Siyaset

CHP’li Murat Bakan’dan ‘Öcalan’ açıklaması: Negatif katkısı olacağını düşünürsek…

CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, kamuoyunda süren TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun İmralı'yı ziyaret edip etmeyeceği tartışmalarına ilişkin olarak AKP’nin hala net fikir belirtmediğini vurgulayarak, “Hep top çeviriyorlar. Hala hesap ediyorlar; bu bize ne getirir, ne götürür. Çünkü onlar samimi olarak çözüm peşinde değil, bunun siyasal sonuçlarından istifade edebilir miyiz, edemez miyiz; ona bakıyorlar. Bu anlamda Bahçeli daha ilkesel davranıyor. Erdoğan’ın aynı

TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun yarın gerçekleşmesi beklenen toplantısı ertelendi. Komisyon önümüzdeki hafta, çalışmaların değerlendirilmesi gündemiyle 17’nci kez toplanacak.

Komisyonda, üye partilerden oluşan bir heyetin İmralı’ya giderek terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmesinin de gündeme gelebileceği ileri sürülüyor. Soruları yanıtlayan komisyonun üyesi CHP İçişleri Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, CHP’nin tutumuna ilişkin olarak şunları kaydetti:

“Şu an bizde bir pozisyon değişikliği yok. Parti içinde bu konu komisyona gelmeden, komisyon resmi başvuru yapmadan MYK'mız bir tavır almayacak. Dolayısıyla biz, konunun komisyonun gündemine gelmesini bekliyoruz. O zaman resmi tavrımızı, müzakere ettikten sonra alacağız. Şahsen gidilmesini doğru bulmuyorum. Biz hep Meclis çatısı altını işaret ettik, ‘Burada çözümlenmeli’ dedik. Öcalan ile üç ayrı grup görüşüyor zaten. Güvenlik bürokrasisi görüşüyor, avukatları görüşüyor ve DEM heyeti görüşüyor. Dolayısıyla bütün mesajlarını da kamuoyuyla paylaşabiliyor. Ayrıca doğrudan komisyonun ziyaret etmesine gerek yok kanaatindeyim. Ancak MYK’da her arkadaşımız, Genel Başkanımız kendi düşüncesini ifade edecek. MYK’dan çıkacak karara göre pozisyonumuzu belirleyeceğiz.

"BÜTÜN SEÇENEKLER MASADA”

Bütün seçenekler bizim için masada. Biz her şeyi konuşup tartışırız siyaseten ondan sonra karar veririz. Komisyon gidebilir, biz gitmeyebiliriz. Bizden bir arkadaşımızın gidip gitmemesi konusu da tartışılabilir. Bu konu partinin MYK’sının değerlendirmesine, Genel Başkan’ın takdirine muhtaç bir konu. Bizim bireysel açıklamalarımız parti politikasını belirleyemez. Biz genelde bu konularda, konuları her açıdan değerlendiririz. Türkiye’nin ulusal çıkarları açısından değerlendiririz, güncel siyaset açısından değerlendiririz. Güncel siyaset derken bunun Türkiye siyasetinde yaratacağı etki bakımından sürece katkısının nasıl olacağını değerlendiririz. Bu toplumsal rıza üretir mi, üretmez mi? Toplumun sinir uçlarına dokunur mu ya da toplumsal bir mutabakata sebep olur mu? Bütün bunları değerlendikten sonra karar veririz. Komisyon üyeleri de kendi düşünceslerini söyleyecektir. Komisyonda da hepimiz çözüm iradesi konusunda ortaklaşmakla beraber, komisyon üyelerinin her konuda birebir aynı tutum içinde olması beklenemez. O yüzden kararı ortaklaştırdıktan sonra, yani hem komisyonda konuşup hem MYK’da Sayın Genel Başkanımızla değerlendirdikten sonra tutum belirleyeceğiz."

