Dilek Kaya İmamoğlu, X hesabından eşi ve tutuklu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan gelen mektubu seslendirerek paylaştı. Dilek Kaya İmamoğlu mektubu, "Tüm milletimize; abileri, kardeşleri, evlatları, sevgili eşim, yol arkadaşım Ekrem İmamoğlu’nun selamlarını iletiyorum." diyerek paylaştı.
Tüm milletimize; abileri, kardeşleri, evlatları, sevgili eşim, yol arkadaşım Ekrem İmamoğlu’nun selamlarını iletiyorum. pic.twitter.com/Sysai9Lrde
— Dilek Kaya İmamoğlu (@dk_imamoglu) October 25, 2025
Ekrem İmamoğlu, günlerinin nasıl geçtiğinden bahsederek şunları söyledi:
“Haksızca içine itildiğimiz bu kumpas yüzünden aylardır sana, çocuklarıma, güzel şehrime, halkıma hasret bir şekilde yaşıyorum. Beni, hukuksuzca dahi olsa yargılamak bir yana dursun, doğrudan cezalandırmaya çalışan yargı eliyle 9 No’lu Cezaevi’nde hürriyetimden ve sizden yoksun tutuluyorum. Biliyorum, böyle deyince üzülüyorsun. Ama merak etme. Çünkü ne bu 12 metrekarelik koğuş ne de sürekli bana bakan bu gri duvarlar seni, çocuklarımı, annemi, babamı, ülkemi düşünmemi engelleyemiyor. Buradan bahsedecek olursam, güne genellikle yedi buçukta başlıyorum. Sekiz gibi görevlilerin avlu kapısını açmasıyla 12 metrekarelik dünyam biraz daha büyüyor, gökyüzünü seyredebiliyorum. Özellikle hava güneşliyse değme keyfime. Fakat yağmurluysa da hemen içeri girmiyorum, bizim oraları hatırlatıyor herhalde. Bir de rahmetin tenime değmesi beni biraz daha özgür hissettiriyor. Sonuçta yargı beni gökyüzünden inen rahmetten de alıkoyacak değil ya. Ayrıca hava kapalı diye göğe küsülür mü hiç? Bulutlar dağılınca güneş elbet tekrar ışıldar.
Gündelik ihtiyaçlarım burada epey vaktimi alıyor. Spordan yemeye içmeye, sağlığımı korumak için ne yapmam gerekiyorsa titizlikle yapıyorum. Aklın bende kalmasın. Gündemden geri kalmamam gerektiğinin farkındayım. Fakat takdir edersin ki burada bazı imkânlardan yoksunum. Mesela kantinde dergi satışı yapılmadığı için okumak istediğim bazı dergi yazılarının fotokopilerini beklemek zorundayım. Ya da bazı gazeteleri günü gününe okuyamadığım da oluyor. Kafamda süzülen notları tekrar tekrar yazıya dökmem gerekebiliyor.
Mükemmeliyetçiliğim bazen kızdırıyor seni, biliyorum. Ama burada mükemmeli yakalamak için insanın inan ki çok fazla vakti oluyor. Okuma saatlerimin ardından günümü bitiriyorum. Fiziksel anlamda yapacak bir işim kalmayınca düşünceler basıyor kafamı. Ülkemi, çocuklarımı, seni düşünüyorum. Koğuşumun duvarlarını seyrederken ufak bir endişe kaplıyor içimi, Türkiye’nin geleceği, çözülmeyi bekleyen problemlerimiz, hukukun üstünlüğü ilkesinin hiçe sayılması ve maalesef güzel ülkemin yargı eliyle düşürüldüğü durum… Fakat bu endişe, bende ne bir korku ne de bir yılgınlık yaratıyor. Çünkü ülkemizi düştüğü bu zor durumdan önümüzdeki ilk seçimde çıkarmak hiç bu denli önemli olmamıştı”
"GÖSTERDİĞİMİZ DAYANIŞMA 12 METREKARELİK DÜNYAMDA BANA BİRER DAYANAK OLUYOR"
İmamoğlu, cezaevinde yürüttüğü siyasi çalışmalarına da değinerek şu şekilde devam etti:
“Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’le yaptığımız görüşmelerde de hep buna kafa patlatıyoruz. Sağ olsun, sürecin başından beri o da sizin gibi hep yanımda. İlk günden bu yana bir an olsun ziyaretime gelmeyi bırakmadı. Ülkemiz için yaptığımız beyin fırtınaları, sürece katkıda bulunacak bilgileri paylaştığımız görüşmeler, milletimiz için gösterdiğimiz dayanışma, tutulduğum 12 metrekarelik dünyamda bana birer dayanak oluyor. Tüm bu çalışmaları teknolojik imkânlardan uzak, tümüyle yazıp okuyarak yaptığımızı da belirtmek isterim. Tamamen eski usul, bir nevi teknoloji detoksu gibi yani.
