Güncel

CHP'den büyük açılış! Özgür Özel'den Erdoğan'a Sandık çağırısı: Adayımız var, ofisimiz var...

Ekrem İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı yolunda önemli bir adım atılıyor. Cumhurbaşkanı Aday Ofisi'nin açılışı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in de katılımıyla “Herkes için, her yerde, önce adalet, önce hürriyet” sloganıyla yapılıyor...

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklandığı 23 Mart tarihinde gerçekleştirilen önseçimle CHP cumhurbaşkanı adayını belirledi.

Ekrem İmamoğlu’nu aldığı rekor oyla cumhurbaşkanı adayı olarak belirleyen CHP, Cumhurbaşkanı Aday Ofisleri ile seçim kampanyasını örgütlemeye hazırlanıyor.

“Herkes için, her yerde, önce adalet, önce hürriyet” sloganıyla yola çıkılacak ve başta ekonomi olmak üzere, her alandaki adalet sorunlarına çözüm aramaya çalışılacak Cumhurbaşkanlığı Kampanyası’nın yürütüleceği Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisleri'nin açılışı Ankara'da yapılıyor...

Genel Başkan Özgür Özel’in katılacağı açılış programıyla, Ankara Üsküp Caddesi’nde bulunan Bülent Ecevit Parti Okulu binasında Cumhurbaşkanı Aday Ofisi çalışmalarına başlayacak.

Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu'nun mektubunun okunmasının ardından kürsüye çıkan Özgür Özel, vatandaşlara seslendi.

Özel'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

Bu ofisin açılmasıyla birlikte, iktidar yürüyüşünde, adımların adımlara katılacağı bir büyük yürüyüşü buradan başlatıyoruz. İlk darbenin izlerini taşıyan, DGM olarak çok fazla yoldaşımızın sorgulandığı bu binayı çok zor aldık. Bir darbeye yenilmeyen ve dimdik çıkan bu bina şimdi bir başka darbeye, 19 Mart darbesine direnenlerin simge mekanı olacaktır.

Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi'miz bir partiye ait değildir. Elbette mekan CHP'nindir ama mekanın adı da baba evidir. Türkiye'nin tüm demokratlarının, muhafazakar demokratların, milliyetçi demokratların, sosyalist demokratların, liberal demokratların, Kürt demokratların birleştiği yer baba evidir.

Bizler baba evinin bacası tütsün diye odun çekenleriz. Ama baba evi Türkiye'nin tümüne aittir. Çünkü tapusu Mustafa Kemal Atatürk'e aittir. Ofisi genel merkezden ayırdık. Buranın kapsı herkese açık. Fikri olana enerjisi olana açık. Burası Gazi'nin partisinin bir kez daha iktidara yürüyüşünün, bir kez daha mağdurların yüzünü güldürüşünün, açlığı bir kez daha yenmesinin, işsizliği ortadan kaldırmasının, geleceğe umutla bakılmasının yolculuğu, bugün burada, Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi ile birlikte başlıyor.

Türkiye'de doymayan karınlar, ağlayan çocuklar var. Artık birileri sürekli kemer sıkarken, birilerinin bırakın kemeri gevşetmeyi, yedi sülalesine 700 yıl yetecek servetine rağmen doymayan gözleri, bitmeyen hırsları var. Atatürk'ten emanet, anayasada yazan eşit yurttaşlığı, sınıfsal bir ayrım yaratarak lekeleyenlerin, lekeletenlerin yönetimde olduğu bir dönemdeyiz. Türkiye'de zengin-fakir, güçlü-güçsüz, birileri tarafından kayrılan ya da şeytanlaştırılan toplum kademeleri, sınıfları oluştu. Maalesef bazı çocuklar hayata kapatamayacakları kadar büyük bir farkla geriden başlıyorlar. Eğitimde böyle, sağlıkta böyle, maalesef beslenmede bile böyle.

Hal böyle olunca artık kurdukları çarkın dişlileri hep zengine çalışıyor ama yoksulun etini, kemiğini çiğniyor. Bu düzeni biz kurmadık ama biz bir başka bozuk düzenden sonra, bir başka büyük umutsuzluktan sonra, önce kurtuluşu, sonra kuruluşu gerçekleştirip bir hayali gerçekleştiren kadroların devamıyız. Kendimize, şahsımıza, eşimize, dostumuza, mevkinin, makamın peşinde değil, bu ülkedeki mağdurların ve mazlumların yüzünü güldürmenin peşindeyiz. 100 yıl önce başardık. 100 yıl sonra yine başaracağız. Bu düzeni biz yıkacağız. Yerine adil bir düzeni, yerine güçlü bir düzeni biz kuracağız.

