CHP Menderes İlçe Başkanlığı tarafından İzmir’in Menderes ilçesine bağlı Gümüldür Mahallesi’nde, mandalina üreticilerine destek için buluşma düzenledi. Gümüldür Pazaryeri’nde gerçekleştirilen etkinliğe CHP Parti Meclisi (PM) Üyesi ve İzmir Milletvekili Ednan Arslan, CHP PM Üyesi Erhan Adem, CHP İzmir İl Başkanı Çağatay Güç, ilçe belediye başkanları, CHP il ve ilçe yöneticileri, muhtarlar, üreticiler ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Buluşmada konuşan CHP PM Üyesi ve İzmir Milletvekili Ednan Arslan, şunları söyledi:
"Buralar cennet gibi yerler. Ben Narlıdereliyim. Narlıdere, mandalinanın önemli üretim merkezlerinden biriydi. Maalesef imar baskısıyla o güzel mandalina bahçeleri yok oldu gitti. İmar baskısıyla, rantla bu mandalina bahçeleri yok olmamalı. O yüzden üreticiye sahip çıkmalıyız biz. Çiftçimize sahip çıkmalıyız biz. Tarım Kanunu’nun 21. maddesi ne diyor? Gayrisafi yurt içi hasılanın en az yüzde birini çiftçiye destek olarak vereceksiniz, diyor. Peki bu iktidar 2014’ten beri vermesi gereken iki buçuk trilyon liranın ne kadarını ödedi? Sadece 620 milyar lira ödedi. Bugün devletimiz çiftçimize borçludur. Siz önce iktidardakiler, çiftçiye olan borcunuzu ödeyin, faizciye olanı değil. Bugünlerde Meclis’te bir bütçe görüşüyoruz, değil mi? O bütçenin 2,7 trilyon lirası faiz. Faiz lobilerine çalışan bir iktidar var. Çiftçisini unutmuş, çiftçisinin alın terini görmezden gelen, onu kaderine terk etmiş bir iktidar var. O yüzden bizim de yapmamız gereken bir şey var: İlk sandıkta oylarımızla bu iktidarı göndermemiz gerekiyor. Birileri saraylarında manda yoğurduna hurma doğrarken, millet ekmeğinin derdinde. Biz ekmeğimizin derdindeyiz. Çiftçi ekmeğinin derdinde. Gümüldürlü mandalina üreticisi ekmeğinin derdinde. Biraz önce alanda dolaşırken bir teyze geldi yanıma. 80'li yaşlarda zannedersem. 'Çapa yapmaktan dizlerimde protez var, ne olacak benim bu hâlim' diyor. Seksen yaşında insan hâlâ üretmek için çabalıyor ama bu iktidar o üretmesin diye uğraşıyor" dedi.
"ALIN TERİNİN YANINDA OLALIM"
Çiftçilerin desteklenmesi gerektiğini belirterek sözlerini sürdüren Arslan, şunları kaydetti:
"Şu an çiftçinin ortalama yaşı 58. Bu kuşak gittikten sonra kim üretecek? Köylü nüfusu yüzde altılara kadar düştü. Her şey durabilir ama günde iki öğün yeme içme durmaz. Çiftçi üretmezse şehirlerde nasıl karnımız doyacak? O yüzden Atatürk’ün dediği gibi: 'Köylü milletin efendisidir.' Biz de köylüyü baş tacı etmek zorundayız. Üreteni baş tacı etmek zorundayız. Hak ettiği destekleri vermek zorundayız. Bütçe faiz bütçesi. Bütçe, 44 tane kârlı yandaş şirketin bütçesi. Kur korumalı mevduat diye bir şey ürettiniz. Memleketin 128 milyar dolarını arka kapılardan sattınız. Sonra kur korumalı mevduatla parası olmayandan alıp, doları olana faiz verdiniz. Bu