Hazır yazmak için bolca vaktim varken ben de tuttuğum dipnotları, yaşama dair hususları, düşündüklerimi, yaşadıklarımı bu yola beraber çıktığım yol arkadaşlarımla, en başta da seninle, paylaşmaya karar verdim. Size olan hasretimi belki bu yolla bir nebze olsun dindirebilirim diye düşündüm. Milletimin talepleriyle yön vermeye gayret edeceğim bu süreçte özellikle çocuklara ve gençlere söyleyeceklerim olacak. Sesimin yasaklandığı, görüntülerimin engellendiği böylesi bir dönemde lütfen söyleyeceklerimi onlara ilet. Zaman zaman milletimden gelen soruları da bana iletmeyi unutma sakın. Elimden geldiğince cevap vermek, hatta bazılarından pasajları senin aracılığınla paylaşmak isterim.
Dilek’ciğim, umarım durumuma çok üzülmüyorsundur. Zira bulunduğum durumun da makamın da kadim vatanıma hizmet yolculuğunun duraklarından biri olduğunun bilincindeyim. Cumhuriyetimize ve demokrasimize inancı tam bir vatan evladı olarak, bu millete hizmet etmenin kutsallığını biliyorum. Köyden kente, yoksulluktan varsıllığa, üretenden emekliye, gençten yaşlıya her katmanını tanıma şerefine nail olduğum bu vatanın bir evladı olarak, milletin her mensubunun hizmetin muhatabı olduğu bilincini koruduğumu belirtmek isterim. Bu bilinçle milletimin teveccühünü kazanarak kalplerine girdim. Aynı şekilde tüm milletimin de yüreğimde olduğunu iletmeni isterim"
"VATANDAŞINDAN KOPUK OLAN HER SİYASİ TUTUM MAKAMIN GERÇEK SAHİBİ OLAN MİLLETİ UNUTUR"
“Devletin dini adalettir” diyerek adalet vurgusu yapan ve dayanışma içinde olduğu eşine teşekkür eden İmamoğlu şu ifadeleri kullandı:
“En eski yol arkadaşım, senin gibi bir eşe sahip olduğum için ne kadar şanslı bir erkek olduğumun zaten farkındasındır. Bir siyasetçi olarak, senin gibi bir yoldaşa sahip olmanın nasıl eşsiz bir şey olduğunu belki de sık sık söyleyemedim. Senin de katkınla bulduğumuz ‘İmamoğlu varsa çözüm var’, ‘Daima mutlu, daima özgür’, ‘İstanbul İttifakı’, ‘Türkiye İttifakı’, ‘Her şey çok güzel olacak’ gibi sloganlarla hep çözümcü, kapsayıcı, iyiliği ve birleştiriciliği önde tutan bir ruhun temsilcisi oldum bugüne dek.
‘Sen kimin parasını kime dağıtıyorsun’ diyerek o dönemki vaatlerimi eleştirenlere, ‘Halk süt, annelere ücretsiz ulaşım, kreş, yurt, öğrencilere burs, kent lokantası gibi halkçı hizmetlerle milletin parasını millete dağıtıyorum’ diyerek cevap verdim. Şimdi tüm bu hizmetleri tüm Türkiye’ye yaymak için hazırlanıyorum.
Vatandaşından kopuk olan, partizanlıktan sıyrılamayan ve toplumu sürekli ayrıştıran her siyasi tutum eninde sonunda makamın gerçek sahibi olan milleti unutur, onlara teba muamelesi yapar ve adaletin sarsılmaz üstünlüğünü hiçe sayar. Böylesi bir anlayış yüzünden yaşadığımız tüm hukuksuzluklar toplumda derin yaralar açıyor. Fakat ben ‘Devletin dini adalettir’ anlayışına gönülden bağlıyım ve bunları hep beraber aşacağımıza inanıyorum”
"BU BİR TRAJEDİDİR"
Yakın zamanda başından geçen SEBGİS üzerinden yapılan tutukluluk incelemesini anlatan İmamoğlu mektubunu şu şekilde sürdürdü:
“Bu hususta, çok yakın zamanda yaşadığım bir olaydan bahsetmek istiyorum. Saat 13.30 civarında, genel başkanımla bakanlık izniyle görüşme yaparken infaz koruma memuru bana SEGBİS bağlantısı için davette bulundu. Daha önce duymadıysan açıklayayım: SEGBİS, mahkemeye çıkartılması imkânsız veya zor olan kişilerin sesli ve görüntülü görüşmeyle savunma yapmasını sağlayan bir sistemdir.
