Güncel

DEM Parti'den İmralı oylaması öncesi dikkat çeken açıklama: İktidar karşıtlığı çözüm karşıtlığına dönüşmemeli

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğlulları, Meclis Komisyonu'nun İmralı'ya gidip gitmeyeceğine yönelik tartışmalara ilişkin bir yazı kaleme aldı. Muhalefete de çağrıda bulunan Hatimoğlulları, "Farkındayız! Bu iktidar, topluma ve muhalefete çok büyük haksızlıklar yaptı. Ama iktidar karşıtlığı çözüm karşıtlığına dönüşmemeli" dedi.

AKP Genel Başkan Vekili Efkan Ala ve AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, bugün saat 15.00’te yapılacak toplantıda komisyon üyeleriyle İmralı’ya olası ziyaret gündemini görüşecek. Sürecin, Cuma günü toplanacak süreç komisyonunda netleşmesi bekleniyor.

MHP lideri Devlet Bahçeli, grup toplantısında “Hiç kimse bu ziyarete yanaşmayacaksa alırım 3 arkadaşımı İmralı’ya gitmekten gocunmam” dedi. Erdoğan ise “Komisyon Türkiye’nin güvenli geleceği için en isabetli kararı verecektir” açıklamasında bulunmuştu.

Siyasetin gündeminde Terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan'la görüşülüp görüşülmeyeceği belirsizliğini korurken DEM Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, T24'te gündeme ilişkin bir yazı kaleme aldı.

MUHALEFETE ÇAĞRIDA BULUNDU

Hatimoğulları yazısında muhalefete de çağrıda bulundu. "Tarihin doğru tarafında durmak topluma karşı tarihi bir sorumluluktur! Sürecin dışında kalmayın!" diyen Hatimoğlu, "Türkiye'nin en önemli meselesinde hiçbir parti kenarda seyirci kalamaz/kalmamalı. Siyasetin varlık nedeni sorunları çözmekse, bu görevden kaçmak kendi varlık nedeninin inkârı anlamına gelir. Kuşkusuz Türkiye halkları tarihin doğru tarafında durmayanları not eder. Sürecin şeffaf olmadığını söyleyenlere açık çağrım var: Buyurun, dahil olun. Abdullah Öcalan'la yüz yüze görüşün, bütün kaygılarınızı, eleştirilerinizi, değerlendirmelerinizi paylaşın.

Sayın Bahçeli 'Gözüne baka baka konuşacağım' dedi. Cesur bir çıkış. Komisyonun bütün üyeleri Öcalan’ın gözünün içine baka baka konuşabilir. Emin olun muhatapla konuşmak şeffaflığın ta kendisi olacak. Unutulmamalı ki, Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne dair toplumun farklı kesimlerin ve farklı partilere oy veren seçmenlerin sahip olduğu “şeffaflık, alenilik” gibi eleştirileri ve kaygıları doğrudan muhatabıyla konuşmak tarihsel bir siyaset sorumluluğudur" dedi.

"BAZI TARİHSEL KAVŞAKLAR “KEŞKE”LERİ KABUL ETMEZ"

Sürecin şeffaf olmadığı ve kapalı kapılar ardından yürütüldüğüne yönelik eleştiriler hakkında da açıklamada bulunan Hatimoğlulları, "Bu hususta tarihi bir fırsat penceresi açılmaktadır. Sürekli olarak sürecin kapalı kapılar ardında yürüdüğünü söyleyenler için İmralı’da kapıları açma ve şeffaf şekilde her şeyi tartışma şansı vardır. Eleştiri ve itirazlar masada ele alınmalı. Bu fırsat değerlendirilmeli. Bu bize yol aldırır.

Barışa şans vermek siyasete alan açmaktır!
Kürt meselesinin çözümü ve demokratikleşme kapsamında İmralı’da yapılacak görüşme; güvenlikçi politikaları zayıflatacak, demokratik muhalefetin önünü açacak bir siyasi iklimin zeminini güçlendirecektir.

Siyaset geçmişten ders çıkarma ve geleceği bu itibarla inşa etme sanatıdır.

Sayın Özgür Özel yakın geçmişte dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda samimi bir özeleştiri yaptı. Bu özeleştiri anlamlıydı, önemliydi. O gün yapılan hata Türkiye’de Anayasa'nın askıya alınmasına dair tutumların doğuş anlarından biriydi.

