CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun 200 gündür tutuklu olmasına tepki gösteren Emir, şunları söyledi:

AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, çareyi film yasaklamakta buldu…
AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, çareyi film yasaklamakta buldu…
İçeriği Görüntüle

"Bugün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan’ımız, 13. Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nun tutsaklığının 200. günü. Halk iradesi demir parmaklıklar arkasında. 4 kez yenemedikleri Ekrem İmamoğlu’nu cumhurbaşkanlığı yolundaki siyasi mücadelesini önleyemeyince, CHP’ye ve Sayın İmamoğlu’na dönük halk desteğini görünce, korktukça sahte iddialarla, olmayan delillerle tutuklamayı tercih ettiler. Ama bilsinler ki bu milletin vicdanında bu tutuklamaların, bu soruşturmaların tamamen siyasi olduğu, tamamen Sayın İmamoğlu’nu minderin dışına itmek için yapıldığını milletimiz bilmektedir. Suçtan delile, delilden sanığa gitmek yerine sanığı tespit ettiler, daha doğrusu kimi hapse koymaları gerektiğine karar verdiler, ‘tutuklayacağız’ dediler, bir özel cumhuriyet başsavcısı gönderdiler ve o cumhuriyet başsavcısı Türkiye’de külliyenin başsavcısı. İstanbul’dan, Antalya’dan, Kayseri’den ilgili, ilgisiz kimi isterse topluyor, İstanbul’a götürülüyor. Yetki sorunu yok, bir hukuka bağlılık durumu da yok ve o savcı ile delil aramaya başladılar.

200 gündür bekliyoruz, hala iddianame yok. Hukuk devletinde, hele hele 16 milyon İstanbullunun oyunu almış bir kişinin, yani seçilmiş bir kişinin tutuklanması için gerçekten kaçma şüphesi veya delilleri karartma şüphesi olması gerekir. Ekrem İmamoğlu’nun kaçmasını çok istersiniz. Ondan kurtulmak için bulabildiğiniz son çare zaten tutuklamak ama İmamoğlu, bu memleketin evladıdır ve bu memleketin cumhurbaşkanı olacaktır. Soruşturmalar başladığında 3 tane gizli tanık bulmuşlardı. Suça batmış kişiler bunlar. Alelacele dosyaya gizlilik getirdiler. İftiralar üzerinden her gün kanallarda mahkemeler kuruyorlar, peşin peşin suçluyorlar. ‘Bir araya yüzlerine bakamayacak birbirlerinin’ diyorlardı. Biz dimdik ayaktayız, milletimizleyiz. İmamoğlu ve diğer belediye başkanlarımız dimdik ayakta ama onlar yaptıkları bu pislikte boğulmaya mahkumlar. Halkın iradesini tutsak etmek, sandığı kaçırmak, sandıkta seçilenlerin bileğini bükemeyince o kişileri cezaevine koymak, arkasından iftiralarla bir iddianame düzmeye çalışmak asla yapılacak iş değildir. Dosyada gizlilik var, Mehmet Pehlivan, avukatların bir kısmı cezaevinde, avukatlar dosyanın tamamını göremiyorlar ama gazeteciler var iddianamenin sayfa sayısını söyleyebilecek kadar. Bunlar FETÖ artıklarıdır. Bunların kaderi de FETÖ’cülerin kaderi gibi olacaktır. Nasıl Ergenekon, Balyoz kumpaslarında onun savcısı iseler, nasıl Zekeriya Öz’e açıktan destek verdilerse bugünün Zekeriya Öz’leri de bu başsavcılardır. Bunlar da eninde sonunda adaletin terazisine çarpacaklar."

"DEMİRTAŞ’I DAHA KAÇ 9 YIL CEZAEVİNDE TUTACAKSINIZ"

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun çalışmalarına ilişkin de konuşan Emir, komisyonun görevinin barışı inşa etmek ve demokratikleşme adımları atmak olduğunu söyledi. Selahattin Demirtaş'ın AİHM'in 3 kararına rağmen hala cezaevinde tutulduğunu vurgulayan Emir, şöyle devam etti:

"Bir komisyon kurduk. Bu komisyonun amacı Türkiye’de terörü sonsuza kadar bitirmek, terör örgütünün tasfiyesini sağlamak ama bununla birlikte toplumsal barışı inşa etmek ama bu da yetmez, bunun olabilmesi için demokratikleşme adımları atmak ve işte böylesine ağır hukuksuzlukların yaşandığı ülkemizde hukuk devletini tekrar inşa etmek. Biz bunun için bir komisyon kurduk ama bu komisyon kurulmuşken bile Türkiye’de acaba bir şeyler olacak mı, acaba gerçekten adalet işleyecek mi, acaba gerçekten sesi duyulmayanların sesi de duyulacak mı derken 3. AİHM kararı geldi, diyor ki, ‘Selahattin Demirtaş’ı ortada somut delil yokken, siyasi amaçlarla, siyasi rakibinden kurtulmak için cezaevine koydun, tutukladın. Bir an evvel tahliye etmelisin’ diyor. Bakanlığın büyük daireye 90 gün içinde başvurması lazım ve Türkiye’de bir umut belirdi, ‘Acaba gerçekten burada bir ilerleme olur mu, Sayın Demirtaş’ın hukuksuz tutukluluğuna son verilir mi?’ Ama maalesef beklediler, beklediler 89 günde itiraz ettiler.

