Doğu Perinçek, partisinin İstanbul İl Başkanlığı'nda basın toplantısı düzenledi. ABD Başkanı Donald Trump ile ABD'nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack'ın açıklamalarına tepki gösteren Perinçek, şunları söyledi:

"ABD Başkanı Trump, 'Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’a çok ihtiyaç duyduğu meşruiyeti verdiğini' söylemektedir. ABD’nin Ankara Büyükelçisi Barrack, Trump’ın 'dahiyane' diye övdüğü bu küstahlığını 24 Eylül 2025 Çarşamba günü dünya kamuoyuna açıkladı. Trump’a göre, Türkiye yönetimi 'demokratik değil, otokratiktir.' ABD yönetimi, Tayyip Erdoğan hükümetini bu gayrimeşru durumdan kurtararak, büyük çözümleri hayata geçirme kibrine kapılmıştır.

Barrack, dün 'meşruiyet' sözcüğünü 'saygı' anlamında kullandığı yolundaki açıklamasıyla haddini bilmezliği devam ettirmektedir. Bir kez Cumhurbaşkanımıza 'meşruiyet' verdiğini söyleyen Barrack değil, Trump’tır. Düzeltme yapılacaksa, Trump’ın yapması gerekir. İkincisi ABD Başkanı, Türkiye Cumhurbaşkanı’na 'saygınlık' da veremez. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın saygınlığı, ABD kaynaklı olamaz. Üçüncüsü, ABD Başkanı Trump, Türkiye Cumhurbaşkanı’na 'meşruiyet verdiğini' söylerken, önce Türkiye’nin 'otokratik' bir rejimle yönetildiğini belirtiyor. Dolayısıyla burada verildiği söylenen paye, saygınlık değil, 'meşruiyettir.'

ABD derin devleti Rand Corporation’ın 2020 yılı Ocak ayında hazırladığı 276 sayfalık 'Türkiye’nin Milliyetçi Rotası' başlıklı rapor, Tayyip Erdoğan’ın diktatör olduğunu, gayri meşru olduğunu, bu nedenle devrilmesi gerektiğini anlatıyordu. Darbe girişimleri ve Tayyip Erdoğan’ı parlamenter yoldan devirme girişimleri bu gerekçeyle tezgâhlandı. Türkiye Cumhurbaşkanı’nı resmî raporla diktatör ilan eden ABD, şimdi ona sözümona 'meşruiyet verdiğini’ söylemektedir. Bu gibi durumlar için söylenen, 'tevil, zırva götürmez' sözü aynen geçerlidir.

Türkiye Cumhurbaşkanı’nın onuru, bütün milletimizin onurudur, hepimizin onurudur. Bu terbiye dışı davranışlar görmezden gelinemez! Bu hakaretler karşısında sessiz kalınamaz! Küstahlığın ve haddini bilmezliğin üstünü örtme gayretleri, binlerce yıllık devlet geleneğimize yabancı tavırlardır. Milletimizi ve kendimizi kandırmaya yönelik yorumlar, dalkavukluğun ötesinde haysiyet kırıcıdır. Milletimiz, Tayyip Erdoğan hükümetinden bu ağır hakarete gereken yanıtı vermesini bekliyor. Biz Vatan Partisi, Türk milleti adına ve Türk Devletinin tarihten gelen şerefini temsil ederek, Trump’ın bu küstahlığını, bu haddini bilmezliğini şiddetle protesto ediyoruz.

Türkiye Cumhurbaşkanı, meşruiyetini ABD Başkanı'ndan değil, Türk milletinden alır. Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin ve Cumhurbaşkanı'nın biricik meşruluk kaynağı, Türk milletidir. Türkiye, millî egemenliğini Mustafa Kemal Paşa önderliğinde İstiklâl Savaşı ile kazınmıştır. Egemenlik, kayıtsız şartsız Türk milletine aittir ve ABD ile paylaşılamaz. Millî irade gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerini ve kurumlarını savunmak, lafla olmaz. Sessiz kalanlar, millî iradeyi değil, gayri millî boyun eğmeyi temsil ederler.

Meral Danış Beştaş'tan cezaevi başvurusu
Meral Danış Beştaş'tan cezaevi başvurusu
İçeriği Görüntüle

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ABD devletine derhal nota vererek Trump’ın bu haddini bilmezliğini şiddetle kınamalıdır. Trump’ın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’a 'meşruiyet verdiği' biçimindeki küstahlığını dünya kamuoyuna açıklayan ABD’nin Ankara Büyükelçisi Barrack, bu terbiyesizliği ve saygısızlığı nedeniyle derhal persona non grata (istenmeyen adam) ilan edilmeli ve sınır dışı edilmelidir.

ABD’nin bir başka devlet adamı da Türkiye yöneticilerinin kendilerine 'yalvardığını' ileri sürerek, ABD emperyalizminin Tayyip Erdoğan yönetimine bakışını yine emperyalizme yakışan bir küstahlıkla ifade etmiştir. Bu hakaretler karşısında, artık Türkiye’nin F 35’leri, F 16’ları falan tartışması, utanç vericidir. Türk Devleti, binlerce yıllık tarihin içinden bugünlere bağımsız yaşama geleneğiyle, devlet haysiyetiyle gelmiştir. Başka devletlerin yöneticilerinin 'meşruiyet verme' gibi hakaretlerine katlanarak elde edilecek bir değer yoktur.

Cumhurbaşkanımızın trajik görüntülerle sonuçlanan bu Washington gezisinden öğreneceğimiz birinci ders şudur: Filistin’in kurtuluşunu, Gazze halkıyla dayanışmayı yanlış adreslerde aramaya artık son verilmelidir. ABD emperyalizmi, İsrail saldırganlığının, Gazze soykırımının azmettiricisidir, arkasındaki güçtür. ABD ile İsrail ve Yunanistan arasındaki ittifak stratejiktir. Bu ittifakın birinci hedefi, 'Kürdistan' adında ikinci İsrail devletini kurmaktır. ABD-İsrail-Yunanistan ittifakının diğer hedefi, Kıbrıs’tan Türkiye ordusunu atmak ve KKTC devletini yıkmaktır. ABD ile birlikte Filistin ve Gazze için çözüm arayanlar, İsrail siyonizmi ile el ele çözüm aramaktadırlar. Adres yanlıştır ve yanlış adreste ısrarın bedelleri ağırdır. Türk milleti yanlış adreslerin peşine düşmeyecektir. Vatan Partisi, çözümü doğru adreste hayata geçirecek bir 'milli hükümet' için çalışmalarını yoğunlaştırma kararındadır."