1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'ne sayılı günler kala yurdun her yanında hazırlıklar sürüyor. Sendikalar, meslek odaları, dernekler ve siyasi partiler ülke genelinde meydanlara çıkmaya, seslerini duyurmaya ve taleplerini haykırmaya hazırlanıyor.

Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs için özel bir anlamı olan Taksim meydanı iktidarın yasaklamalarıyla gösterilere kapatılırken DİSK, KESK, TMMOB ve TTB; 1 Mayıs için Kadıköy’de olma kararı aldı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel de Kadıköy’deki gösterilere katılacağını bildirdi.

1 Mayıs için Kadıköy’de toplanılmasına tepki gösteren bazı sol örgütler ve işçi sendikaları ise, direnişin ruhuna uygun olarak Taksim’de gerçekleştirilmesini istedi. Bu fikir ayrılığı ortaya yine bir mekan tartışması çıkardı.

1 Mayıs’ın her yıl bir “mekan” konusuna indirgenmesi muhalif kamuoyunda alışıldık bir durum halini alırken Emekçilerin talepleri, “meydan” inatlaşmaları arasında görünmez hale geldi.

Konuyla ilgili Baba Ocağı’na açıklamalarda bulunan Yazar ve Akademisyen Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir, TKP Merkez Komite üyesi Savaş Sarı, Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu ve DİSK Enerji-Sen Eğitim ve Örgütlenme Uzmanı Kamil Kartal; 1 Mayıs’la ilgili mekan tartışmasını, işçi ve emekçilerin 1 Mayıs’lara olan ilgisizliğini ve işçi sendikalarına düşen görevleri değerlendirdi.

ÖZDEMİR: “SOL HAREKET İŞÇİLERİN DERTLERİNDEN UZAKLAŞTI”

Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir; 1 Mayıs coşkusunun yitirilmesinde başlıca nedenin işçilerin emek örgütlerinde, sendikalarda, sosyalist yapılarda ve dolayısıyla 1 Mayıs’ta taleplerinin yeterince dile getirilmediğini düşünmeleri olduğunu vurguladı.

Özdemir, işçilerin sol harekete olan ilgisizliğini şu sözlerle açıkladı:

“Hakim sınıflar sol söylemin içerisine liberalizmi zerk etmeyi başardılar. Sol liberal de denilen bir söylem çıktı. Bu söylem, ‘etnisiteler, kimlikler, kültürler’e indirgediği siyaseti farklılıkların bir arada yaşamasına ve kapitalizmin içine hapsetti. Dolayısıyla işçilerden, onların gerçek dertlerinden uzaklaştı.”

“EMEKÇİNİN DERDİ SİYASETİN MERKEZİNE ALINMALI”

1 Mayıs’ı yeniden mücadele günü olarak yükseltmenin gündelik hayatın sınıf karakterini görünür kılmakla mümkün olacağını belirten Özdemir, emek hareketlerine, sendikalara ve sosyalist partilere işçilerin dertlerini ve taleplerini dile getirme görevlerini hatırlattı.

Özdemir, “Hayat, bu topraklarda geçim ve yaşam derdinde olan milyonlarca emekçinin siyasetin merkezine alınmasını ve emekten yana herkesin işçi sınıfıyla birlikte hareket etmesini çağırıyor” vurgusunu yaptı.

SARI: “İŞÇİ SINIFININ TALEPLERİNİ MERKEZE KOYAN 1 MAYIS ÖRGÜTLENMELİ”

TKP MK üyesi Savaş Sarı ise, AKP politikalarına, yoksullaşmaya ve sömürüye karşı işçi sınıfının bir araya gelerek taleplerini dile getireceği 1 Mayıs’ın “mekan tartışmasıyla” üstünün örtüldüğünü söyledi.

Sarı, temel meselenin siyaset alanında işçi sınıfının örgütlü bir güç olarak var olmasını ve sözünü söylemesini sağlamak olduğunu vurgulayarak “1 Mayıs’ı ve 1 Mayıs’ın etki ve gücünü sadece yer tartışmasına sıkıştırmak bu zorlu ama öncelikli görevin üstünden atlamaktan başka bir sonuç vermiyor” dedi.

