Evrensel'de yer alan habere göre, MESS üyesi olan Çolakoğlu'nda bu gibi sebeplerle 100'e yakın işçinin işten çıkarıldığı iddia ediliyor.
Fabrikada örgütlü olan Türk Metal ise bu iddialara karşı topu patrona attı. Türk Metal Sendikası Gebze Dilovası Şube Başkanı İsmail Çiçek, "Böyle bir durum yok. İşyeri yetkilileriyle görüşmeniz lazım" dedi.
AMELİYATLIYKEN İŞTEN ATILMIŞ
İşten atılan işçilerden biri olan Veysel Okka, Çolakoğlu'nda 3.5 yılda bel, boyun ve omzundan ciddi sağlık sorunları yaşadığını ve iki kez ameliyat olduğunu belirtti.
Ameliyat sonrası raporluyken işten çıkarıldığını öğrenen Okka, "Çolakoğlu Metalurji'de 3,5 yıldır çalışıyordum. İşe girerken tam teşekküllü sağlık raporumu teslim ettim, işyeri hekimi de çalışmamda bir sakınca görmedi. Ancak ağır sanayi koşulları nedeniyle zamanla ciddi sağlık sorunları yaşamaya başladım. Bel, boyun ve omuz bölgemde kalıcı hasarlar oluştu, iki kez ameliyat oldum. En son, evde raporlu olarak istirahat halindeyken, 6 Ekim 2025'te hiçbir bilgi verilmeden işten çıkarıldım. Hem sağlık sigortam iptal edildi hem de 46 koduyla işsiz kaldım. Oysa tüm tedavi belgelerim ve doktor raporlarım şirkete sunulmuştu. Sağlık sorunlarımı bahane ederek beni işten attılar" dedi.
“HAKSIZLIKLARA İTİRAZ ETTİĞİM İÇİN HEDEF HALİNE GELDİM”
Okka, uzun süredir sağlık raporu kullanan çalışanlara yönelik baskı ve ayrımcılık uygulandığını da belirterek, "İyi niyetimi suistimal ettiler, işime bağlı olmama rağmen haksız yere çıkarıldım. Şirketin yöneticileri tarafından yapılan haksız uygulamalara itiraz ettiğim için hedef haline geldim" diye konuştu.
“KOD 46 BİR TASFİYE ARACI HALİNE GELDİ”
Çolakoğlu'nda yaşanan işten atmalarla ilgili konuşan Avukat Kadir Önalan ise, müvekkili Veysel Okka'nın durumunun sadece bireysel bir haksızlık değil, sistematik bir uygulamanın parçası olduğuna değindi.
Bu gibi uygulamaların haksızlık yarattığını belirten Önalan, "Müvekkilim Veysel Okka, Çolakoğlu Metalurji'de yıllarca alın teriyle çalışmış bir emekçidir. İşe girerken tam teşekküllü hastaneden aldığı sağlık raporuyla göreve başlamış, işyeri hekimi tarafından da çalışmasına engel bir durum olmadığı tespit edilmiştir. Buna rağmen, ameliyat sonrası evde istirahatli ve raporluyken, iş sözleşmesi herhangi bir somut gerekçe gösterilmeksizin İş Kanunu'nun 25/2-e maddesi dayanak yapılarak, yani 46 koduyla sona erdirilmiştir. Bu kod, normal şartlarda hırsızlık veya işçinin güven ilişkisini zedeleyen ağır fiillerde uygulanması gereken bir düzenlemedir. Ancak son dönemde bazı işverenler tarafından sağlık sorunları yaşayan veya hak arayan çalışanları işten uzaklaştırmanın kolay bir yolu haline getirilmiştir. Bu tür uygulamalar işçinin meslek yaşamında haksız bir 'damga' etkisi yaratır ve yeni bir iş bulmasını da güçleştirir" diye konuştu.
“İŞ KANUNUNA AYKIRI”
"Müvekkilim hakkında hiçbir disiplin soruşturması, delil ya da somut eylem yoktur" diyen Önalan, son olarak şunları kaydetti:
"Şirket, hastalık nedeniyle raporlu olduğu süreci 'bilinçli devamsızlık' olarak nitelendirmiştir. Bu hem hukuka hem vicdana aykırıdır. Görünen o ki bu kod artık bir 'disiplin maddesi' değil, bir tasfiye aracı haline gelmiştir. Raporlu işçilerin, tedavi gören emekçilerin, hakkını arayan çalışanların bu şekilde cezalandırılması kabul edilemez. Bu kodun böylesine keyfî biçimde uygulanması, çalışma hayatının temel ilkeleriyle bağdaşmadığı gibi İş Kanunu'na da açıkça aykırıdır. Bu haksızlığa karşı, müvekkilin tüm yasal haklarının korunması amacıyla gerekli başvurular tarafımızca yapılmıştır. Bu sadece bireysel bir dava değil, benzer şekilde mağdur edilen işçilerin de sesi olma niteliği taşımaktadır. Hak arama sürecimiz kararlılıkla devam edecektir. Bugün işçiler yalnızca işlerini değil, itibarlarını da kaybediyor. 46 koduyla yapılan fesih, işçinin siciline adeta bir suç gibi işleniyor. Bu durumun yasal ve etik hiçbir dayanağı yok. Biz bu davada yalnızca bir kişinin değil, tüm emekçilerin hakkını ve onurunu savunuyoruz."