TBMM'de kurulan süreç komisyonunda yapılan oylama ile komisyondan bazı üyelerin 'İmralı'yı ziyaret etmesi kararı çıktı. AKP, MHP ve DEM'den birer üye teröristbaşı Abdullah Öcalan ile görüşecek.
CHP ise İmralı'ya gidecek bu heyete üye vermeme kararı aldı. Bunun üzerine DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "100 yıllık inkarcı ve imha siyaseti" ifadeleriyle tepki çeken açıklamalarda bulundu.
CUMHURİYET'İ HEDEF ALAN İFADELER!
Hatimoğulları şunları kaydetti:
Biliyorsunuz; dün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Kürt sorununun çözümü, barış süreci ile ilgili oluşmuş olan komisyonun, dün tarihi bir karara imza attığına tanıklık ettik. Nedir bu tarihi karar? İmralı ziyaretini gerçekleştirme kararı. Bu karar, gerçekten tarihi bir karar. Bizler bu kararı, komisyona üye olan bütün milletvekili ve siyasi partilerle birlikte bir konsensüsle, bir oy birliğiyle bu karara varmak isterdik ama öyle olmadı.
Oy çokluğuyla bu karar çıktı ve belirlenen komisyon, önümüzdeki günlerde Ada'ya giderek Abdullah Öcalan'la görüşme gerçekleştirecek ve Öcalan'ın yapmış olduğu barış ve demokratik toplum çağrısıyla ilgili görüşmeler yapacak. Bu ülkenin 100 yıllık sorunu olan Kürt sorununun çözümüne dair Öcalan'ı dinleyecekler.
Bizler, bu kararın elbette bütün Türkiye halklarına da barışın tesis edilmesine ve bunu bizim bütün 86 milyon yurttaşımıza armağan edebileceğimiz bir sonuca vesile olmasını diliyoruz. Ama üzüntümüz o ki bu ülkenin, Cumhuriyet'in kurucu partisinin Ada'ya gitmekten imtina etmesi ve bu sürece olan yaklaşımı bizler tarafından üzüntü ile karşılanmıştır
Yine üzülerek ifade ediyoruz ki 100 yıllık inkarcı ve imha siyasetinin yarattığı kodlar yeniden ve yeniden diriliyor.
"KİMSENİN KAÇMA LÜKSÜ VE HAKKI YOK"
Hatimoğulları, şöyle devam etti:
"Barış, siyasi partilerin dar manada çıkarlarından daha evladır ve buradan hareket edilmelidir. İster dolaylı ister doğrudan barış ve çözüm karşıtlığı yapanlar, asla bundan siyaset devşiremezler. Bundan barış çıkaramazlar.
Buradan demokratik bir Türkiye yönetimi çıkaramazlar. Dönem, barışa ve çözüme odaklanma dönemi; bölgesel, küresel ve Türkiye siyasetini doğru okuma dönemi. Dönem tarihin doğru sayfasında yer alma dönemi ve bununla ilgili bizler, ayak sürüyenler, ayak direyenler, çözüm sürecine kökten karşı gelenler, yekten karşı gelenler ya da dönemsel anlamda buna katkı vermekten imtina eden her kesime buradan bir kez daha sesleniyoruz.
Ne olursa olsun elimize geçmiş bu tarihi fırsatı, barışla, onurlu bir barış ve demokratik bir çözümle taçlandırmak zorundayız. Hiç kimsenin bundan kaçma lüksü ve hakkı yoktur. Ve bizler bir kez daha bu kararın kalıcı bir barışa vesile olmasını ümit ediyoruz. 100 yıllık inkar ve imha siyaseti ile derinleştirilen Kürt sorununun çözülmesi ile ilgili herkesi olanca gücüyle katkı vermeye bir kez daha davet ediyoruz"





