Adalet Bakanlığı, 10 Ekim Ankara Gar Katliamı'yla ilgili Anayasa Mahkemesi'ne yapılan bir bireysel başvuruyla ilgili görüş sundu. T24'ten Cengiz Anıl Bölükbaş'ın haberine göre, emniyet ve MİT’in dava dosyasına da giren, terör saldırısından önce emniyetin ilgili birimlerine gönderilen, “Saldırı olabilir” yazılarını yok saydı. Bakanlık, bu yazılara rağmen, “idareye herhangi bir ihbar ve istihbari bilgi gelmediği ve terör eylemlerinin tam olarak engellenmesi mümkün olmadığı için”, katliamda idarenin kusurunun bulunmadığını savundu.
"MAĞDUR SIFATI SÜRÜYOR MU"
Bakanlığın görüşünde, 10 Ekim Katliamı’nda yaralanan başvurucuya “sosyal risk ilkesi” kapsamında manevi tazminat ödendiğini hatırlatarak, bu nedenle mağdur sıfatının sürüp sürmediğinin değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
"ZARAR ÜÇÜNCÜ KİŞİLERDEN KAYNAKLANIYOR"
Bakanlık, miting öncesi gerekli tedbirlerin alındığını, patlamanın terör örgütü bağlantılı bireysel bir eylem olduğunu ve zararın üçüncü kişilerin kusurundan kaynaklandığını savundu. Dava dosyasına giren uyarı yazılarına rağmen, idareye herhangi bir ihbar veya istihbari bilginin ulaşmadığını ileri sürdü. Kamu görevlilerinin eylemle bağlantısına dair delil bulunmadığını belirten Bakanlık, “terör eylemlerinin tamamen önlenmesinin mümkün olmadığını” ifade etti.
"DEVLETİN KUSURLU SAYILMASI 'AŞIRI YÜK' OLUŞTURACAK"
Ayrıca, devletin kusurlu sayılmasının kamu makamları üzerinde “aşırı yük” oluşturacağını savunan Bakanlık, ödenen tazminatın benzer davalardaki tutarlarla uyumlu olduğunu ve yargı sürecinin zararın nedenlerini ortaya koyma ve telafi etme bakımından yeterli şekilde işletildiğini öne sürdü.