Allah’tan reva değildir. Bu bir kader de değildir. Siyasette bütçenin nasıl yönetileceği bir tercih meselesidir. Onların tercihi faiz lobileridir, yandaş şirketlerdir. Bizim tercihimiz ise işçidir, köylüdür, üretendir, alın teriyle geçinen milyonlardır. İş garantili köprüler yapmaya gelince bu iktidar çok cömert. Şehir hastanelerini yandaşlara yaptırmaya gelince bunlar çok cömert. Uçağın inmediği Kütahya’daki Zafer Havalimanı’na garantiyle para ödemek bu iktidarın işidir. Bunları çok iyi yapıyor. Ama şunu çok iyi bilmeliyiz: Bizim bir gücümüz var. Ezilenlerin, işçinin, köylünün, mağdur olanın; mülakatla elenenin, hakkı yenilenin; temel hak ve özgürlükleri tehdit altında olanların; itiraz ettiği için attığı tweet nedeniyle içeride olanların tek bir gücü var. O da demokrasilerde sandıktır. İlk sandıkta bu iktidarı göndermek hepimizin boynunun borcu olsun. Artık yeter. Biz herkesin onurlu bir şekilde yaşadığı, karnının doyduğu, eşit olduğu; attığı tweetten, ifade özgürlüğünden dolayı mahkûm edilmediği özgür günlerde buluşmak zorundayız. Bunun da yolu ilk sandıkta bu iktidarı göndermektir. Bu emekçinin sesini duyun ve o emekçinin yanında saf tutalım. Zenginin, faizcilerin değil, alın terinin yanında olalım."

"ÜRETENİ CEZALANDIRAN BİR POLİTİKASIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ"
CHP İzmir İl Başkanı Çağatay Güç ise "Mandalina dalda çürürken iktidar saraydan seyrediyor. Menderes’te sadece dalında çürüyen mandalinalar yok. Menderes’te üreticisine sırtını dönmüş, çiftçisini yalnız bırakmış bir iktidar anlayışının sonucu var. Zeytininden buğdayına, incirinden fındığına, çayından pamuğuna, ayçiçeğinden arpasına kadar üreteni cezalandıran bir tarım politikasıyla karşı karşıyayız. Burada Cumhuriyet’in kurucu değerleriyle taban tabana zıt bir tarım anlayışı var. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ne demişti? 'Köylü milletin efendisidir.' 'Millî ekonominin temeli ziraattir.' Peki bugün ne görüyoruz? Köylü efendi değil, borçlu. Ziraat ekonominin temeli değil; ihmal edilen, ötelenen bir yük gibi görülüyor. Bu tablo bir kader değildir. Bu tablo, bilinçli tercihlerle uygulanmış yanlış politikaların sonucudur. Bu iktidar tarımı yönetemiyor. Bugün çiftçi ne görüyor? Mazot desteği değil, zam görüyor. Gübreye erişim değil, borç görüyor. Alım garantisi değil, belirsizlik görüyor. Üretici üretiyor ama kazanan o olmuyor. Çünkü bu iktidar üretimi planlamıyor, çiftçiyi koruyamıyor. İthalatla günü kurtarmaya çalışıyor, yerli üreticinin geleceğini tüketiyor. Mandalina dalda çürüyorsa bu üreticinin suçu değildir. 'Ben yaptım oldu, sonuçlarına katlanacaksınız' diyen, Ankara’da masa başında yapılan yanlış hesapların bedelini çiftçiye ödeten anlayışın sonucudur. Tarım bir sektör değil, stratejik bir mesele olduğunu anlamalılar" dedi.
