CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Türkiye'nin tarım, gıda ve içecek sektörüne ilişkin açıklanan dış ticaret verilerinin, tarımda ihracat ile ithalat arasındaki dengenin giderek ithalat lehine bozulduğunu ortaya koyduğunu belirterek, bu durumun yerli üretici üzerinde olumsuz sonuçlar doğuracağını ifade etti. Gürer, konuya ilişkin şu açıklamalarda bulundu:
"İTHAL ÜRÜN GETİRİLİYOR"
"2025 yılı tarım, gıda ve içecek sektörüne ilişkin dış ticaret verilerine baktığımızda, ihracatla düşme, ithalatta artma görülüyor. Bu durumda raflardaki ürünlerde ithal ürün piyasa dengeleri anlayışı da gerçekleşmiyor çünkü rafta fiyat düşmüyor. Aracılar kazanıyor, vatandaş yerli üründen daha pahalıya ithal ürünü almak durumunda kalıyor. Bir kısım bu anlamda avantaj sağlayarak ithal ürün getiriyor. Ama Türkiye'de üretimde farklı ürünlerde düştüğü görülüyor. İthal ürün fiyatlarının raflara piyasa dengelemek işlevi görmekten uzak kalması da vatandaşın farklı gıda ürünlerine erişiminin önünde engel oluşturuyor.
Tarım ürünlerine yönelik mevcut politikaların üretimi desteklemek yerine ithalatı teşvik eden bir anlayışa evrildiği de ortaya çıkan verilerde görülüyor. 2024 yılında tarım, gıda ve içeçek sektöründe 27 milyar 69 milyon dolarlık ihracat yapmışız. 18 milyar 24 milyon dolarlık da ithalat gerçekleştirmişiz. Bu rakamlar sektörün yıl genelinde dış ticaret fazlası verdiğini göstermişti. Ancak 2025 yılına geldiğimizde tablo hızla değişti. 2025 yılının ilk 10 ayında ihracat 22 milyar 200 milyon dolar seviyesinde gerçekleşirken, ithalat 18 milyar 48 milyon dolara yükseldi. 2024 yılının ilk 10 ayında ithalat 15 milyar 19 milyon dolardı. Böylece ithalat bir yıl içinde yüzde 21 oranında arttı. 2024 yılının ilk 10 ayında 7 milyar 24 milyon dolar olan dış ticaret fazlası, 2025 yılının ilk 10 ayında 3 milyar 72 milyon dolara geriledi. Bu gerileme ihracat ithalat dengesinin yüzde 48,6 oranında bozulduğunu gösteriyor.
"İHRACAT ANLAMINDA KAYIPLARIMIZ ORTAYA ÇIKIYOR"
2025 yılının ilk 10 ayında sektörel bazda baktığımızda tarım ürünlerinin ihracat gelirlerinde önemli kayıplar ortaya çıktı. Bakliyatta 150 milyon dolarlık bir gelir düşüşü görülüyor. Meyve suyunda 106 milyon dolarlık düşüş görülüyor. Yaş sebze ve meyvede 105 milyon dolarlık düşüş meydana gelmiş. Yumurta sektöründe 85 milyon dolar, kuru meyve ve sebze de 71 milyon dolar, şeker ve tatlandırıcı da 62 milyon dolar, salça ve konserve de 43 milyon dolar, nişasta da 30 milyon dolar, tohumda ise 24 milyon dolar yurt dışından ihracat anlamında kayıplarımızın ortaya çıktığı görülüyor.
Sektörel bazda ihracat verilerine göre şekerli mamüller sektörü 2 milyar 927 milyon dolarla ilk sırada yer alıyor. Bunu yaş sebze ve meyve 2 milyar 689 milyon dolar, sert kabuklu meyveler 1 milyar 859 milyon dolar, bitkisel yağ sektörü 1 milyar 706 milyon dolar, balıkçılık ve su ürünleri 1 milyar 691 milyon dolar yurt dışından döviz getirirken bunlar da önemli ölçüde düşmeler meydana geldiği ortaya çıkıyor. Tarımın birçok temel konuda önceki yıllara göre ortaya çıkan düşüş, tarımsal gelirlerin yurt dışından sağlanan faydanın da geriye düştüğünün göstergesi.
İthalatta ise 2025 yılının ilk 10 ayında artış var. Şekerli mamüller sektörü 905 milyon dolar artarak bir önceki yılın ilk 10 aylık dönemine göre yüzde 80 artış göstermiş. Bitkisel yağ sektöründe 737 milyon dolar artarak yüzde 40 oranında yükselmiş. Çay, kahve, baharat sektöründe 376 milyon dolar artarak yüzde 66'lık bir artış göstermiş. Canlı hayvan sektörü ilk 10 ay dönemde 343 milyon dolar artarak geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 56'lık bir artış göstermiş. Hayvan yemi sektörü 443 milyon dolar artarak yüzde 10'luk bir artış da burada gerçekleşmiş. Yaş meyve sebze sektöründe 276 milyon dolar artarak yüzde 128 oranında bir artışa tekabül ediyor. Sert kabuklu meyveler sektörü 198 milyon dolar arttı. Görülüyor ki, yüzde52'lik bir artış da bu bağlamda gerçekleşmiş. Makarna sektörü de ilginçtir, 32 milyon dolar artarak yüzde 150'lik bir artışla ithalat gerçekleşmiş. Kuru meyve ve sebze sektöründeyse 18 milyon dolar artarak yüzde 46'lık bir artış ortaya çıkmış. Sektör olarak bakıldığında hayvan yemi ithalatı 4 milyar 680 milyon dolara açık ara ilk sırada yer alıyor. Bitkisel yağ, 2 milyar 571 milyon dolar ve şekerli mamüllerde 2 milyar 23 milyon dolar ithalata yüksek seviyede döviz ödediğimiz alanlar oluyor. Canlı hayvan ve kahve, çay, baharat ithalatı ise yaklaşık 1 milyar dolar düzeyine ulaştığı görülüyor.