"CESARETİN VARSA ÇIK MİLLETİN KARŞISINA, 2 KASIM'DA SENİ SANDIĞA DAVET EDİYORUM"

Buradan, Türkiye'nin dört bir yanından yaptığımız çağrıyı, bugün aday ofisimizin önünden Sayın Erdoğan'a Ankara'dan tekrarlıyorum. Ofisimiz var, her ne kadar içeri attınsa da adayımız var, cesaretimiz var, gençliğimiz var. Cesaretin varsa çık milletin karşısına, 2 Kasım'da seni sandığa davet ediyorum.

Tek bir iddialarını ispatlayamadılar. İstanbul'da lüks yatlarda gezen, lüks arabalara binen, lüks villalarda oturan, keyif düşkünü bir başsavcı, talimatlandırılmış ve Ekrem Başkan'ın adaylığına karşı kendisi en gözü dönmüş kararları alıyor. 31 yıllık diplomayı iptal ettirirken de, ki hatırlayın, yazıyı İstanbul Üniversitesi'ne yazdı ve dedi ki, bir hafta sonra 'Acele edin'. Bu diploma resmi kurumlara, parantez içine, 'YSK dahil verilmektedir.' YSK, üniversite diplomasını tek durumda, cumhurbaşkanlığı adaylığında istemektedir.

Yani savcı kendine verilen talimatı utanmadan, sıkılmadan İstanbul Üniversitesi'ne yollarken, 'Bu diplomayı iptal et ki cumhurbaşkanı adayı olamasın' demektedir. O günden sonra ertesi gün giriştiği, bir ucu terör zırvası, bir ucu yolsuzluk iftirasıyla 129 gündür bizlerle uğraşmaktadır. O günden bugüne kadar atmadığı yalanlar kalmadı. Delil var mı? Yok. İspat var mı? Yok. İddianame var mı? Yok. İnanan var mı? Yok. Millet, şükürler olsun ki, bu yalanlara inanmadı.

Peki ne var? Şantaj var, tehdit var, iftira var. Tutuklulara 'İftira at, suçu Ekrem Başkan'a at. Hemen evine git. Bundan sonrası senin için rahat' diyen savcılar var. Ama şunu bilsinler ki, bu başkentten ant içerek söylüyorum ki, 'Suçu Ekrem'e at. Bundan sonrası senin için rahat değil' İftiracıları, daha önce, daha önce AK Parti'ye çalışanları ya da bir kuyruğundan yakaladıkları suçluları kullanarak güya, güya ettikleri yemine, cübbelerine, üzerlerine verilen bu millet, bu devlet tarafından verilen bu kutsal göreve rağmen, sadece ve sadece bir kişinin korkularından, onun karşısındaki adayı adaylaşmasını engellemek için görev yapanlara söylüyorum.

"SAVCI 80 YILLIK MAAŞIYLA ALAMAYACAK YATLARI GEZİYORSA HESAP SORACAĞIM"

56 milyonluk tadilat yaptırılmış villada oturana söylüyorum. 30 yıl, 30 yıl görev yapan bir öğretmen, 1 milyon emekli ikramiyesi alıyorken bir savcının oturacağı villaya 56 milyon, 56 emekli öğretmenin 30 yıllık emeğini kimse boşu boşuna vermez. Diğer savcılar normal katlarda, normal katlarda böyle mütevazi apartmanlarda, lojmanda oturuyorken, tadilatına 56 milyon lira verilen bir yerde duran kişi 80 yıllık maaşıyla alamayacak yatları geziyorsa, lüks araçlara biniyorsa, birileriyle tuhaf ilişkiler kuruyorsa, buradan ant olsun ki bütün savcıların, bütün hakimlerin okuduğu derse, ettiği yemine sadık olan herkesin kul kölesi olayım ama bunlardan hesap soracağım.

"PAPUCUMUN ATANMIŞI, DIŞİŞLERİ BÜROKRATI HAKAN FİDAN..."

