Montrö Sözleşmesi’ni tartışmaya açabilecek jeopolitik bir kırılma, 60 milyar dolarlık bir rant, deprem riski altındaki yeni bir ada... Emekli Amiral Cem Gürdeniz, Kanal İstanbul’un Türkiye için doğurabileceği sonuçları BabaOcagi.com’a değerlendirdi.

CHP’nin Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu sosyal medya hesabından, İstanbul’a ihanet olarak nitelediği Kanal İstanbul çalışmalarının iktidar tarafından sürdürüldüğünü açıkladı.

İmamoğlu’nun “Yokluğumu fırsat bilip ‘Kanal İstanbul’ denen rant ve talan projesi uğruna Avrupa Yakası’nın en önemli su kaynaklarından biri olan Sazlıdere Barajı’nın etrafında 24 bin konutun inşaatını başlattılar” açıklamasının ardından Kanal İstanbul projesi yeniden gündem oldu.

Ekrem İmamoğlu barajın içme suyu kullanım oranının yüzde 100'den sıfıra indirildiğini ve bu kararın kamuoyundan gizlendiğini öne sürerken, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise hükümetin kamuoyuna danışmadan hareket ettiğini vurguladı ve projeyi "rant projesi" olarak nitelendirdi.

ERDOĞAN'A SUNUM, ARAP YATIRIMCIYA 'MÜJDE FIRSAT'

Mahkeme, geçtiğimiz yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Kanal İstanbul Projesi’ne yönelik imar planına yaptığı itirazı haklı bularak planın iptaline karar verse de, güzergahta inşaat çalışmalarının yapıldığı görüldü.

Devlet Bahçeli'ye had bildiriyorlar! CHP lideri Özgür Özel, 'Aktoroslar çetesi'ne meydan okudu
Devlet Bahçeli'ye had bildiriyorlar! CHP lideri Özgür Özel, 'Aktoroslar çetesi'ne meydan okudu
İçeriği Görüntüle

İktidar her ne kadar bu inşaat çalışmalarının Kanal İstanbul projesiyle ilgisi olmadığını söylese de, 27 Şubat 2025 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yapılan sunumda, projenin detayları ve ilerleyişi hakkında bilgi verilmiş olması ve Arap medyasında yatırımcılara yönelik "Müjde" olarak tanıtılan gayrimenkul reklamları, Ekrem İmamoğlu’nun iddialarını haklı çıkarır nitelikte oldu.

PROJE ÜLKENİN KADERİNİ ETKİLİYOR

Konuyla ilgili Baba Ocağı’na açıklamalarda bulunan “Mavi Vatan” doktrininin mimarlarından Emekli Amiral Cem Gürdeniz, İktidarın Çılgın Proje olarak lanse ettiği Kanal İstanbul’un yalnızca çevresel sonuçlarının olmayacağına dikkat çekti. Gürdeniz, “Türk Boğazları üzerindeki 80 yıllık yerleşik dengelere zarar verebilecek jeopolitik sonuçları itibariyle de ülkemizin kaderini etkiliyor” dedi.

'MONTRÖ SÖZLEŞMESİ TEHLİKEYE GİREBİLİR'

Gürdeniz, “60 milyar doları aşan bir rant” olarak nitelediği bu projenin Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni tartışmaya açabileceğini belirtti. Türk Boğazları'nın tanımını ve işleyişini dolaylı yoldan değiştirme potansiyeline sahip olan bu projenin, uluslararası ilişkilerde Türkiye’yi zora sokabileceğini söyledi.

‘PETROL TAŞIMACILIĞINDA GÜVENLİ BİR ALTERNATİF DEĞİL’

Kanal İstanbul'un yapılma gerekçesinin petrol taşımacılığı olduğunu söyleyen Gürdeniz, “Proje, İstanbul Boğazı’nda artan tanker ve tehlikeli yük trafiğine güvenli bir alternatif sunmayacak, tersine, Süveyş Kanalı’nda yaşandığı gibi çok daha büyük tehlikelere sebep olacaktır. Süveyş’te petrol tanker trafiği SUMED boru hattı nedeniyle son derece azdır” ifadelerini kullandı.

"RANT UĞRUNA 'SAMSUN - CEYHAN BORU HATTI' YAPILMIYOR"

Gürdeniz, İktidarın rant sağlayamadığı için petrol taşımacılığında SUMED benzeri Samsun-Ceyhan boru hattı çalışmalarına başvurmadığını söyleyerek şu uyarıda bulundu:

“İstanbul Kanalı'nı yapmak yerine Samsun -Ceyhan petrol boru hattının inşası ülkemiz için çok daha elzem ve gereklidir.”

BATI İSTANBUL: YENİ ve KIRILGAN BİR "ADA"

Projenin hayata geçirilmesi halinde Trakya ile kara bağlantısı kesilen Batı İstanbul’un bir “ada” haline getirileceğine dikkat çeken Gürdeniz, bu projenin Türkiye’nin coğrafi ve stratejik bütünlüğünü derinden etkileyecek bir değişime yol açacağını vurguladı.

“Kanal İstanbul beş yıl sonra tamamlandığında Türkiye yepyeni bir jeopolitik gerçeklik ile kaşı karşıya kalacak” diyen Gürdeniz, durumun ciddiyetini şu sözlerle açıkladı:

“Batı İstanbul adası 1600 km kare alan, 8 milyon nüfus yani kilometrekareye 5000 kişi ile yepyeni savunma ve güvenlik paradigmasını gerektiriyor. Batı İstanbul Adası, Avrupa kıtasına 6 köprü ile bağlanırken, Asya’ya halen mevcut üç köprü ve iki tünel ile bağlı olacak. Bu denli yoğun nüfusun ihtiyaç duyduğu ulaşım, gıda, her nevi tüketim malı giriş çıkışı ile insan hayatını ilgilendiren her türlü hareket ana arterler olarak bu köprü ve tünelleri kullanacak.”

DOĞAL AFET SENARYOLARINDA ADANIN DURUMU KRİTİK

Beklenen büyük İstanbul depremi ve olası diğer doğal afetleri göz önünde bulunduran Gürdeniz, Kanal İstanbul’un oluşturacağı "Batı İstanbul Adası"nın bu tür doğal afet senaryoları karşısında ne kadar kırılgan olduğuna değindi.

Kanalın fiziksel yapısına dikkat çeken Gürdeniz, bu 150 m genişliğinde, 25 m derinliğinde olan beton kaplı su kanalının beklenen büyük depremde nasıl tepki vereceğinin bilinmediğini söyledi. Ayrıca olası bir doğal afet durumunda adaya ulaşım, tahliye, acil müdahale, lojistik gibi hayati konularda sorun yaşanacağına dikkat çekti.

'PROJE MAVİ VATAN'IN KARŞISINDA'

Gürdeniz açıklamalarını “Daha önce de belirttiğim gibi, Kanal İstanbul, Mavi Vatan’ın karşısındadır. Kanal İstanbul ve Mavi Vatan aynı cephede değildir." sözleriyle sonlandırdı