Güncel

Erdoğan'ın eski metin yazarından 'PKK' ayarı! Eğer yeniden silaha sarılırlarsa...

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski metin yazarı, eski AKP Milletvekili ve Yeni Şafak yazarı Aydın Ünal yeni başlayan süreci ve PKK'nın silah bırakmasını değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski metin yazarı, eski AKP Milletvekili ve Yeni Şafak yazarı Aydın Ünal, bugünkü köşe yazısında "terörsüz Türkiye" vizyonunun hem barışçı hem de sert bir yüzü bulunduğunu savundu. Ünal "Ya süreç istendiği gibi yürümezse? Ya bozulursa? Türkiye SDG'ye operasyon yaptığında ya içerde ipler koparsa? O zaman ne olacak?" diye sorduğu yazısında, "Eğer terör örgütü PKK, SDG'ye operasyonu bahane ederek ya da bir başka gerekçeyle yeniden silaha sarılırsa, o zaman madalyonun diğer yüzü devreye girecektir. Şu ana kadar şefkat, merhamet, tahammül ve hoşgörü çehresiyle hareket eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti, o zaman azametli yüzünü gösterecektir," dedi.

Ünal, şöyle yazdı:

"Terörsüz Türkiye madalyonunun şüphesiz bir de öteki yüzü var. Eğer terör örgütü PKK, SDG'ye operasyonu bahane ederek ya da bir başka gerekçeyle yeniden silaha sarılırsa, o zaman madalyonun diğer yüzü devreye girecektir. Şu ana kadar şefkat, merhamet, tahammül ve hoşgörü çehresiyle hareket eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti, o zaman azametli yüzünü gösterecektir.

Allah korusun ama işler ters gittiğinde, ne ABD ne de Avrupa geçmişte yaptıkları gibi terörün arkasında durabilecektir. İsrail'in de İran'ın da terör örgütüne faydası dokunmayacaktır. Zaten bitme noktasına gelmiş teröre 'suhuletle' bir çıkış fırsatı sunulmuşken, işler tersine dönerse, devreye şimdiye kadar örneği görülmemiş bir güç girecektir.

O zaman hiç kimse Erdoğan ve Bahçeli'yi 'barışı sabote etmekle' itham edemez. Her ikisi de çok büyük siyasi risk alarak bu sürece girdiler. Ne gerekiyorsa yaptılar. Sabrettiler. Tahammül ettiler. Alttan aldılar. Kucak açtılar. Tabanlarının şaşkın bakışları altında en uç söylemlerle terör örgütüne çıkış fırsatı sundular. Kimse onları 'barış karşıtı' olarak etiketleyemez.

İşler iyi gitmezse bundan Kürtler de, onarılmakta olan Türk-Kürt kardeşliği de zarar görmez. Tam tersine Kürtler, hem terörün hem de İsrail'in tasallutundan kurtarılmış olur ki 'iç cephe' o zaman daha da güçlenir.

DEM Parti'nin eline büyük fırsat geçti: Türkiyeli bir parti olup, çürümüş ve çökmekte olan CHP'nin yerini doldurabilir. Ama madalyonun diğer yüzü çevrilirse, ortada DEM kalmaz; Kürt siyasi hareketi daha 'yerli' bir zeminde başka mecralarda akar.

Terörsüz Türkiye projesinin iki yüzü var: Ya Türkiye ile yürünecek, ya da İsrail'in uşağı olmak tercih edilecek. İkincisine kimsenin tahammülü olmaz; en başta da Kürtlerin."