Alelacele, 15 dakika içinde genel başkanımla görüşmemi bitirdim ve hazır olduğumu söyledim. “Henüz çağırmadılar” cevabını alınca “O hâlde hücreme geçeyim” diyerek beklemeye başladım. Tam üç saat sonra bana, “Sizi mesaiden sonra çağırabilirler” denildi. 17.30 sularında SEGBİS için avukatımla görüşme yaptım. Görüşmemiz hâlâ sürerken, “Beş dakika içinde SEGBİS ile görüşmeniz olacak” haberi geldi. Apar topar avukat bölümünden ayrılıp SEGBİS odasına geçtim.
Yirmi dakikadan fazla, aynı müziğin defalarca tekrarlandığı bir bekleme ekranında oturdum. Artık her notasını ezberlediğim o müzik kesildiğinde, bir hâkime hanım görüşmeye bağlandı. Masasının sağ tarafında dört-beş adet dosya bulunuyordu; benim dosyalarım mıydı, emin değilim. Hızlıca konuya giren hâkime hanım, gayet serinkanlı bir şekilde “Tutukluluk incelemeniz yapılacak. Savcılık, tutukluluğun devamını istedi. Bu konuda diyeceğiniz var mı?” diye sordu.
“Periyodik olarak yapılan tutukluluk incelemelerinde, önünüzde soruşturma dosyası dahi olmadan karar vermektesiniz. Son derece önemli bu hukuki denetim yolu tümüyle şekli bir merasime indirgenerek etkisizleştirilmiştir. Bu konuda, avukatlarımın 4 Eylül 2025 tarihinde İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği’ne sunmuş oldukları beyanlarına aynen iştirak ediyorum.” diyerek cevap verdim. Hâkime hanım, “Karar için ara veriyorum” dedi ve ekran kapandı. Tekrar müzik eşliğinde beklemeye başladım.
On dakika sonra hâkime hanım yeniden bağlandı ve “Yaptığım inceleme sonucunda tutukluluğun devamına karar verilmiştir” dedi. O esnada gözüm, masanın sağındaki dosyalara ilişti. Dosyalar başlangıçta nasılsa, aynı şekilde duruyordu. Hiç dokunulmamıştı. Dediğim gibi, bunlar soruşturma dosyaları mıydı bilmiyorum. Fakat bildiğim bir şey varsa, o da dosyaların kapağının dahi kaldırılmamış olduğuydu. Teşekkür edip iyi akşamlar dileyerek SEGBİS bölümünden ayrıldım.
Bu bir trajedidir, fakat bunu “trajedi” diyerek sineye çekecek bir adam olmadığımı en iyi sen biliyorsun. Halka diz çöktürmeye çalışanlara karşı devletin şefkatini temsil eden bir tavırla davranmak, milletime karşı en büyük borcumdur. Bu istikametten bir milim sapmak yok. Bu anlayışa karşı mücadeleyi yeni doğan bebekler için, umudumuz olan çocuklar için, geleceğimizin teminatı gençler için ve bu ülkeye yıllarını vermiş yaşlılar için vereceğim"
"BU CEBERUT DÜZEN SONA ERDİĞİNDE TEKRAR GÖZ GÖZE OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
İmamoğlu mektubunu şu sözlerle sonlandırdı:
“Sonsuz bir kararlılıkla, cumhuriyet için, demokrasi için, adalet için vereceğim. Varsın prangalar vursunlar, varsın zindanlara kapatsınlar. Ben bu duygularla burada çok huzurluyum. Kararlıyım, güçlüyüm, umutluyum ve başaracağımıza dair hiç olmadığım kadar inançlıyım. İçin rahat olsun. Böyle bir başlangıç yaptık. Arada da senin vasıtanla hemşehrilerime seslenmek isterim. Ben burada yılmıyorum. Çünkü gücümü senden, ailemden, milletimden alıyorum. Sizlerin iradesi, demokrasi ve adalet mücadelesi sayesinde, çok sürmeyeceğini bildiğim bu ceberut düzen sona erdiğinde tekrar göz göze, gönül gönüle olmaya devam edeceğiz, hiç şüphesiz. Tüm milletime, abileri, kardeşleri, evlatları Ekrem’den selamlarımı ilet. Sizlerin duaları ve iyi dilekleriyle 12 metrekarelik bu hücre, inan, saraylardan daha geniş. Gönlünü ferah tut. Varsın penceremde hiç mavilik olmasın; arkamda koca bir millet varken hangi duvar gökyüzünü görmemi engelleyebilir ki?"




