- Sabit Sağıroğlu (Erzincan) - Böylece hükümet kurma yöntemini benimsiyorum. Ancak, anayasanın değiştirilmesi önerisi ile bugünkü bunalım giderilemez. Biz şimdi bir bakanlar kurulu başkanı seçelim. Anayasının değiştirilmesini sonra düşünürüz.
- Hazım Tepeyran (Niğde) - Anayasayı biz yapabilir miyiz Sanırım yapamayız. Yetkimiz varsa bu partide olmaz. Partide görüşüldükten sonra açık oturumda kimse söz söyleyemiyor. Ulusun varlığı ile ilgili yasalara burada kesin biçim verilmesinden yana değilim. Bu gibi yasalar açıkoturumda ve serbestçe görüşülmeli. Her şeyden önce hükümet bunalımını çözelim.
- Yunus Nadi (Hazım Bey’i yanıtlayarak) - Her ülke ilk kez Anayasa yaparken bu iş için bir kurucu meclis kurmuştur. Bizde ise bu gibi işlerde ayrıca kurucu meclis kurulacağı açıkça belirtilmemiştir. Bizde her zaman bu gibi değişiklikler olmuştur. Bizden önceki Türkiye Büyük Millet Meclisi de bu yolda yürümüştür. Buna yetkimiz vardır. Duraksamayalım.
- Vehbi Bolak (Balıkesir) - Şimdiye değin görüşüldüğünü duyduğumuz Anayasadan bizim bir bilgimiz yoktur. Gerçekte gazetelerde gördük. Bu yeter mi Onun için, biz önce bunu, bir bütün olarak görüşmek üzere sonraya bırakıp bunalımı giderelim.
- Halil Türkmen - Anayasayı değiştirmeye ve yeniden yapmaya yetkimiz vardır. Ama, bu değişiklikler gerçekten yurdumuzun ve ulusumuzun mutluluğunu sağlar mı Bunu söylemek gerekir. Bunu, hukukçu, hukuk bilgini olan arkadaşlarımız gelsinler, açıklasınlar. Açıklama yapılmadıkça bunun, hemen çözümlenmesinden yana değilim.
- Hamdullah Suphi Tanrıöver (İstanbul) - Dört yıl önce, ayrı ayrı seçimlerin kötülüğünü söylemiştim. Bugün de yine o zamanki durum ortaya çıktı. Gazi Paşa’nın önerisine gelince, bu yeni değildir. Dört yıl önce yapılan bir yasaya daha açık bir biçim verilmektedir. Durum da bu olduğuna göre, buna karşı söz söylecekler gelsin, düşüncelerini söylesinler. Ama, uzun uzadıya beklemeye zamanımız yoktur.
- Ragıp (Kütahya) - Yasaların en iyisi olaylardan ve gereksemeden doğanıdır. Gerekseme ise ortadadır. Anayasa tamamlanmalıdır, açıklığa kavuşturulmalıdır. Önerinin hemen görüşülmesine geçelim.
- Adalet Bakanı Seyit Bey - Önerilen tasarı yeni bir şey değildir. Yürürlükteki Anayasanın açıklanıp saptanmasıdır. Yasaları gerekseme yapar, kuramlar yapmaz. Zaman ve olaylar her şeye etkendir. Gelişim kuralı değişmez, kesin bir kuraldır. Önerilen tasarıda bir yenilik yoktur. Anayasayı daha belirli ve açık bir duruma getirirsek, kuşkusuz ulusumuzun ve yurdumuzun yararına daha uygun iş görmüş oluruz.
- Abidin Bey (Manisa) - (Seyit Bey’in görüşüne yanıt olarak) Önce hükmet bunalımını giderelim.
- Eyüp Sabri Hayırlıoğlu (Konya) - Biz Gazi Paşa Hazretleri’ni yargıcı yaptık. “Bizim anayasayı değiştirmeye yetkimiz yok” demek, töreye aykırı bir Meclis olduğumuzu kabul etmek demektir. Meclisin Anayasayı değiştirme yetkisi apaçıktır. Hükümetimizin biçimi kesinlikle cumhuriyet olacaktır.
Bundan sonra İsmet İnönü söz alarak şu yolda bir konuşma yapmıştı: “Parti başkanının önerisini kabule kesin gerekseme vardır. Bütün dünya bizim, bir hükümet biçimi görüştüğümüzü biliyor. Bu görüşmelerimizi bir sonuca bağlamamak, güçsüzlüğü ve düzensizliği sürdürmekten başka bir şey değildir. Daha önce geçen bir olayı anlatayım. Avrupa siyasi adamları bu konuda beni uyardılar:
‘Devletinizin başkanı yoktur. Şimdiki başkanınız, Meclis başkanıdır. Demek ki siz, ayrı bir başkan bekliyorsunuz’ dediler. Avrupa düşüncesi işte budur. Oysa biz böyle düşünmüyoruz. Ulus, egemenliğine ve yazgısına kendi el koymuştur. Öyle ise, bunu yasa ile belirtmekten neye çekiniyoruz Cumhurbaşkanı olmadan başbakan seçme önerisi yasası olur. Bunda kuşkuya yer yoktur. Başbakanı yasal olarak seçebilmek için Gazi Paşa Hazretlerinin önerisinin yasalaşması gerekir. Genel güçsüzlüğün sürdürülmesi doğru değildir. Partinin, bütün ulusa karşı yüklendiği sorumluluğun gereklerine göre iş yapması zorunludur.”