"DALDA ÇÜRÜYEN MANDALİNA AKP POLİTİKALARININ BİR SONUCU"
Güç, iktidarın çiftçiyi yalnız bıraktığını belirterek şöyle devam etti:
"Tarım sadece ekonomi değildir. Tarım bağımsızlıktır. Tarım gıda güvenliğidir. Tarım millî egemenliktir. Bugün dünyada gıda krizi derinleşirken kendi çiftçisini, kendi tarımı yapanını, hayvancısını bu kadar yalnız bırakan, bu kadar çaresizliğe iten ve üstüne bir de suçlayan başka bir yönetim anlayışı görülmemiştir. Atatürk’ün ziraat vurgusu bir slogan değildir; stratejik bir devlet aklıdır. Ama bugün o akıl terk edilmiştir. Üretenden koparılan bir ülke, kendi sofrasını başkasına emanet eden bir ülke hâline getirilmiştir. Biz buna razı değiliz. Biz Cumhuriyet’in tarım anlayışını savunuyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz üreticiyi piyasanın insafına bırakmayacağız. Alım garantisini yeniden tesis edeceğiz. Kooperatifleri tekrar güçlendireceğiz. Üretimi teknolojiyle planlayacak, emeğin değerini koruyacağız. Tarımı stratejik bir yaklaşımla ele alacağız. İklim krizine karşı yapay zekâ destekli planlamalar yapacağız. Üreteni baş tacı edeceğiz. Çünkü mandalina bu toprağın alın teridir. Bugün dalda çürüyen mandalina; tarımdan eğitime, sağlıktan hukuka kadar uygulanan AKP politikalarının bir sonucudur.
"ÜRETİCİ YALNIZ DEĞİLDİR"
Hükümet bu yanlış ortadayken bir de milleti suçlamaya kalkıyor. 'Devlet üreticinin her ürettiğini almak zorunda değil' diyorlar. 'Ürünü doğru seç' diyorlar. Ama merak etmeyin. Nasıl ki dalda çürüyen mandalina AKP politikalarının sonucunu gösteriyorsa, yol boyunca gördüğünüz bereketli topraklar, filizlenen çiçekler bu milletin gücünü gösteriyor. Biz çok çalışmayı bilen bir milletiz. Biz kazanmaya alışkın bir milletiz. Biz bir araya geldiğimizde yedi düvele karşı durmuş, külünden doğmayı başarmış bir milletiz. 'Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben umudumu hiç kaybetmedim' diyen bir başkomutanın evlatlarıyız. Biz başaracağız. Birlikte başaracağız. Hangi siyasi görüşten olursak olalım, omuz omuza, yan yana bu ülkeyi yeniden ayağa kaldıracağız. Üretici yalnız değildir. Bu topraklar sahipsiz değildir. Cumhuriyet’in tarım vizyonunu yeniden ayağa kaldıracağız. Mandalina üreticimiz için, çiftçimiz için, Atatürk’ün emanet ettiği bu ülkenin ekonomik bağımsızlığı için buradayız. Biz ithalat düzeninin değil, üretim cumhuriyetinin yanındayız. Biz komisyoncuların değil, alın terinin yanındayız. Tarıma rant kapısı olarak bakanların değil, vatan toprağı olarak görenlerin yanındayız. Bu toprağı tanımayanlar ülkeyi yönetiyor olabilir. Ama bu topraklar bizi ayakta tuttu. Cumhuriyet bu emekle kuruldu. Biz buradayız. Toprağımızı yeniden bereketlendirmek, üretimi yeniden ayağa kaldırmak, bu ülkenin geleceğini yeniden yazmak için buradayız. Çünkü bu vatan, üreten Türk çiftçisinin ve emekçisinin omuzlarında yükselecektir."

