Bolu, Kartalkaya'da 78 kişinin hayatını kaybettiği ve 133 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel'deki yangın faciasına ilişkin davanın görülmesine bugün devam ediliyor. Davanın başlamasından önce sunulan savcılık mütalaasında, otel sahibi dahil 7 sanık için rekor düzeyde hapis cezaları istendi.

19'u tutuklu toplam 32 sanığın yargılandığı dava, Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, katılımcı sayısının fazlalığı nedeniyle Bolu Sosyal Bilimler Lisesi'nin spor salonunda özel olarak hazırlanan salonda görülüyor. Davanın bugünkü celsesinde tarafların, cumhuriyet savcısının celse arasında mahkemeye sunduğu esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanlarda bulunması bekleniyor.

SAVCILIK MÜTALAASINDA REKOR CEZA TALEPLERİ

Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 21 sayfalık esas hakkındaki mütalaada, sanıklar için istenen cezalara ilişkin detaylar yer aldı. Mütalaada, aralarında otel sahibi Halit Ergül'ün de bulunduğu 7 sanığın, 78 kişiye karşı "olası kastla öldürme" suçundan 1950'şer yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Bu sanıklar için ayrıca "olası kastla kasten yaralama" ve "olası kastla nitelikli mala zarar verme" suçlarından da yüzlerce yıla varan ek hapis cezaları istendi.
Savcılık, otel yöneticilerinin 16 Aralık 2024'te Bolu Belediyesi itfaiye görevlileri tarafından yapılan denetimde tespit edilen yangın güvenliği eksikliklerini bilmelerine rağmen önlem almadıklarını ve denetimin iptali için girişimde bulunduklarını belirtti.Mütalaada, bu durumun sanıkların olası bir faciayı öngördükleri halde "olursa olsun" mantığıyla hareket ettiklerini gösterdiği ve bu nedenle "olası kast" ile sorumlu oldukları ifade edildi.

Mütalaada ayrıca, otelin yönetim kurulu üyelerinden Ergül'ün eşi Emine Murtezaoğlu ile kızları Ceyda Hacıbekiroğlu ve Elif Aras'ın da aralarında bulunduğu 20 sanığın "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 22 yıl 6'şar aya kadar hapsi talep edildi. Bolu İl Özel İdaresi personeli olan 4 sanığın ise denetim görevini ihmal ettikleri gerekçesiyle "taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan cezalandırılmaları istendi.

DAVA SÜRECİ VE BAKANLIK YETKİLİLERİ HAKKINDA YENİ GELİŞME

21 Ocak 2025'te meydana gelen yangın faciasının ardından açılan davanın ilk duruşması beş gün sürmüş ve 32 sanığın savunmaları alınmıştı. Mahkeme heyeti, 17 Temmuz'da açıkladığı ara kararda, tutuksuz sanık itfaiye eri İrfan Acar'ın tutuklanmasına, tutuklu sanıklardan mutfak çalışanı Faysal Yaver'in ise adli kontrol şartıyla tahliyesine karar vermişti.

Dava sürecinde önemli bir gelişme de yaşandı. Yangında hayatını kaybeden Yiğit Gençbay ve Alp Mercan'ın babalarının, İçişleri Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilileri hakkında soruşturma izni verilmesi talebi, bakanlıklarca yanıtsız bırakılmıştı. Ailelerin "zımni ret" kararının iptali için açtığı davalarda, Ankara 7. ve 27. İdare Mahkemeleri, bakanlıkların işlemlerini iptal etti. Bu kararla, bilirkişi raporlarında sorumlulukları olduğu belirtilen bakanlık görevlileri hakkında soruşturma açılmasının önü açılmış oldu.

AİLELER TUTUKLU SANIKLARA TEPKİ GÖSTERDİ

Duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler ve avukatları katıldı. Aralarında otel sahibi Halit Ergül ve Yönetim Kurulu Üyesi Emir Aras'ın bulunduğu tutuklu sanıklar salona getirildiği sırada aileler tepki gösterdi.

Mahkeme Başkanı, dört yaralı açısından hazırlanan iddianamenin ana dosya ile birleştirildiğini bildirdi.