Buradan Hakan Fidan'ı uyarıyoruz. Netanyahu'ya tık yok. Trump'a tık yok. Millet, 12 ülke ne güzel eylem planı alıyor, tık yok. Ondan sonra orada burada geziyor, ikide bir TikTok. TikTok'a video koyuyor, Kurtlar Vadisi koyuyor. Pabucumun kenarı, Kurtlar Vadisi'nden umut besleyen, TikTok'la gençleri kaldıracak olan, pabucumun atanmışı, dışişleri sözcüsü, dışişleri bürokratı, yazıklar olsun sana.

Bırakın sonra aklına gelmiş. Efendim, yoksa Yunan tezini mi destekliyorsun? Yunan tezini destekleyeni de, işgal ordusuna halı sereni de, onları geldikleri gibi gidecekler diyeni de, Yunan tezine karşı Kıbrıs'ı kurtaranı da bu millet biliyor. Sen kimsin Hakan Fidan? Sen kimsin?

Bu yüzden bu Erdoğan'ın da, Hakan Fidan'ın da, bütün kadrolarının da Trump'ın karşısında sus pus olduklarını, Filistin davasını sattıklarını cümle alem bilsin. Biz 74'te Erbakan'la nasıl Kıbrıs Harekatı'nda birlikte olduysak ve o günlerde Yaser Arafat-Bülent Ecevit dostluğundan nasıl yıllardır bir adım geri atmadıysak, bugünkü duruşumuz Ecevit'in duruşudur, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının duruşudur."

"BU İKTİDAR BİRİLERİNİ GÜVENDE TUTUYOR, BİRİLERİNİ GÜVENCESİZ BIRAKIYOR"

Maalesef bu ülkede bazıları güvende, bazıları değil. Bu iktidar birilerini güvende tutuyor, birilerini güvencesiz bırakıyor.

Bu memlekette maalesef kadınlar güvende değil. Yılın ilk yarısında 250 kadın cinayete kurban gitti.

Bu memlekette işçiler güvende değil. Altı ayda üç Soma faciası yaşandı. 961 işçi hayatını kaybetti. Emekçiler güvende değil.

Sıvasız evlerinden giden kınalı kuzular, Mehmetçikler güvende değil. 12 tanesi metan gazından boğuldu. İki tanesi dün güneşin altında susuzluktan hayatını kaybetti. Mehmetçik güvende değil.

Bu memlekette çocuğunu, torununu tatile götüren aileler güvende değil. Kartalkaya'da 36'sı çocuk, bebe, 78 vatandaşımız yanarak öldü.

Çocuklar sokakta güvende değil. Mattia Ahmet Minguzzi'i pazar yerine gitti, hunharca katledildi.

Bu memlekette ormanlar güvende değil, ormandaki börtü böcek, hayvanlar güvende değil. Yangını söndürmeye giden emekçiler, AFAD gönüllüleri güvende değil.

Bu ülkede bu iktidarın getirdiği sistemde, rejimde hiç kimse güvende değil.

Ama Boğaza nazır villada oturan keyif düşkünü savcılar güvende, AK Parti'nin suç işleyip yargılanmayan siyasetçileri, Ankara'yı parsel parsel satanlar güvende, bozuk tohumlar güvende, Milletin kanını emen kırk haramiler güvende, Kıbrıs'ta her pisliğe karışan bakan evlatları güvende.

Ancak bu devir değişecek, hesaplar sorulacak, İmamoğlu cumhurbaşkanı olacak, bakan evlatlarının devri bitecek, vatan evlatlarının dönemi başlayacak, vatan evlatlarının."

Ayrıntılar gelecek...

EKREM İMAMOĞLU'NUN MEKTUBU OKUNDU

Silivri'de tutuklu bulunan Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, Ankara'ya mesaj gönderdi. İmamoğlu'nun mesajını CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke okudu.

İmamoğlu'nun mesajı şu şekilde:

"Kıymetli yol arkadaşlarım, değerli vatandaşlarım, canım milletim. Cumhurbaşkanlığı aday ofisimizin açılışına hoş geldiniz.