"ÇİFTÇİ BORÇ BATAĞINDA"
CHP PM Üyesi Erhan Adem, çiftçilerin ürettiklerinin karşılığını alamadığını belirterek, şöyle konuştu:
"Türkiye’nin her yerindeki çiftçi, borç batağında, ürettiği üründen para kazanamamakta. Bunu en derinden hepimiz yaşıyoruz. Ama mevcut iktidar ne yapıyor? Mevcut iktidar maalesef ne çiftçiyi görüyor, ne üreticiyi görüyor ne de ürettiği ürünü pazarda satmaya çalışan o gariban, yoksul çiftçileri, çocuklarımızı, gençlerimizi görüyor. Bugün eğer bir ürünün fiyatı ülkede biraz yükselse, hemen ithalat lobileriyle iş birliği içersinde ülkemize ithal ürünler getirerek sanki gıda enflasyonunu böyle engelleyeceklermiş gibi… Halbuki bununla hiçbir ilgisi yok. Üreticisini mağdur eden, çiftçisini mağdur eden, çiftçiyi tarladan kaçıran, çiftçinin yaş ortalaması 58 olduğu, gençlerimizin üretimden, toprağından, köyünden, kasabasından, ilçesinden kaçarak uzaklaştığı bir noktaya geliyorsa bu yönetim artık bu işi bilmiyordur. Ekonomi çökmüşse, sanayi çökmüşse, millî eğitim çökmüşse, her taraftan farklı farklı kokular geliyorsa; tarımı yönetemiyorsa, hayvancılığı bu ülkede çökertmişse artık bu iktidarın sonu gelmiş demektir. Biz mücadelemize devam edeceğiz. Yılmadan, yorulmadan, hep birlikte, birlik olarak, kardeşçe yürümeye ve koşmaya devam edeceğiz. Genel Başkanımızın liderliğinde iktidar olmaya koştuğumuzu da bilmenizi istiyorum. Çok az zamanları kaldı, emin olun çok az. Zorla orada kaldıklarını biliyorum. Çünkü kendi içlerinde birbirlerine kumpas kurmakla, ayak oyunları yapma derdindiler. AKP, iktidarın ayaklarının altından kaydığını görüyor. 31 Mart yerel seçimlerinde, uzun yıllar aradan sonra Türkiye’nin birinci partisi olduk. Her ay yapılan anketlerde de birinci parti olmaya devam ediyoruz. Oylarımız giderek yükseliyor. Bunu gören iktidar, olmadık iftiralarla, yalanlarla sanki milletten yeniden oy alıp iktidara gelecekmiş gibi işlemler. Eğer yürekleri varsa, cesaretleri varsa, yiğitseler; bizim gibi çıkıp sandığı koyarlar milletin önüne. Millet de o zaman cevabını verir. El mi yaman, bey mi yaman, yolcu gidici mi görür o zaman. Biz bunun için çalışacağız."
Çiftçiliğin AK Parti iktidarı döneminde çökertildiğini ifade eden Adem, "2001 yılında çiftçinin alım gücü daha yüksekken, traktörünü borçsuz bir şekilde rahatça değiştirebilirken; bugün çiftçi Ziraat Bankası’na, Tarım Kredi Kooperatiflerine borç üstüne borç yapmış durumda. Sadece faizini ödeyebiliyorsa, ana para durduğu hâlde çiftçiliği sürdürmeye çalışıyor. Yandaşlar çıkıp diyor ki: 'Çiftçinin traktörü 2024 model, 2025 model, çift çeker, 160 beygir, 150 beygir.' Kardeşim, çiftçilikten anlamadığın buradan belli. O insan o traktörü neden değiştiriyor biliyor musunuz? İhtiyacı olduğu için değil. Bankaya olan borçlarını, esnafa olan borçlarını ödeyemediği için. 700 bin liralık traktörünü satıyor, 200 bin lirasını peşinat yapıyor, geri kalanını beş yıllık krediyle alıyor. 400-500 bin lirayla iş yapmaya çalışıyor. Yapabilir mi? Yapamaz. Çiftçi çökmüş, bugün batakta; ne borcunu ödeyebiliyor ne de yeni kredi çekebiliyor" diye konuştu.