"KENDİ KENDİMİZE YETERLİ BİR ÜLKE OLSAK..."
Hayvan yemini ithal ediyoruz, hayvan ithal ediyoruz, bitkisel yağ ithal ediyoruz. Dışarıdan bunları getireceğimizde kendi kendimize yeterli bir ülke olsak, dövizi yurt dışına göndermeyeceğiz. Ülkemizin besicisinin, çiftçisinin de bu bağlamda kazanç sağlamasının yolunu açacağız. Ülke bazında ihracat yaptığımız ülkelerde Irak ilk sırada yer alıyor. Irak'a 2 milyar 620 milyon dolarlık 2025 yılında ihracat yapmışız. Irak'a Almanya 1 milyar 662 milyon dolar, Amerika Birleşik Devletleri 1 milyar 505 milyon dolar, Rusya Federasyonu 1 milyar 358 milyon dolar ve İtalya 1 milyar 9 milyon dolarla ihracatta ürün gönderdiğimiz ülkeler. Ama ithalatta ülke bazında Rusya Federasyonu'ndan 2 milyar 466 milyon dolarlık ithalat yapmışız. İlk sırada yer alıyor. Brezilya'ya 1 milyar 835 milyon dolar göndermişiz. Ukrayna'ya 1 milyar 598 milyon dolar ithalat ürünler için ödemişiz. Amerika Birleşik Devletleri'ne ödediğimiz ithalat için tutar 1 milyar 211 milyon dolar. Menazya'ya da 845 milyon dolar ödemişiz. İhracat ve ithalatta hem gıda ürünü gönderdiğimiz hem gıda ürünü aldığımız ülkelerde benzer bir durum var ama Türkiye'nin aleyhine de bir durum var.
"ÖZELLİKLE SU POLİTİKALARINI YENİ BAŞTAN ELE ALMAYA İHTİYAÇ VAR"
Yanlış tarım politikaları, tarıma olumsuzluğu yansıması 2025 yılında değişti. Küresel iklim değişiklikleriyle ortaya çıkan tabloda Türkiye'de 2 yıl içinde tahılda ve bitkisel üretimde 10 milyon ton, meyvedeyse 8 milyon ton resmi verilere göre kaybımız oluştu. Meyvede kayıt dışı da dikkate alındığında 10 milyon tonda da meyvede kaybımız olduğu görüldü. Bunu yalnızca küresel iklim değişikliği, ani meydana gelen hava olaylarına bağlamamak lazım. Yönetimsel sorunlar da var. Bunun için ileriye dönük, özellikle su politikalarını yeni baştan ele almaya da ihtiyaç var.
"BU SÜRECİN DOĞRU YÖNETİLMEMESİ, TÜRKİYE'DE İLERİKİ SÜREÇTE GIDA ARZINDA PROBLEMLERE YOL AÇABİLİR"
Arz-talep dengesindeki süreci doğru yönetmek gerekiyor. Kamucu, planlı, ülke gerçekleriyle örtüşen, üretim esas alan ve çiftçiyi doğru politikalarla destekleyen bir anlayışın sürdürülmesi gerekiyor. Bu anlamda çiftçi destekleri zamanında çiftçiye verilmeli. Tarım Kanunu'na göre 2026 yılında 722 milyar lira çiftçi desteği verilmesi gerekirken, 768 milyar lira veriliyor. Bakanlığın bütçesi çiftçiye verilecek desteği karşılamıyor, yetmiyor. Bu sürecin doğru yönetilmemesi, Türkiye'de ileriki süreçte gıda arzında problemlere yol açabilir. Onun için planlı, kamucu, kooperatiflerinin de içinde yer alacağı aracılığın daraltacağı, girdi maliyetlerinin düşürüleceği çiftçinin refahını sağlayacak, besicinin refahını sağlayacak, onları üretim ve hayvancılık yapar noktada tutacak politikaların şiddetle ve hızla uygulamaya konmasında fayda var. Kağıt üzerinde kalan, lafta kalan, söylendiği yerde kalanlarla sorunlar çözülemez. Çiftçi 2025 yılını sorunlu geçirdi. Önemli ölçüde geliri daraldı. Kimi ürünler tarlada kaldı. Onun için politikaları yeni baştan ele almak lazım. İthalat ihracat dengesinde ithalatın lehine ortaya çıkan durumu da iyi yorumlamak, okumak, değerlendirmek ve ülkemizi kendi kendine yeten ülke pozisyonuna taşımak zorundayız."