Eşit haklara sahip vatandaşların, özgür ve adil seçimlerle yöneticilerini belirlemesi cumhuriyetimizin temelidir, demokrasimizin asli şartıdır. O nedenle ülkenin çok kötü yönetildiği en zor zamanlarda, en kara günlerde bile içimizde hep bir umut vardır. Bir pazar günü sandığa gider, iktidarı değiştiririz. Hayatımızın seyri değişir diye düşünürüz. Milletimize bu umudu, bu özgüveni Gazi Mustafa Kemal Atatürk verdi. Hiç kimse geri alamaz.

Zaman zaman milleti hiçe sayarak kendini devletin sahibi zannedenler oldu. Fakat tarihimiz, devletin asıl sahibinin millet olduğunu, iktidarların geçici, milletimizin hayal ve hedeflerinin ise kalıcı olduğunu bizlere gösterdi.

"BURASI BİR PARTİNİN DEĞİL, MİLLETİN OFİSİ"
Cumhurbaşkanlığı aday ofisi, her şeyden önce, milletimizin cumhuriyete ve demokrasiye bağlılığının, milli iradenin üstünlüğüne olan inancının ifadesidir. Milletimizin eşit şartlarda, mertçe yürütülecek bir siyasi rekabet talebinin ifadesidir. Bu nitelikleriyle burası bir partinin, bir şahsın değil, milletin ofisidir. Eksiksiz tüm milletindir.

Burası milletimizle birlikte tarih yazacağımız bir merkez olacaktır. Değerli yurttaşlarım, demokratik siyasetin özü, toplumun ortak menfaatlerine hep birlikte barış içinde ulaşmak, ülkenin sorunlarını uzlaşı ve işbirliği içinde çözmektir. Bu da çok sesliliği, düşünce ve ifade hürriyetini gerektirir. En geniş mutabakatın, en büyük uzlaşmanın peşinde koşmayı gerektirir. Cumhurbaşkanlığı aday ofisi, demokratik siyaset anlayışıyla ülke sorunlarına köklü ve kalıcı çözümler üretmek ve mutlaka zafere ulaşmak amacıyla yola çıkıyor.

"YOLA ÇIKIYORUZ"
Herkes çok iyi bilsin ki peşinde olduğumuz tek zafer, ortak aklın, ortak vicdanın zaferidir. Peşinde olduğumuz zafer, milleti içine düştüğü durumdan kurtarmaktır. Türkiye'yi geçim derdi çekmeden, gelecekten korkmadan yaşayan, çalışkan, özgür ve mutlu insanların ülkesi haline getirmek için yola çıkıyoruz. Çalışmanın, üretmenin kıymeti bilinsin. Herkes emeğinin, girişiminin, yatırımının karşılığını hakkıyla alabilsin diye yola çıkıyoruz. Herkes için her yerde adalet hakim olsun. Kimse kendisini eşitsizliğe, ayrımcılığa uğramış hissetmesin diye yola çıkıyoruz. Herkes için her yerde hürriyet hakim olsun. Kimse kendisini haksızlıklar, imkansızlıklar yüzünden kısıtlanmış, sınırlanmış hissetmesin diye yola çıkıyoruz. Herkes evde, sokakta, iş yerinde, okulda, hastanede, güvende ve güvencede olsun diye yola çıkıyoruz. Devlet, herkesin devleti olsun. Adaletinden ve gücünden sual olunmasın. Herkesin sonuna kadar yanında olduğunu bildiği, herkesi güvende hissettiren güçlü bir devlet olsun diye yola çıkıyoruz.

Ve biz elbette Türkiye'yi çok daha güçlü, zengin ve büyük bir ülke yapacağız. Biz gücünü, zenginliğini, büyüklüğünü istisnasız tüm vatandaşlarına, özgürlük, refah ve mutluluk olarak yansıtan bir Türkiye'yi hep birlikte kuracağız. Sadece bir kişi, bir kadro, bir program değişikliği değil, büyük bir zihniyet değişikliği vadediyoruz. Tek adam rejimi, devletin işleyişindeki temel değerlere, kurum ve kuralların gücüne, devlet-millet ilişkilerine, siyaset yapma biçimlerine, toplumsal birlik ve dayanışma duygusuna çok büyük zararlar verdi, erozyonlara yol açtı. Biz ülkemizin tüm meselelerini hukukun üstünlüğüne ve kuvvetler ayrılığına dayalı, çoğulcu, demokratik bir anlayışla çözeceğiz.