“GÖRÜŞMENİN SÜRECE NEGATİF BİR KATKISI OLACAĞINI DÜŞÜNÜRSEK KATILMAYIZ”

Bakan, “İmralı ziyaretinin kamuoyunda yaratacağı etki sizin için bir kaygı unsuru mu” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Biz bu işin samimi olarak çözülmesini istiyoruz. Abdullah Öcalan ile görüşmenin, toplumda reaksiyon yaratacağını ve sürece negatif katkısı olacağını düşünürsek buna katılmayız. MYK’nın iradesi ne yönde olursa hepimiz o kararın arkasında olmak zorundayız. Şu an farklı da düşünüyor olsak neticede bu partinin ortak aklıyla alınan bir karar olduğu için o kararın arkasında duracağız.

“ERDOĞAN OLAYA TAMAMEN TAKTİKLE BAKIYOR”

Tabii orada en önemli şey şu: Şu ana kadar AKP görüşünü belirtmedi. Hep top çeviriyorlar. İktidar, Erdoğan bununla ilgili, ‘İmralı’ya gidilsin’ demedi açıkça hala. Hala hesap ediyorlar; bu bize ne getirir, ne götürür. Çünkü onlar sanimi olarak çözüm peşinde değil, bunun siyasal sonuçlarından istifade edebilir miyiz, edemez miyiz; ona bakıyorlar. Bu anlamda Bahçeli daha ilkesel davranıyor. Erdoğan’ın aynı ilkesel tutum içinde olduğunu düşünmüyorum. Tamamen bir taktikle bakıyorlar olaya. O yüzden bugüne kadar tutumlarını açıklamadılar. Onların önce açıklaması lazım; İmralı’ya gidilsin mi, gidilmesin mi? Bahçeli’nin verdiği gibi bir mesaj vermesi gerekir.”

“KAPALI TOPLANTILARDA BİLMEDİĞİMİZ BİR ŞEY SÖYLENMEDİ”

Komisyonun yöntem tartışması yapacağı toplantısının da öncekiler gibi basına açık olması gerektiğini belirten Bakan, bundan önce basına kapalı olarak gerçekleşen toplantılar için ise şunları söyledi:

“Adalet ve Dışişleri Bakanı’nın katıldığı toplantıda, onların kamuyounun bilmemesi gereken bilgiler verebileceğini düşünerek basına kapalı olmasına hayır demedik. Ama öyle özel bir bilgi verildiğini düşünümüyorum. Bizim bilmediğimiz bir şey söylemedi ikisi de. Lüzum yokmuş aslında. Ama bunu toplantı olmadan bilemiyoruz.”

“İÇİŞLERİ VE MİLLİ SAVUNMA BAKANLARININ SUNUMU HAYAL KIRIKLIĞI YARATTI, KONUYA EN VAKIF KİŞİ KALIN”

Bakan, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın toplantıya katılmasına ilişkin soruya, "İbrahim Kalın’ın gelmesi önemli. Çünkü bugüne kadar kapalı toplantıda en somut bilgileri veren ve yürütme tarafından konuya en hakim kişi İbrahim Kalın. Hem Türkiye hem Suriye hem sürecin yürümesiyle ilgili en detaylı bilgiyi ondan aldık, en verimli toplantı da onunla gerçekleşti. Tabii toplantı kapalı, içerik açısından bir şey söylemiyoruz ama mesela İçişleri Bakanı’nın, Milli Savunma Bakanı’nın sunumu hayal kırıklığı yarattı. Kapalı toplantı olmasına onlar açısından gerek yokmuş yani. Dışişleri Bakanı bir nebze daha konuya hakim. Kalın’dan sonra konuya en vakıf olan Hakan Fidan görünüyor" yanıtını verdi.

“TÜRKİYE’DE ÇÖZÜMÜN DE GARANTİSİ GÜÇLÜ BİR DEMOKRASİDİR”

Bakan, “Komisyonun dinlemeleri bitti. Bütün partilerin şimdiye kadar yapılan çalışmalar için hazırladıkları raporları ve yasal düzenleme önerilerini komisyona sunması bekleniyordu. CHP’nin bir hazırlığı oldu mu” sorusunu şöyle yanıtladı:

"Bizim zaten komisyon çalışmalarına başlarken verdiğimiz 29 maddelik bir Demokratikleşme Paketimiz var. O metni tekrar gözden geçirip birtakım eklemeler yaparak sonuç kısmında birtakım taleplerimiz olacaktır. Netice itibarıyla biz bu işin sadece PKK’nın silah bırakması ve silah bırakanların Türkiye’ye dönüşü meselesi olmadığını düşünüyoruz. Bu Türkiye’deki Kürt sorununun bitmesi, Türkiye’ye aidiyet duymayan Kürtlerin aidiyetlerini sağlayacak adımların atılması, bu konuda toplumsal rızanın üretilmesi ve herkesin birlikte yaşayacağı güçlü bir demokrasi inşa etmek. Bu olmadan kalıcı bir çözüm olmayacağını düşünüyoruz. Şu an Anayasa’yı tanımayan, AYM kararlarını uygulamayan bir iktidarın bugün alınan kararlarla ilgili de yarın tutum değiştirmeyeceğini kimse bilemez. Yarın süreç siyasal olarak değişince, rüzgar tersinden esmeye başlayınca iktidar güvenlikçi politikalara dönebilir. Dolayısıyla Türkiye’de çözümün de garantisi güçlü bir demokrasidir. Hem CHP’ye yapılan yargı kuşatmasından bahsediyorum hem de bu ülkedeki herkes için; Türk’ü, Kürt’ü, kadını, genci, çocuğu...”

“DEMİRTAŞ’IN TAHLİYE EDİLMESİ GEREKTİĞİNİ BAŞINDAN BERİ SÖYLÜYORUZ”

Bakan, hakkındaki AİHM kararı kesinleşen ve tahliye başvurusu yapılan önceki HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın durumuna ilişkin olarak şunları kaydetti:

“Çoktan tahliye edilmesi lazımdı. Süreç yürütüyorsun, Demirtaş dokuz senedir cezaevinde. Böyle devlet yönetilmez. Bahçeli, daha önce yaptığı açıklamada Abdullah Öcalan ve DEM Parti’yi çözüm; Kandil’i ve Edirne’yi de bu işin karşısındaki yapı gibi tarif etmişti. Şimdi Demirtaş’ı da sürecin içine dahil etmiş oldu. Demirtaş ile Bahçeli arasındaki ilişkiler belli bir noktaya gelmiş, kanal oluşmuş olabilir. Ama netice itibarıyla bir hak ihlali var. Demirtaş’ın tahliye edilmesi gerektiğini başından beri söylüyoruz.”

“BİR İSTANBUL YARGISI VAR VE BU TÜRKİYE CUMHURİYETİ KANUNLARINA GÖRE HAREKET ETMİYOR”

Bakan, İstinaf Mahkemesi'nce CHP'nin İstanbul İl Başkanlığı’ndaki kayyumun göreve devam etmesine yönelik kararı üzerine, şunları kaydetti:

"Üçüncü kere seçilmiş bir il başkanının olduğu yerde, ‘Kayyum görevine devam etsin’ demek akılla, mantıkla, hukukla açıklanabilecek bir şey değil. Bu bir hukuki karar olamaz. Hiçbir hukuk sistemi bu konuyla ilgili en yüksek kurul olan YSK’nın kabul ettiği bir seçimle yeniden seçilmiş birinin yerine iki önceki kongredeki iddialar üzerine atanan kayyumu devam ettiremez. Kayyumun gerekçesi ortadan kalkmış durumda. Aynı Ankara’daki mutlak butlan davası gibi konusuz kaldı dava. Ama konusuz kalan davayı hukuka aykırı olarak sürdürüyorlar. Bir İstanbul yargısı var ve bu Tükiye Cumhuriyeti kanunlarına göre hareket etmiyor.”

“KİMSE ÖZGÜR ÖZEL’İN KARŞISINA ÇIKAMAZ”

CHP’nin bir sonraki Kurultayı’nda Özgür Özel’in karşısına rakip beklemediğini belirten Bakan, “Kimse Özgür Özel’in karşısına çıkamaz. Özgür Özel’in karşısına çıkacak delegasyon desteğini bulabilecek bir aktör yok. Parti, Genel Başkan’ın etrafında kenetlenmiş durumda” dedi.