CHP’li Dr. Akkuş İlgezdi, cezaevlerinde yaşanan yoğunluğun artık yapısal bir krize dönüştüğünü vurgulayarak, “Adalet Bakanlığı verilerine göre ceza infaz kurumlarının toplam kapasitesi yaklaşık 290 bin kişi olmasına rağmen, tutuklu ve hükümlü sayısı 400 bini geçmiş durumda. Bu tablo, cezaevlerinin suç işleyen bireyleri topluma kazandırma işlevini kaybettiğini gösteriyor” ifadelerini kullandı.
HİJYEN, SAĞLIK VE GÜVENLİK RİSKİ ARTTI
Aşırı doluluğun yalnızca fiziksel alan yetersizliğine değil, sağlık ve güvenlik krizine de neden olduğunu belirten Dr. Akkuş İlgezdi, “Cezaevlerinde sıcak suya erişim, hijyen koşulları ve sağlık hizmetleri büyük ölçüde aksıyor. Personel başına düşen mahkûm sayısı arttıkça güvenlik riskleri de büyüyor. Bu durum hem çalışanlar hem mahkumlar açısından sürdürülemez bir hale geldi” dedi.
“İNSAN ONURU, ANAYASA VE ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERLE GÜVENCE ALTINDA”
Dr. Akkuş İlgezdi, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin ve Anayasa’nın 17’nci ve 19’uncu maddelerinin insan onuruna uygun muamele hakkını güvence altına aldığını hatırlatarak, “Devletin görevi, cezaevlerini bir cezalandırma aracı haline getirmek değil, topluma kazandırmayı sağlamaktır. Bugünkü tablo, sosyal devlet ilkesiyle bağdaşmıyor” ifadelerini kullandı.
“MECLİS ARAŞTIRMASIYLA YAPISAL SORUNLAR İNCELENMELİ”
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunduğu araştırma önergesiyle cezaevlerindeki aşırı doluluğun nedenlerinin, infaz sistemindeki planlama eksikliklerinin ve denetim zafiyetlerinin araştırılmasını talep eden Dr. Akkuş İlgezdi, “Cezaevlerinin ıslah edici işlevini yeniden kazanması, mahkûmların insanca yaşam koşullarına erişmesi için kapsamlı bir reform süreci başlatılmalı” dedi.