İsmet Paşa’dan sonra, Abdurrahman Şeref Bey yaptığı konuşmada şunları söylemişti: “Hükümet biçimlerini birer birer saymak gereksizdir. Egemenlik sınırsız ve koşulsuz ulusundur, kime sorarsanız sorunuz, bu cumhuriyettir. Doğan çocuğun adıdır. Ama bu ad kimilerine hoş gelmezmiş, varsın gelmesin!”
Bundan sonra Yusuf Kemal, öneriyi kabul etmenin gerekli olduğunu belirten uzun bilgiler vermiş, sonra “Bunun hemen yasalaşması için gerekli işlemin yapılmasını öneririm” demişti.
Abddullah Azmi Efendinin, “Bu iş çok önemlidir. Bu konu yeterince görüşülmedi, daha görüşülsün!” diye bağırmasına karşın, görüşmenin yeterliği kabul olunmuştu. Ondan sonra önerinin tümü ve arkasından maddeleri birer birer okunarak görüşülüp kabul edilmişti.
Grup toplantısından sonra saat “18.00”de Büyük Millet Meclisi toplantısına geçilmişti. Anayasada değişikliği öngören önerge hemen Anayasa komisyonuna gönderilmiş ve orada benimsenerek “öncelik ve ivedilikle” görüşülmesi isteğiyle genel kurula sunulmuştu. Komisyon Başkanı Yunus Nadi’nin kısa bir açıklamasından sonra tartışma gereği duyulmaksızın maddelerin ayarlamasına geçilmişti. Bununla Anayasanın birinci maddesi sonuna “Türkiye devletinin hükümet şekli cumhuriyettir” hükmü ekleniyor, diğer birkaç maddesinde de değişiklikler yapılıyordu. Milletvekillerinin “Yaşasın Cumhuriyet!” sesleri ve alkışları arasında oylama yapılırken saatler “20.30”u gösteriyordu. Cumhuriyetin ilanı kararına birkaç üye çekimser kalarak katılmamış, katılan “158” üyenin tümü olumlu oy vermişti.
CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ
Anayasada değişiklik yoluyla rejimin adı belirlendikten sonra cumhurbaşkanı seçimine geçilmişti. Oturuma başkanlık eden İsmet Eker, “15” dakikada biten oylama sonucunu “20.45”te şöyle açıklamıştı. “Türkiye Cumhuriyeti Başkanlığı seçimi için yapılan oylamaya yüzelli sekiz kişi katılmış ve cumhurbaşkanlığına, yüzelli sekiz üye oybirliği ile Ankara Milletvekili Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerini seçmişlerdir.” Mustafa Kemal’in Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanlığına seçilmesi, Türk Kurtuluş Savaşındaki önderliğinin dışında “cumhuriyet”in ad babası olmasının da bir sonucu idi. Teşekkür için söz aldığında yeni bir döneme girildiğini ve geleceğe güvenini şöyle belirtmişti:
“Son yıllarda ulusumuzun eylemli olarak gösterdiği yetenek, kendi hakkında kötü sanıda bulunanların ne kadar incelemeden uzak, görünüşe önem veren insanlar olduğunu pek güzel kanıtladı. Ulusumuz kendisinde bulunan nitelikleri ve değeri, hükümetin yeni adıyla uygarlık dünyasma çok daha kolay gösterebilecektir. Türkiye Cumhuriyeti, dünyada işgal ettiği yere layık olduğunu eserleriyle kanıtlayacaktır... Türkiye Cumhuriyeti, mutlu, başarılı ve muzaffer olacaktır!”
Kurtuluş Savaşının yurdu işgalden kurtarmaya ve ulusal bağımsızlığı sağlamaya yönelik silahlı savaş dönemi bitmiş, imparatorluğun çöküşünden yeni bir devlet çıkarılmıştı.
“Türkiye Cumhuriyeti” adı vermekle de yeniliği belirtilen bu devletin gerçekten de mutlu, başarılı ve muzaffer olabilmesi için toplum ve ekonomi yaşamındaki savaşımları da kazanması ve devrimlerle oluşumunu tamamlanması gerekiyordu.
İsmet İnönü söz alarak şu yolda bir konuşma yapmıştı: “Parti başkanının önerisini kabule kesin gerekseme vardır. Bütün dünya bizim, bir hükümet biçimi görüştüğümüzü biliyor. Bu görüşmelerimizi bir sonuca bağlamamak, güçsüzlüğü ve düzensizliği sürdürmekten başka bir şey değildir. Daha önce geçen bir olayı anlatayım. Avrupa siyasi adamları bu konuda beni uyardılar:
‘Devletinizin başkanı yoktur. Şimdiki başkanınız, Meclis başkanıdır. Demek ki siz, ayrı bir başkan bekliyorsunuz’ dediler. Avrupa düşüncesi işte budur. Oysa biz böyle düşünmüyoruz. Ulus, egemenliğine ve yazgısına kendi el koymuştur. Öyle ise, bunu yasa ile belirtmekten niye çekiniyoruz Cumhurbaşkanı olmadan başbakan seçme önerisi yasası olur. Bunda kuşkuya yer yoktur. Başbakanı yasal olarak seçebilmek için Gazi Paşa Hazretlerinin önerisinin yasalaşması gerekir.”





