğu anlaşıldı.

Mahmut Aslan sosyal medya hesabından şu paylaşımda bulundu:

Ankara’da servisçilik yapan, Sivas İmranlılı bir Alevi olan Binali Aslan’ın hikâyesi, bu ülkenin karanlıkla yüzleşmeyen hafızasına kazınmış yeni bir yaradır. Bir grup IŞİD’li, onu iş bahanesiyle Ankara’da aracına bindirdi. O günden sonra Aslan’dan bir daha haber alınamadı. Cansız bedeni günler sonra Tarsus yakınlarında bulundu. Oraya öldürenler tarafından gömülmüştü. Cesedinin bulunmasının ardından ailesi tarafından Ankara’da yeniden defnedildi.

Bu olay, rastgele bir şiddet eylemi değil. Kimliği bilinen bir Alevi yurttaşın bilinçli biçimde hedef alınması olasılığı, tüm çıplaklığıyla ortadadır.

Ülkenin tarihi, Maraş’tan Çorum’a, Sivas’tan Ankara Garı’na uzanan bir kan iziyle doludur. IŞİD gibi yapılar, bu hafızayı iyi bilir; Alevi kimliğini tarihsel bir “düşman” olarak kodlar. Suriye’de ve Irak’ta Alevilere karşı işledikleri katliamlar da bu kodların ürünü olmuştur. Bu nedenle Binali Aslan’ın ölümü, yalnızca bireysel bir trajedi değil, Alevilere yönelmiş nefretin güncel ve örgütlü biçimlerinden biridir.

Aleviler, bu saldırıların tesadüf olmadığını artık görmeli. Sessizlik, suç ortaklığına dönüşmeden örgütlü bir dikkat ve dayanışma hattı kurulmalıdır. Çünkü her sustuğumuzda karanlık biraz daha cesaret buluyor.