Gençlerbirliği nereye gidiyor?

Türkiye’de her gün yeni spor kulüpleri kuruluyor, bazıları kapanıyor. Ancak bu kulüpler arasında öyle bir tanesi var ki; Cumhuriyetle yaşıt, tarihiyle, taraftarıyla Ankara’nın gururu, Türkiye’nin umudu: Gençlerbirliği.

Son dönemlerde kulüp, çeşitli olumsuzluklarla gündeme geliyor; başkan istifa ediyor, yenisi geliyor, borçlar büyüyor…
Peki hep böyle miydi? Gelin birlikte geçmişten bugüne, “kuruluşun ve kurtuluşun takımı” Gençlerbirliği’ne bakalım.

Gençlerbirliği’nin efsane başkanı İlhan Cavcav, 22 Ocak 2017’de vefat etti. Ölümünden bir gün önce Başkanvekili Niyazi Akdaş’ı arayarak istifa etmesini istedi. Vefatından sonra, yerine İlhan Cavcav’ın oğlu Murat Cavcav geçti. Bu dönem, kulüpte çöküş sürecinin başladığı dönem olarak kayıtlara geçti. 2017–2018 sezonunda kulüp küme düştü ve sonraki üç sezon inişli çıkışlı bir süreç yaşandı. Murat Cavcav görevi bırakınca kulübün borcu yaklaşık 130 milyon TL’ydi.

Kulüp son dört yılda ikinci kez küme düşünce genel kurul kararı alındı ve Niyazi Akdaş göreve geldi. Kulüp ciddi bir borç yükü altındaydı. Akdaş, sağladığı kasa kolaylıklarıyla kulübü üç yıl boyunca 1. Lig’de tutmayı başardı; ancak beklediği mali destek sağlanamayınca ve şirketleşme adımları sonuçsuz kalınca görevinden ayrıldı.

Ardından başkanlığa Osman Sungur seçildi. Yaklaşık 1,5 yıl görevde kaldı ve takımı Süper Lig’e çıkarmayı başardı.
Ancak kulüpteki karışıklıklar ve borç artışı nedeniyle istifa etti. Yaklaşık 200 milyon TL borçla devraldığı kulübün borcu bu süreçte 1 milyar TL’ye kadar ulaştı. Taraftarlar Sungur’u ve yerine gelen yönetimi protesto etti. Sungur’un yerine ise Mehmet Kaya geçti. Seçime gitme çağrılarına rağmen aday hâlâ belirsiz ve kulübün kayyuma gitme ihtimali güçleniyor.

Ben de geçmişin geleceği her zaman takip ettiğine inananlardanım. Gençlerbirliği Cumhuriyetle yaşıt olduğu için Cumhuriyet’in değerleriyle yönetilmelidir. Seçimsiz, neredeyse atamayla seçilen başkanlar her zaman bu kulübe zarar vermiştir. Ama böyle dönemlerde kulübe aidiyet duyan, kulübü ailesi gibi gören insanları da tanıyoruz. Bunlardan biri de efsane başkan Niyazi Akdaş’tır. Günümüzde böyle bir örnek ne siyasette ne de şirket yönetimlerinde sık görülür.

Bu sebeple böyle insanları kaybetmememiz gerekiyor; onlara sıkı sıkı bağlanıp geçmişin tecrübesiyle geleceği örmemiz gerekiyor. Ben de bu nedenle birkaç ay önce Niyazi amcanın yanına uğradım, tanışma fırsatı buldum. Kendisi beni büyük bir mütevazilikle karşıladı ve sorularımı içtenlikle cevapladı. Gerçekten hayran kaldım. Belki de bu satırları kendisi de okur ve “Abartmışsın oğlum” der; ama eminim ki yazdıklarım az bile kalır.

GEÇMİŞ, GELECEĞİN AYNASIDIR

Bugün Gençlerbirliği’nin önünde iki önemli soru duruyor:

Seçim yapılabilecek mi ve kulüp yeni bir yönetim bulabilecek mi?
Yoksa kayyum mu devreye girecek?

Cevap, bu kulübü gerçekten sevenlerde, aidiyet duyanlarda ve geçmişin değerini bilenlerde yatıyor.