Ama yüz yıllık bir meselenin çözümüne hiç olmadığımız kadar yaklaşmışken bu fırsatı heba etmenin veya gelecekte özeleştirisini yapmanın telafisi olmaz. Bazı tarihsel kavşaklar “keşke”leri kabul etmez" dedi.

"İKTİDAR MUHALEFETE HAKSIZLIKLAR YAPTI"

"Farkındayız! Bu iktidar, topluma ve muhalefete çok büyük haksızlıklar yaptı" diyen Hatimoğlulları yazısında şu ifadelere yer verdi:

"Bu haksızlıkları hâlâ binlerce arkadaşı cezaevinde bulunan ve iliklerine kadara yaşayan bir partiyiz.

Ama iktidar karşıtlığı çözüm karşıtlığına dönüşmemeli. İktidara muhalefet edeceğiz ama çözümü kararlılıkla savunacağız. İcra makamı olan iktidarla haksızlıklar karşısında mücadele edeceğiz ama çözüm yollarında da müzakere edeceğiz.

Hiç kimse için kısa vadeli çıkarlar ve günlük politik hesaplar barıştan daha önemli olamaz. Bu meseleyi güncel pazarlıklara dönüştürmek, uzun vadede hepimize kaybettirir. Açıktır ki, çözümsüzlüğün maliyetini gençler, analar, milyonlarca yoksul, emekçi başta olmak üzere milyonlar yüklendi. Ama faydasını, ayrıştırma ve düşmanlaştırma politikalarını hayata geçiren siyasetler gördü. İktidarlar varlıklarını bu ayrılıklar üzerinden sürdürdü.

Bu deneyim apaçık ortadayken şuna karar vereceğiz: Geçmişin çözümsüzlük dolu bekçileri mi, geleceğin yeni ve demokratik kurucu özneleri mi olacağız?

Tam buna karar vereceğimiz bir eşikteyiz.

Komisyon üyelerine: Tarihi bir görev üstleniyorsunuz
Bu süreçte, geçmiş deneyimlerden farklı olarak Meclis daha fazla rol üstlendi. Komisyonun varlığı, sürecin şeffaflığının ve meşruiyetinin en büyük teminatı. Ve komisyon varlığını ve inisiyatifini topluma daha çok gösterebilmeli.

Siz sadece bir ziyaret yapmayacaksınız; milyonların barış umuduna hayat vereceksiniz. Lütfen, hangi adım gerekiyorsa, hangi diyalog zemini lazımsa cesurca uygulayın.

Meclis'in varlık nedeni ülkedeki sorunların çözümüne katkı vermektir. Bu sadece bir partinin işi değil, tüm Meclis'in ortak sorumluluğudur. Sorumluluk almamak siyasetin doğasına aykırıdır.

Gün geçmişin ezberlerini tekrar eden bir siyasetsizlik değil, geleceğin demokratik kuruluşunu gerçekleştiren tarihsel rolü oynama günüdür.

Bugün atılacak bir adım, yarın bin acıyı önler!

Gecikme lüksümüz yok, durma lüksümüz yok. Bugün atılacak adım, yarın bin acıyı önler.

Cesaretle ihtiyat arasında, çatışmayla barış arasında, bir arada yaşam ile kutuplaşma arasında, ayrışma ile eşit ve demokratik bütünleşme arasında tercihi barıştan yana yapma zamanı.

Çözümsüzlükte geçen her gün, barışın maliyetini artırıyor.

Barışı bu topraklara armağan etmek için Öcalan'la görüşmeyi tabu olmaktan çıkarmak demokratik çözümün ve çağa uygun siyaset üretmenin temel zeminlerinden biridir. Tabularla, dogmalarla yeni bir yaşamı inşa etmek imkansızdır. Ama önyargıları, bagajdaki ezberleri geride bırakarak demokratik, adil, özgür ve eşitlikçi bir ülkeye kavuşabiliriz.

Bu görüşme, Türkiye'nin demokratik olgunluğunu dünyaya gösterme fırsatıdır. “Yurtta sulh cihanda sulh” felsefesinin dünyaya göstereceği bir referanstır.

Bu ülkenin sekülerine de muhafazakarına da milliyetçisine de solcusuna da hitap ediyorum: Barış, her şeyin üstünde bir değerdir. Kürt meselesinin çözümü, bütün toplum için kazançlı bir geleceği ve demokratik cumhuriyeti inşa etmenin anahtarıdır."