Biz ülkemizin tüm meselelerini eşitlik, adalet, özgürlük değerlerine tam bir bağlılıkla çözeceğiz. Biz ülkemizin tüm meselelerini birlik ve dayanışmaya, kardeşçe yaşamaya duyduğumuz inanç ve güvenle ve hep ortak aklın rehberliğinde çözeceğiz. Vadettiğimiz zihniyet değişikliğinin halkın ihtiyaç ve taleplerini karşılamada, şehirlerimizin sorunlarını çözmede ne kadar etkili olduğunu yerel yönetimler ölçeğinde kanıtladık. Her birisi kendisini Türkiye ittifakının belediye başkanı olarak hisseden başkanlarımız icraatçı ve halkçı politikalarıyla vatandaşın gönlünde çok güçlü ve çok güzel bir yer edindiler. Ankara'da Mansur Yavaş Başkanımızın, Antalya'da Muhittin Böcek'in, Adana'da Zeydan Karalar'ın, Mersin'de Vahap Seçer'in, Adıyaman'da Abdurrahman Tutdere'nin, Manisa'da rahmetli Ferdi Zeyrek kardeşimizin ve burada isimlerini sayamayacağım tüm diğer değerli belediye başkanlarımızın büyük başarıları bir tesadüf değildir. Bizler herkes için, her yerde, önce adalet, önce hak ve hürriyet diyen bir anlayışla, tam bir seferberlik duygusuyla çalıştık, çalışıyoruz. Yerel yönetimlerde sergilediğimiz zihniyet farklılığı, ortaya koyduğumuz olağanüstü performans ve arkamızdaki olağanüstü halk desteği, hukuk görüntüsü altında bizlere karşı yürütülen siyasi saldırının en önemli sebeplerinden biridir. Ama ne yaparlarsa yapsınlar başaramayacaklar. Çünkü hiçbir iktidar hakikati, milletin sevgisini, takdirini değiştirmeye muktedir değildir. Ama millet büyüktür ve millet iktidarı değiştirmeye muktedirdir.

"HERKESİ DAVET EDİYORUM"
Cumhurbaşkanlığı aday ofisimiz, milletin değişim talebinin sandığa olduğu gibi yansıması konusunda çok etkili bir rol üstlenecektir. Bu ofis, birlikte geleceği inşa edeceğimiz bir ofis olacak. Ortak geleceğimizi, ortak umutlarımızı inşa edeceğimiz, ortak değerlerimizi hep birlikte yaşatacağımız bir ofis olacak. Elbette Cumhurbaşkanlığı aday ofisinin asıl gücü, aklıyla, bilgisiyle, emeğiyle, ayırdığı vaktiyle, ona destek olacak olan siz vatandaşların gücüdür. Herkesi Cumhurbaşkanlığı aday ofisinin çalışmalarını yakından izlemeye ve Türkiye'nin kaderini değiştirecek olan bu büyük kampanyanın, seferberliğin aktif bir parçası olmaya davet ediyorum.

Cumhurbaşkanlığı aday ofisi, enerjisiyle, kararlılığıyla, insanlığıyla, yoldaşlığıyla hepimize güç veren değerli genel başkanımız Özgür Özel başta olmak üzere, tüm parti yöneticilerimizin ve çalışanlarımızın emeklerinin bir ürünüdür. Genel başkanımız Özgür Özel ve aday ofisi icra kurulunu şahsında, bütün yol arkadaşlarımı saygıyla selamlıyor, cesaretli ve kararlı dimdik duruşları için hepsine çok teşekkür ediyorum. Ayağınıza taş değmesin. Tıpkı değerli genel başkanımız gibi, sevgili dostum, abim Mansur Yavaş da bu ofisin ev sahiplerinden biridir. Kendisine de gayretli çabaları, dayanışması ve yol arkadaşlığı için çok teşekkür ediyorum. Ve her mitingde, her eylemde yılmadan, usanmadan adalet ve demokrasi talep eden, kendi kaderine ve ülkenin geleceğine sahip çıkan siz değerli vatandaşlarıma da çok teşekkür ediyorum.