Türkiye’de yoksulluğa, iktidarın baskılarına, ağır sömürü ve çalışma koşullarına karşı biriken öfkenin doğru yönlendirilmesi gerektiğini söyleyen Sarı, İşçi sınıfının çıkar ve taleplerini merkeze koyan bir 1 Mayıs örgütlenmeli” vurgusunu yaptı. Sarı, ayrıca sendikaların ve siyasi partilerin de bu örgütlenme için çaba harcaması çağırısında bulundu.

KÜÇÜKOSMANOĞLU: YASAKLARIN KEYFİLİĞİNE DİRENMEK GEREKİR

1 Mayıs toplanmasının Taksim’de gerçekleştirilmesi gerektiğini savunan Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu, 1977 yılında gerçekleşen Taksim Katliamının ardından bu alanın 1 Mayıs için özel bir anlamı ve anısı olduğunu ve bunun anayasal bir hak da olduğunu vurguladı. Küçükosmanoğlu “Anayasa Mahkemesi tarafından da Taksim’in 1 mayıs alanı olduğu tescillendi” dedi.

2008 ve 2009 yıllarında 1 Mayıs’ta Taksim’de bulunabilmek için büyük bir mücadele verdiklerini anlatan Küçükomanoğlu, getirilen yasaklara karşı Taksim’de bu iradeye sahip çıkmanın önemli olduğunu belirtti.

Küçükosmanoğlu, “Tam da mücadele gününde, haksızlığa karşı mücadelenin dile getirildiği günde bu iradenin gösterileceği bir alan yerine başka bir alanı koymak doğru değildir. Gerek tarihsel açıdan, gerekse hukuksal olarak getirilen bu yasakların keyfiliğine teslim olmamak, direnmek gerekir” dedi.

KARTAL: “TAKSİM’İ ÖZGÜRLEŞTİREBİLECEK ÇAĞIRICI BİR GÜÇ YOK”

DİSK Enerji-Sen Eğitim ve Örgütlenme Uzmanı Kamil Kartal ise, 19 Mart sürecinde yükselen toplumsal muhalefete dikkat çekerek şunları söyledi:

269 kişiye mezar olan Rönesans Rezidans'ın firari ortağı Sırbistan'da ölü bulundu
269 kişiye mezar olan Rönesans Rezidans'ın firari ortağı Sırbistan'da ölü bulundu
İçeriği Görüntüle

“19 Marttan sonra sokakta kendisini yeniden var ve ifade eden toplumsal öfke, 1 Mayıs’ta başta DİSK olmak üzere emek örgütlerine gözlerini çevirdi. Geçen 2024 1 Mayıs’ında Bozdoğan Kemerinden Taksim’i zorlayan irade bu sene 1 Mayıs’ta DİSK’ten geçen yılın özeleştirisini 1 Mayıs’ta Taksim’deyiz diyerek vermesini bekliyordu. Fakat 19 Mart’tan sonra eylemselliklerle politikleşmiş başta üniversiteli gençler DİSK’in önünde açıklama yaparak DİSK’e tarihsel görevinin, ‘bugün işçileri 1 Mayıs’ta Taksim’de toplamak olduğunu’ ikaz etmeleri dahi sonuçsuz kaldı.”

İktidarın kendi eliyle Taksim’i emekçilere vermeyeceğini söyleyen Kartal, sol örgütlerin burayı direnişle elde edebileceğini belirtti. Ancak mevcut durumda sol grupların, emek ve direniş hareketlerinin böyle bir güce sahip olmadığını söyleyen Kartal, “Bugün Taksim’i özgürleştirebilecek bir çağırıcı güç henüz yok. Çağırıcı bir güç haline gelindiği taktirde Taksim tartışması işçilerin gerçek gündemi haline gelebilir” dedi.