Faciayla ilgili Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ilk duruşma, 5 gün devam etmiş, 32 sanığın savunması tamamlanmıştı. Son duruşma sonucunda kurulan ara kararda, itfaiye eri İrfan Acar tutuklanmış, mutfak çalışanı Faysal Yaver adli kontrol şartıyla tahliye edilmişti.

Yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

"KİMİ KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HENÜZ GERÇEKLEŞMEMİŞTİR"

Organize kötülük olarak nitelendirdiğimiz Kartalkaya felaketinde ikinci duruşma başlamak üzere. Bugüne kadar çok zorlu bir süreçten geçtik. Birinci duruşmada çok uzun süreli bir duruşma sürecini izledik. Bu süreçten sonra şimdi esas hakkında savcı bey mütalaasını verdi.

İnanıyoruz ki bugüne kadar bu mahkemede yürütülen yargılama faaliyeti, adil bir yargılamanın nasıl olması gerektiğini topluma da dünyaya da gösterdi. Bundan sonra da bu yargılamanın aynı adaletli bir şekilde devam edeceğine olan inancımız tamdır.

Şunu ifade etmek istiyorum: Bu dava sadece 78 can için hüküm ifade etmeyecek. Bu davada verilecek karar toplum vicdanına dokunduğu, toplum vicdanındaki beklentileri karşıladığı takdirde artık bu toplumda hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Çok şey değişecektir. Hep üzerinde ısrarla durduğum gibi, toplumları içten içe kemiren en önemli şey cezasızlık algısının yaygınlaşmış olmasıdır. Bu algı eğer toplumda yaygınlaşırsa artık önüne gelen suç işleme özgürlüğünü kendinde bulur.

İşte bugün burada ikinci duruşması, ikinci celsesi devam eden Kartalkaya faciası ya da organize kötülüğün bu duruşmasında verilecek kararın, toplumda bu algının yıkılmasına vesile olacağına inanıyorum. Artık yapanların yanına kâr kalmadığı bir dönem gelecektir diye inanıyorum. Artık burada her altına imza atan kamu görevlisinden bu işletmeyi işleten bütün sorumlulara kadar insan hayatını öncelemeyen hiçbir şeyin bu toplumda yeşermeyeceğini, tutunmayacağını bu karar önümüze çıkaracaktır inşallah.

Konya'da şiddetli deprem! AFAD büyüklüğünü açıkladı
Konya'da şiddetli deprem! AFAD büyüklüğünü açıkladı
İçeriği Görüntüle

Yine defaatle söylüyorum: Bu dava başlangıçta eksik başlamıştı. Ama ben inanıyorum ki o eksikliği geçen sürede tamamlayacağız. Eksiklik şuydu: Bu organize kötülük bir zincirin halkası gibi sadece bugün burada yargılanmakta olan sanıklar için geçerli olan bir durum değildir. Bu sanıkları denetlemeyen, gözetim görevini yerine getirmeyen ve bunları adeta bu organize kötülüğe teşvik eden kimi kamu görevlilerinin yargılanması henüz gerçekleşmemiştir. Bu süreç Danıştay 1. Dairesi’nde devam etmektedir.

Oradan da özellikle Turizm Bakanlığı’nın denetim ve gözetimden sorumlu kamu görevlileriyle ilgili, Çalışma Bakanlığı’nın yine denetim ve gözetimden sorumlu kamu görevlileriyle ilgili ve üzerine basa basa söylüyorum: Bolu ilinde bu otelin yapılışından bugüne kadar, bu facianın ortaya çıktığı ana kadar görev yapan tüm valilerin de bu organize kötülüğün bir parçası olduğuna inanıyoruz ve bunların da yargı önünde hesap vereceği zamanın çok yakın olduğuna inanıyoruz. Bunun için gayretlerimiz devam ediyor. Hem başsavcılığımızın hem Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımızın bu yönde girişimleri vardır.

