Güncel

İBB iddianamesinin basın toplantısına Ankara müdahalesi! Son anda engel olunmuş

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, İBB iddianamesini duyurduğu gün düzenleyeceği fakat bilgilendirme toplantısı olarak revize ettiği basın toplantısına Ankara'nın müdahale ettiği öğrenildi. Başsavcılık için “siyasi figüre dönüşmemesi” yorumlarının yapıldığı aktarıldı.

İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, 240 gündür tutuklu. İmamoğlu'nun tutukluluğunun 237'nci gününde İBB soruşturmasının iddianamesi yazıldı. İddianame olmadan İmamoğlu, 237 gün hapiste tutuldu.

Yargılamaların TRT'de canlı yayımlanması çağrıları devam ederken, CHP iddianamede tanık beyanları dışında tek bir somut delil olmadığını ifade etti.

İddianamedeki “İmamoğlu’nun amacının CHP’yi ele geçirip Cumhurbaşkanı olmak olduğu” yönündeki ifadeler nedeniyle, bunun hukuki bir süreçten çok siyasi bir süreç olduğuna dair muhalefetten de eleştiriler yapıldı.

BAŞSAVCILIĞIN BASIN TOPLANTISINA ANKARA AYARI

İddianamenin yayımlandığı 11 Kasım’da, sabah saatlerinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın basın toplantısı yapacağı öğrenilmişti.

Bu, şaşkınlık yaratmıştı. Daha önce herhangi bir başsavcılık makamı basın toplantısı düzenlememişti.

İlk olacak denilen toplantı o gün revize edildi. Çağrılan belirli gazeteciler İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı makamında bilgilendirildi.

Babacan, bu değişikliğin de Ankara’dan gelen “ince ayar” ile yapıldığını ifade etti. Babacan yazısında şunları ifade etti:

"Kulislerde konuşulan başka bir konu ise İstanbul Başsavcısının iddianameyi açıklaması için yapılan hazırlıklarla ilgili. Basın toplantısı hazırlıklarının Ankara’nın müdahalesiyle, bilgilendirme toplantısına dönüştüğü, kameraların o nedenle içeri alınmadığı anlatılıyor. Başsavcının ‘siyasi bir figüre’ dönüşmemesi gerektiğine ilişkin yorumlar yapılıyor.

İktidar kulislerindeki ‘bilinçli sessizlik’ talimatlı olsa da İBB ve CHP operasyonunun aldığı hal, genel bir memnuniyetsizlik ve tatsızlık konusu. AK troller dışında, yapılanları coşkuyla göğüsleyen kimse yok. Çoğunluğun kafasında, sorular ve kaygılar var."

Babacan ayrıca iktidardaki hukukçuların iddianameyi ve CHP hakkında Yargıtay'a bildirimde bulunulması hakkındaki yorumları da şöyle aktardı:

- “Partilerin mali denetimlerini Anayasa Mahkemesi yerine getirir. Bu bir uyarı bile olsa adres, Yargıtay değil, Anayasa Mahkemesi olmalıydı. Yargıtay bilinçli olarak seçilmiş, CHP’ye kapatma tehdidi olarak kullanılmış gibi. Sorun gerçekten, il binasının alımıyla ve mali işlemlerle ilgiliyse adres Anayasa Mahkemesi olmalıydı.

- 407 sanıklı, 3 bin 700’den fazla sayfalık bir iddianamenin içinden çıkabilecek bir mahkeme bulmak zor. İSKİ’ye kadar atıf yapılması, konu bütünlüğünün olmaması, delil ve belge yetersizliği gibi birçok sorunla uğraşacaklar.

- Adı üstünde iddianame. Daha mahkeme kabul etmemiş, mahkemenin kabul etme süreci var. Mahkeme iade edebilir, eksiklik bulabilir. Tüm değerlendirmeler, son nokta burasıymış gibi yapılıyor. Hukuken yanlış.

- İddianame aylardan beri hazırlanıyor. Ekrem İmamoğlu’nun oğlu ve babasıyla ilgili ifadeler birkaç gün önce alındı. Aynı durum gazeteciler için de geçerli. Yapılan işlem ‘şekil şartı’ gibi görünüyor. Zaten onlarla ilgili önceden bir yargı oluşturulmuş, ifadeye çağırarak şekil şart tamamlanmış gibi. İfadeler dikkate bile alınmamış olabilir.

- Ekrem İmamoğlu örgütünden söz edebilmek için mahkum olması gerekir. Mahkemede kabul edilmesi lazım.‘Örgüt olarak kabul edilmemiş’ bir durumda gazetecileri, bürokratları, siyasileri örgüt üyesi olarak lanse edemezsin. FETÖ’nün örgüt olarak kabul edilmesi mahkeme kararıyla oldu ve örgüt üyeliğinden ondan sonra söz edilebildi…”