"GİDECEKSİNİZ, BİZ GELECEĞİZ"
Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Et ve Süt Kurumu'nun Genel Müdürü Mücahit Taylan’ın Macaristan’da et ve süt işi yapan, büyükbaş hayvancılıkla uğraşan bir şirkete ortak olduğunu belirten Adem, şunları kaydetti:
"Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü Mücahit Taylan’ın, Macaristan’da et ve süt işi yapan, büyükbaş hayvancılıkla uğraşan bir şirkete ortak olduğunu ispatladık. Mücahit Taylan şunu söyledi: 'Ben şirkete ortağım ama ithalat yapmıyorum.' Yani daha öncesinden yaptım ama şimdi kurum müdürü olunca doğrudan yapmadın; dolaylı yaptın. AKP Gençlik Kolları MYK üyesinin şirketinden yaptın. İhalesiz 500 bin ton et aldın. Bunu nasıl açıklayacaksınız? Sonra çıkıp küstah küstah konuşmaya devam ediyor. Seni oradan indireceğiz. Senin ağbabalarını da indireceğiz. Çünkü artık bu ülkeyi yönetemiyorsunuz. Yandaşlarınıza peşkeş çekmekten bırakın bu ülkeyi. Bu ülkenin yakasından düşün. Çiftçinin yakasından düşün. Vatandaşın yakasından düşün. Siz düşmezseniz, biz sizi düşüreceğiz. Gideceksiniz, biz geleceğiz. Halk gelecek, halk kazanacak."
"ÜRETİCİ TOPRAĞINI TERK ETMENİN EŞİĞİNDE"
CHP Menderes İlçe Başkanı Mehmet Emin Işık da "Ben bu toprakların çocuğuyum. Çiftçi bir ailenin evladıyım. Bu bahçelerde çalıştım, bu bahçelerde büyüdüm. Bu topraklardan kazanılan parayla okudum. Üniversiteye gittim, avukat oldum. Bugün kaç çiftçinin çocuğu okuyabiliyor mu? Kaç çiftçi çocuğunu geleceğine umutla bakarak yetiştirebiliyor? Bugün sadece mandalina heba olmuyor. Bugün bu topraklarda yaşayan çocukların hayalleri, geleceği heba oluyor. Düşünün; bir yıl boyunca emek veriyorsunuz. Sabah gün ağarmadan kalkıyorsunuz. Sıcağa da katlanıyorsunuz, soğuğa da katlanıyorsunuz. Sonra birileri çıkıp diyor ki: 'Bu fiyatlara razı ol.' Hayır, bu fiyatlara razı olunmaz. Mazot bu hâldeyken, gübre bu hâldeyken, ilaç bu hâldeyken, tohum bu hâldeyken bu fiyatlarla yaşanmaz. Birileri üretmeden kazanıyor, üreten her geçen gün kaybediyor. Bu düzen adil değil. Bu düzen vicdanlı değil. Bu düzen sürdürülemez. Bugün köylü ayakta duramıyor. Bugün çiftçi borçla yaşıyor. Bugün üretici toprağını terk etmenin eşiğinde" dedi.
Üreticiler adına konuşan Nilgün Kurt da şunları kaydetti:
"Ben yıllardır burada mandalina üreticisi olarak bu yıla kadar böyle bir rezalet görmedim. Zannediyorlar ki buranın iklimi, zannediyorlar ki toprağın verimsizliği. Üretici mandalinayı yetiştirmek için bir yıl boyunca gözünün içine bakıyor. Gübre alıyor, ilaçlıyor, budaması ayrı, işçiliği ayrı… Sonuç ne oluyor? Geçen yıl 10 liraya üretip 15 liraya sattığımız mandalinayı, bu yıl 15 mal edip maalesef beş liraya almak isteyen tüccarın karşısında, öfkelenmemek, küfür etmemek için kendimi zor tuttum. Bu gidişle insanlar haklı olarak ağaçları kesip yerine beton, hobi bahçeleri, binalar dikecek. Ama ben bunu istemiyorum. Ben 62 yaşına geldim. Ahım gelmiş, vahım gitmiş. Gelecek nesle istiyorum ki bu yeşillik kalsın, doğa kalsın. Üretici mağdur olmasın. Lütfen hükümetimiz sesimizi duysun. Duysun ki çiftçiye değer versin. Bir zamanlar 'Köylü milletin efendisidir' diyen Atam, kusura bakma… Şu anda milletin efendisi değil, üreticisi bile olamadık, olamıyoruz. Elimizden aldılar."