İnşallah bunu da neticelendirdiğimiz takdirde bu dava, Türkiye için, bu toplum için, bu insanlar için bir dönüm noktası olacaktır. Artık hep eleştirdiğimiz, yargıya olan güven hususunun da belki tekrar geri döndüğü ve toplumda yargı ile adalet algısının yerleşmeye başladığı bir dönüm noktası olacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle ben, duruşmaların adil, tarafsız, yansız bir şekilde bundan öncekinde olduğu gibi cereyan etmesini diliyorum ve katılan arkadaşlarımıza, buraya kadar zahmet edip gelen arkadaşlarımıza, bize bu süreçte destek olan başta Bolu halkı olmak üzere bütün insanlarımıza, bütün Türk vatandaşlarımıza, ülke dışarısından da desteğini esirgemeyen herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

"SAVCININ İKİNCİ CELSEDE MÜTALAA VERMESİNİ ANLAMIŞ DEĞİLİZ"

Netice itibarıyla sekiz ayı tamamladık. Evlatlarımız inşallah cennettedirler, nur içinde yatıyorlardır. Herkesin şunu çok açık bir şekilde bilmesini istiyorum: Biz, aileler olarak her geçen gün daha da kenetleniyoruz. Netice itibarıyla bu olayın tüm failleri kamuoyunda gün yüzüne çıkıp yargılanıncaya kadar, yani Turizm Bakanlığı’nın üç personelini, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın emekli bir personelini önümüze getirerek “sorumlu budur” denmesini aklımızla alay edilmesi olarak görüyoruz ve asla kabul etmiyoruz. Netice itibarıyla biz Ankara’da hakimlerin, Bolu’da hakimlerin olduğuna inanıyoruz. Çok yakın bir zamanda, üstadın da söylediği gibi, Danıştay’dan özellikle Turizm Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilileriyle, idari yönden valilerle ilgili soruşturma konusunda da şikayetimiz devam ediyor. Buradan da netice alacağımıza inanıyoruz.

Biz buradan şöyle bir karar bekliyoruz arkadaşlar: Ailelerin yüreğine su serpecek, bu korkunç cinayette sorumluların cezalandırılmasını kamuoyu görecek ve kamuoyu vicdanı tatmin olacak. Ama en önemlisi, bu tür kararlar yargıda çok olmaz. Biz, örnek teşkil edecek bir karar bekliyoruz Sayın Mahkeme’den. Yani netice itibarıyla burada bilinçli kast, bilinçli taksir, olası kast tartışmalarının teknik boyutundan daha ziyade; bu olayda örnek teşkil edecek, artık üstadın da söylediği gibi sorumluların her olayda cezalandırılacağına dair kamuoyunun inancını geri getirecek, adil bir karar istiyoruz.

Şimdi bir hususa daha değinmek istiyorum. Bu ikinci duruşma. İkinci duruşmada daha birtakım ara kararlar yerine getirilmeden, müştekilerin bir kısmı dinlenmeden, yangından mal kaçırır gibi Sayın Savcı’nın bir iddianame düzenlemesini, ikinci celsede mütalaa vermesini anlamış değiliz. Yangından kaçırılacak mal kalmadı. Bizim evlatlarımızın tümü yangında yandı. Artık bizim acelemiz yok. Biz hızlı değil, kamuoyunun bir an önce gözünden kaçırılmış bir karar değil, adil bir karar bekliyoruz. Dolayısıyla buna olan inancımızı koruyoruz. Netice itibarıyla bu mücadelemiz sürecek. Mahkemenin tüm bu hususları gözeterek adil bir karar vereceğini düşünüyoruz. Bugün bir karar beklemiyorum. Netice itibarıyla mütalaaya karşı beyanlar verilecektir.

Ama ben sizden ricam şu: Lütfen ilginizi ve desteğinizi esirgemeyin. Lütfen bizim yanımızda olun. Bu mücadele yalnızca bizim mücadelemiz değil. Burada görüyorsunuz ki, duruşmaları izleyen arkadaşlar da görüyor: Hakikaten aklın almayacağı, organize bir suç, kötülük çetesiyle ve suç örgütüyle karşı karşıyayız. İnanılır gibi değil. Muhteris bir aile, onlara çanak tutan belediye görevlileri… Savcılığın nasıl bilinçli taksir istediğini de anlamış değilim. Netice itibarıyla sahte evrak düzenleyen, yalan dolanla iş yapan, denetim görevini yerine getirmeyen bir özel idare personeliyle karşı karşıyayız. Netice itibarıyla biz umudumuzu koruyoruz. Biz bu mücadeleye devam edeceğiz.