Amerikalı yazar Eric Hoffer, "Kesin İnançlılar" isimli ünlü çalışmasında, "Mantığına ve samimi duygularına hitap etmek yoluyla bir fanatiği amacından soğutmak ve vazgeçirmek imkansızdır" diyordu...
"Post-truth" çağdayız ve artık neyin doğru olduğundan çok kimin neye inanmak istediği önemli...
Koca tarih, hislerin, kanaatlerin ve algoritmaların gölgesinde yeniden üretilen bir inanç sistemi haline getirildi.
Sosyal medyada yayılan hurafelerin geneline hakim olmama rağmen şu iddiayı yeni gördüm:
Meğer Çankaya'nın adı bir zamanlar “Ezantepe” imiş... Lozan Antlaşması sonrası "ezan" gitmiş yerine "çan" gelmiş...
Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu sebeple Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nü almış başka yere inşa ettirmiş...
Nasıl ama?
* * *
Videoda şunlar söyleniyor:
"Ülkemiz Lozan Anlaşması ile emperyalist güçlere teslim edildikten sonra adeta bunu sembolize edercesine Ezantepe'nin ismini Çankaya ile değiştirip ortasına da Cumhurbaşkanlığı Köşkü inşa ederek ülkenin merkezini Çankaya olarak belirlemişlerdir.
Esasında ne İslam kültürüne ne Türk kültürüne ait olan bu isim Çan ve Kaya kelimelerinden türetilmiş, Hristiyanlığı sembolize eden bir isim halini almıştır.
Manaya dikkat edersek dinimizin ibadete çağrı metodu olan EZAN’ın yerini Hristiyanlığın çağrı metodu olan ÇAN almış ve 90 senedir her gün bu ismi duyduğu halde kimse uyanmıyor.
Şimdi anladınız mı Cumhurbaşkanı Erdoğan köşkü oradan aldı yeniden başka yere inşa etti.
Eğer bu dönem de eskiye ve prangaya dair ne varsa kırıp atmazsak bir daha asla yapamayız."
* * *
Maşallah hepsi birer sembol bilimci...
153 bin takipçisi olan bir hesap bu videoyu, "bu bilgi bütün algını değiştirecek" diyerek sunuyor.
Video binlerce beğeni alıyor...
Belge ne? Kaynak ne? Ne gerek var!
Hiçbir resmi belgede, arşivde, haritada "Ezantepe" diye bir yerin izine rastlayamıyorsunuz...
Ama kim bilir, Lozan'ın gizli maddelerinden biri Ezantepe'nin adının Çankaya olarak değiştirilmesi olamaz mı?
Bunun gibi nice yalan, yapay zeka maharetiyle yapılan videolarla sosyal medyada dolaşıma sunuluyor.
* * *
Bu kitleye göre muhtemeldir ki Türkiye'de yapılan her heykel de Lozan'ın gizli maddelerine dayanıyordu...
Geçen günlerde bir sosyal medya kullanıcısı da X'in dalgacı yapay zeka aracı Grok'a "100 yılda yapılan heykellerle kaç okul yapılırdı" diye sordu.
Grok şu yanıtı verdi:
"Tahminlere göre, Türkiye'de 100 yılda Atatürk heykellerine harcanan toplam para güncel değerle yaklaşık 3 milyar TL. Ortalama bir okul inşaatı 40 milyon TL'ye mal olduğundan, bu parayla 75 okul yapılabilirdi. Ancak bu rakam, Diyanet'in yıllık 130 milyar TL'lik bütçesinin yanında devede kulak kalır."
* * *
Çocukluk terbiyesi edindiğimiz yıllarda "yalan uydurmak" bir insanın yapabileceği en büyük hatalardan biri olarak öğretildi bizlere... Sanırım, "yalan günahtır" şeklinde ifade edersek her yaş ve her çevre için daha çok anlam ifaden eden bir hale yükseltebiliriz önermemizi...
"Ezantepe" yalanı bir şaka olsa affedilebilir... Hakikati bu kadar kolay ortaya çıkarılabilecek bir yalan "şaka olsun" diye uydurulabilir herhalde!
Şayet düşmanca, kitleleri bölmek ve karşı karşıya getirmek için uydurulduysa... Buna da "kavga çıkarmak" derdik eskiden... "Fitne çıkarmak" diye yazarsak daha anlaşılır olur muhtemelen...
Günah'ın etimolojisini konuşmak gerekiyor belki de...
Ama çağ da post-truth... "Kime göre neye göre günah?" derler, o tartışma bitmez.
Körü körüne inanmış bir mutaassıp pozuna bürünüp aslı astarı olmayan yalanları adeta "şaka" yaparcasına fitne çıkarmak...
Ne diyelim, günah...
* * *
Yazar Taylan Kara haklı olarak, "Günümüzün 'resmi tarihi', 'resmi tarih eleştirisi' kılığıyla dolaşmaktadır" diyor.
Çağ öyle bir çağ ki eğer çok istiyorsan haritada Ezantepe'yi de bulursun, en olmazsa yapay zekaya çizdirirsin bir harita, bakın işte geçmişte böyleydi dersin... Çankaya'nın altından Vatikan'a çıkan hızlı tünel varmış desen elbet onu da yiyen çıkar.
"Geçmiş uydurmak" bugünü haklı çıkarmanın en kestirme yolu.
Bugün resmî tarihi eleştiriyoruz diyerek üretilen bu karşı-tarih anlatıları, aslında yeni bir resmî mitoloji uyduruyor. Ve biz, dijital züppelerin uydurduğu Ezantepelerle oyalanırken, gerçekten tarih oluyoruz.
Bu ülke, her yaz biraz daha yanıyor. Hem ciğerleriyle hem gerçeğiyle.
Orman yangınlarına müdahale ederken şehit düşen yurttaşlarımızın mekanı cennet olsun.
Sinan Acıoğlu
babaocagi.com