Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, şarkıcı Mabel Matiz’in "Perperişan" isimli şarkısına erişim engeli getirilmesi talebiyle mahkemeye başvurmuştu.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın talebinin ardından Matiz'in şarkısı, "kamu düzeni ve genel sağlığa aykırılık" gerekçesiyle erişime engellendi.
mabel-matiz.webp
"İNSANLARININ BOĞAZINA ÇÖKEN BİR BASKI DÜZENİ"
CHP Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, Parti Genel Merkezi'nde konuya ilişkin basın toplantısı düzenledi. Nazlıaka şu ifadeleri kullandı:
"Ne yazık ki Türkiye bir yasaklar rejimine dönüşmüştür. Son olarak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bir sanatçımızın, Mabel Matiz'in şarkısına erişim engeli istemiştir. ‘Seninle aynı fikirde olmasam da senin fikrini savunma hakkını sonuna kadar savunurum’ anlayışından; ‘Düşünüyorum, öyleyse yasaklayın’ anlayışına evrilmiş bir Türkiye ile karşı karşıyayız ne yazık ki.
Kadınların, sanatçıların, siyasetçilerin, düşünce insanlarının boğazına çöken bir baskı düzeniyle karşı karşıyayız. Bu baskılar, bu yasaklar, nefes almamızı istemeyen, eleştiriden korkan, sanattan ürken bir zihniyetin ürünüdür. Bir anda Diyanet, hutbeler yoluyla laikliği ve kadınların yasal kazanımlarını hedef almaktadır. Diğer yandan kendine ‘bilim insanı’ diyen bazı gerici figürler, bazı gerici insanlar yaşam tercihlerine müdahale etmektedir.
Bunlar iktidarın tüm toplumu aynı kalıba sokma sevdasıyla birleştiğinde ortaya çıkan şey çok net: Otoriter toplum mühendisliği projesi. Şu anda ülkemiz otoriter toplum mühendisliği projesiyle karşı karşıyadır.
"SANATLA, ŞARKI SÖZLERİYLE, KLİPLERLE UĞRAŞMAYI BIRAKSIN"
Türkiye yeniden ve hızla özgürlükler yok edilerek, baskılar arttırılarak şekillendiriliyor ve bu yeniden şekillendirme milli güvenlik veya kamu düzeni sorunu kisvesi altında gerçekleştiriliyor. Biz bunu asla ve asla kabul etmiyoruz. Dün Manifest’i milli güvenlik sorunu olarak gören anlayış, bugün de Mabel Matiz'in bir şarkısına yasak getirdi.
Manifest ne yapmış da milli güvenlik sorunu olmuş? Eline top mu almış, tüfek mi almış, darbe girişiminde mi bulmuş, darbe mi planlamış, bir suç örgütünün mensubu muymuş ya da bir suç çetesi mi kurmuş?
Bu ülkede asıl güvenlik sorunu, kadına yönelik şiddete karşı koruyucu, önleyici tedbirler almayanlardır. Defalarca başvuruda bulunmasına rağmen kadınların göz göre göre katledilmesini engellemeyenlerdir. Can simidimiz olan İstanbul Sözleşmesi'ni bir gecede feshedenlerdir.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı sanatla, şarkı sözleriyle, kliplerle uğraşmayı bıraksın. Kamu düzeni, genel sağlık ve ahlak gibi kavramları keyfi sansürler için bir araç olarak kullanmaktan vazgeçsin. Yurttaşların yaşam hakkını savunmayı öncelesin, bunu programını alsın.
"GERÇEK GÜVENLİK SORUNU BU YASAKÇI ZİHNİYETTİR"
Eğer Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı kamu düzeni ve halk sağlığı konusunda gerçekten hassas olsaydı ülkemizde en az iki kadın katledilmezdi. Çocuklarımız açlıkla sınanmazdı. Bebekler, Yeni Doğan Çetelerine teslim edilmezdi. Bakanlığa ait bakım evlerinde işkence ve kötü muamele gerçekleşmezdi. Engelliler ve yaşlılar evlere kapanmazdı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, şarkı sözleriyle uğraşmayı bir yana bıraksın; derhal kadınların, çocukların, yoksulların, engellilerin, yaşlıların kısacası; tüm dezavantajlı grupların, tüm kırılgan grupların yaşam kalitesini yükseltmek için ne yapabilirim’i sorgulasın, buna yönelik olarak politikalar üretsin ve derhal hayata geçirsin.
Laik, demokratik, eşit bir hukuk devletinde, sosyal hukuk devletinde yaşadığımızı unutmasın. Düşünce ve ifade özgürlüğünü, bireylerin yaşam hakkını savunsun. Türkiye için gerçek güvenlik sorunu bu yasakçı zihniyettir. Biz buna asla ve asla izin vermeyeceğiz."