Hep birlikte çıktığımız bu yolda gücümüzü, kararlılığımızı, cesaretimizi, haklılığımızdan aldık, almaya devam edeceğiz. Bizler bu mücadeleyi mutlaka kazanacağız ve bizler bundan seneler sonra çocuklarımızın karşısında utançla yere değil, gururla gözlerinin içine bakacağız. Bu millet kaderinde olan özgürlüğü, kimsenin şüphesi olmasın ki en kısa zamanda kazanacak. Bu mücadelenin içinde olanlar, alınacak zaferin kıvancını ilelebet yüreğinde taşıyacak. Milletimiz içinden geçtiğimiz bu karanlığı elbet aşacak ve ülkemiz adaletle birlikte refah ve bereketle dolup taşacak. İşte o zaman her şey çok güzel olacak. Ekrem İmamoğlu."

MANSUR YAVAŞ KÜRSÜDE

CHP lideri Özel'den önce Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş kürsüye çıktı. Yavaş, orman yangınlarına ilişkin son durumu yurttaşlarla paylaştı. Yavaş ayrıca yangın mücadelesinde hayatını kaybeden şehitleri andı.

Yavaş, "Onlar gerçek milliyetçi. Türkiye'nin yeşiline, değerlerine sahip çıkan gençler. Milliyetçilik demek taşına toprağına, böceğine kadar bütün değerlerine sahip çıkmaktır" dedi.

"ÖLMESİNİ Mİ BEKLİYORSUNUZ?"

Mansur Yavaş konuşmasına şöyle devam etti:

"Sevgili Ankaralılar, adalet peşinde koşuyoruz, hukuk istiyoruz. İktidar kendi çıkarttıkları yasalara uymuyor. Tutuklama esas olmayacak dediler, geldiğimiz hale bakın. Akşam twit atan sabaha gözaltına alınıyor, yaka paça tutuklanıyor. Suçsuz olduğuna inandığımız insanları tutukladınız. Henüz iddianame yok. Anayasa'da şunlar geçerlidir, tutuklanan bir kimse, tutuklandığı andan itibaren devletin şefkatli kollarına teslim edilmiştir. Onun sağlığından sadece devlet sorumludur. Hal böyle iken Murat Çalık'ın, Muhittin Böcek'in ölmesini mi bekliyorsunuz, niye tahliye etmiyorsunuz? Yargılayın ama tutuksuz yargılayın. İnsanların akıl sağlığı ile oynamayın."

Açılışta konuşmada bulunan Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun eşi Dilek Kaya İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Bugün burada çok anlamlı, çok kıymetli bir buluşma için bir aradayız. Bugün yalnızca bir ofisin kapılarını açmıyoruz. Bugün birlikte hayalini kurduğumuz bir geleceğe ilk adımını atıyoruz. Cumhurbaşkanlığı adaylığı ofisini, umudun mekanı, dayanışmanın adresi, değişimin başlangıcı olarak açıyoruz.

Evet. Çok zor günlerden geçiyoruz. Ülkemizde haksızlıkların, hukuksuzlukların, adaletsizliklerin gölgesi her geçen gün büyümeye devam ediyor. Sevgili Ekrem ve pek çok yol arkadaşımız hukuksuzca, adeta susturulmak istenircesine özgürlüklerinden mahrum bırakılmış durumdalar. Ama şunu herkes çok iyi bilsin ki bizler umudumuzu da, inancımızı da asla kaybetmedik.

Çünkü biz bu ülkenin insanına güveniyoruz. Milletimizin vicdanına, sağduyusuna, değişim iradesine inanıyoruz. Cumhuriyet bize yalnızca bir yönetim biçimi vermedi. Kendimize güvenmeyi öğretti. Değiştirme cesaretini, hayallerimizin peşinden gitmeyi öğretti. İşte bu ofis tam da bu inançla açılıyor.

Bu kapıdan içeri sadece siyaset değil, milletin umudu, ortak aklı, alın teri ve vicdanı girecek. Burada milletimizin ortak talepleri somut projelere, yatırımlara, hizmete dönüşecek. Burada geleceği birlikte yazacağız.

Bu ofis herkesin kendini ait hissettiği bir yer olacak. Kadınların, gençlerin, emeklilerin, emekçilerin, yani bu ülkenin gerçek sahiplerinin sesi burada yankılanacak. Umut burada filizlenecek. Gelecek güzel günler burada ete kemiğe bürünecek."