Hani siz muhafazakardınız?

Depremden pek de etkilenmeyen o şehrin “göz alıcı” tarihi yapıları her ne hikmetse depremlerde hasar aldı. Birçoğu, aradan geçen iki yıla rağmen hala tadilat görüyor...

UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Selimiye Cami’nin kubbesinde yer alan kalem işlerinin ve hatların kazınması planı kamuoyunda tepki uyandırdı.

Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) Türkiye Millî Komitesi’nin Haziran ayında yayımladığı raporda şu ifadelere yer verilmişti:

“Selimiye Camii’nde yürütülen son restorasyon süreci kapsamında yapılan detaylı araştırma raspaları, arşiv çalışmaları ve Bilim Kurulu değerlendirmeleri neticesinde, ana kubbe kalemişi yüzeylerinde 16. yüzyıldan kalma herhangi bir özgün uygulamanın günümüze ulaşmamış olduğu tespit edilmiş ve belgelenmiştir.”

Yani Selimiye’de halihazırda bulunan kalem işi ve hatların 450 sene önceki hâliyle zaten alakası yoktu… Bugüne kadar gördüğümüz süslemeler, sonraki yüzyıllardan kalma izlerdi…

* * *

Sai Mustafa Çelebi’nin aktardığına göre, Osmanlı mimarisinin ulaştığı en yüksek düzeyi temsil eden Selimiye Cami hakkında Mimar Sinan’ın yaptığı yorum şu şekildeydi:

“Caminin kubbeleri, güzellik denizinin kabarcıkları gibi süslendi; büyük kubbesi gökyüzü gibi, altın yaldızlı alemiyse üstündeki güneş gibi ışıldamaktaydı. Dört minaresiyle kubbe, İslam'ın kubbesi Hz. Muhammed'le onun Dört Dostu gibi olmuştu. Ve eşsiz benzersiz nakışlı camları, Cibril’in (Cebrail) kanatları gibidir. Ne zaman güneşin ışınlarıyla aydınlansa, hep bahar vakti, süslü bir gü!bahçesi olur. Ve rengarenk ışınları, bukalemun renkleri gibi oynaşır. Zemini en güzel biçimde süslemek için kırmızı, lacivert ve bakır yeşili kullanılmıştır; öyle nakışlar ve süslemeler yapılmıştır ki görmeyi bilen gözler onun güzelliğine hayran olur.

Kutlu caminin güzel kubbesi kapanıp diğer yerlerinin inşası da tamamlanınca Katiblerin Kıblesi Hasan Karahisari, müsenna hattıyla göğe benzer kubbesine 'Allah gökleri ve yeri, düzenleri bozulmasın diye tutuyor' ayetini ve cennete benzer her bir kapısının kitabesine, nice beğenilecek, gönül çekici hatlar yazdı. Nakkaşlar onu zaman sayfasına tarih edip yazdılar ve onunla nam ve nişan sahibi olup adlarını mermer levhaya kazdılar.”

Mimarının dilinden bu anlatımı okuyunca insan o görkemli yapıyı Mimar Sinan’ın gördüğü gibi görmek istiyor ama ne mümkün… Bu görkemli vizyonun malzemeleri çoktan silinmiş, sadece hayallerde kalmış.

Fatır Suresi’nde geçen, “Allah gökleri ve yeri, düzenleri bozulmasın diye tutuyor” ayeti şöyle devam ediyor: “Andolsun ki onların nizamı eğer bir bozulursa, kendisinden başka hiç kimse onları tutamaz.”

Bu restorasyon skandalları birer nizam bozulması değilse nedir?

1781’de inşa ettirilen Hamid-i Evvel Camii’nin külliyesinde yer alan muvakkithane, tarihi ve kültürel önemi hiçe sayılarak zincir bir kahveciye kiralanıyor…

Londra Metrosu'ndan sonra dünyanın en eski ikinci, Türkiye'nin ise ilk yer altı raylı toplu taşıma sistemi olan Karaköy-Beyoğlu Tünel Hattı’nın Karaköy İstasyonu’nda bulunan tarihi çini işlerinin 2007’de yapılan restorasyon sonrasında yaşadığı akıbet bilinmiyor.

* * *

1516 yılında Osmanlı yönetimine geçen Gaziantep’i Evliya Çelebi seyahatnamesinde şöyle anlatıyor:

"Dünya yüzünden geniş bir ili, göz alıcı büyük yapıları, her yerden aranan eşyası, birçok mezraları, bolluk ve verimliliği, bitimsiz yiyecek ve içecek pınarları ve ırmaklarıyla burası 'Şehr-i Ayıntab-ı Cihan’dır."

Çelebi’nin bahsettiği “bitimsiz pınarlar” ne yazık ki kurudu…

Depremden pek de etkilenmeyen şehrin o “göz alıcı” tarihi yapıları ise her ne hikmetse 2023 yılında yaşanan depremlerde hasar aldı. Birçoğu aradan geçen iki yıla rağmen hala tadilat görüyor.

O yapılardan biri de Gaziantep Mevlevîhânesi…

1635 tarihli Gaziantep şer‘î mahkeme sicil kayıtlarına göre, vakfiye belgesinde geçen “mevlevîhâne-i cedîd” (yeni mevlevihane) ifadesinden, mevlevîhânenin yerinde daha önce de bir mevlevîhâne bulunduğu anlaşılıyor.

Yani en az 400 yıllık bir yapı…

Bu yapının hemen önünde yer alan meydan ise bugün bir kahvehanenin hizmetine sunulmuş durumda ve bir tür “nargile kafe” olarak işletiliyor. Mevlevîhâne’ye gelir getirmesi amacıyla kurulan kahvehane tarihi meydanı neredeyse tamamen kapatmış durumda.

* * *

İnsan sormadan edemiyor:
Hani siz muhafazakardınız?

Sinan Acıoğlu
babaocagi.com