Bu komisyonu kuranların, Sayın Meclis Başkanı’nın, Sayın Devlet Bahçeli’nin, arkasındaki güçlerin, devletin ilgili birimlerinin ve Cumhurbaşkanı’nın şapkayı önüne koyup düşünmesi lazım. Siz gerçekten samimisiniz, gerçekten bir şeyler yapacaksanız Selahattin Demirtaş’ı daha kaç 9 yıl cezaevinde tutacaksınız? Eğer hukuk devleti adına, demokrasi adına adımlar atılmayacaksa biz burada ne yapıyoruz? Bu süreci kim torpilliyor? Türkiye’de adalet, barış, demokrasi olmasın diye hangi kirli odaklar çelişiyor? Cumhurbaşkanı bu kirli odakların parçası değilse niye adım atmıyor? Bizim pozisyonumuz her konuda açık. Her dosya, her sanık, her tutuklu, her siyasi mesele için öteden beri aynı tutarlılıkla cevabımızı veriyoruz. Tam da bu nedenle büyük bir cesaret, özgüven ve sorumluluk duygusuyla görevimizi yapıyoruz ama böylesine kirli işleri yapanlar, kirli işlere açıktan destek verenler -Cumhurbaşkanı’nı kastediyorum çünkü onsuz olmaz bu işler- artık bir yol ayrımına gelmiştir, bu soruların cevabını vermelidir, daha fazla bu sorulardan kaçamazlar."

"EKONOMİK MODELDEKİ BAŞARISIZLIĞI MEHMET ŞİMŞEK’İN SIRTINA YÜKLEYİP ONU GÖNDERMENİN DERDİNE DÜŞMÜŞLER"

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek döneminde enflasyon tahminlerinin tutmadığına dikkati çeken Emir, ekonomideki başarısızlığın Şimşek'e yüklenip gönderileceğini söyledi. Emir, şöyle konuştu:

"Ekonomik modelleri çuvallamıştır, hedeflerden sapmıştır. Mehmet Şimşek’in modeli, enflasyonu düşürecekti. Onun birçok ayağı var ama onlar sadece birini biliyorlar, faizleri yükseltecekler çünkü Londra’daki, Hong Kong’taki, New York’taki para babalarının parasına para katmaları gerekiyor çünkü Türkiye’deki yandaş zenginlerin yüksek getirili hazine bonolarını alması gerekiyor. Geldi, ‘Rasyonel politika yapacağım’ dedi, faizleri yüzde 50 yaptı. Sonuç, yüzde 50 faizi bu millet ödüyor ama enflasyon düşmüyor çünkü enflasyonu düşüremeyeceği belli. ‘14 yapacağız’ dediler olmadı, ‘18 yapacağız’ dediler olmadı, ‘24 yapacağız’ dediler, 9 aylık enflasyon yüzde 28,5. Böyle giderse yıllık enflasyon TÜİK rakamlarıyla bile, yani Erdoğan’ın makyajlı rakamlarıyla bile yüzde 33,5. 14’le başladın, yüzde 33,5 oldu. 14’e göre emekliye, memura, asgari ücretliye zam verdin. Senin söylediğin enflasyon yüzde 33,5, Halkın enflasyonu yüzde 60. Mehmet Şimşek taşınamaz bir yük haline gelmiş. İktidar tarafından bile giderek ağırlaştığını, ondan kurtulup daha önce yaptıkları gibi bütün bu ekonomik modeldeki başarısızlığı Mehmet Şimşek’in sırtına yükleyip onu göndermenin derdine düşmüşler."

"BİZİM BAĞLILIĞIMIZ, SAYGIMIZ MİLLETİMİZEDİR, MİLLİ İRADEYEDİR"

Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Emir, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve komisyona katkı veren partilerin grup başkanvekillerinin yaptığı toplantıya ilişkin şunları söyledi:

"Bugün Sayın Meclis Başkanı ile yaptığımız toplantıda İmralı’ya gitmekle ilgili bir konu konuşulmadı. Bizim de gündemimizde böyle bir konu yok. Biz, Meclis’in açıldığı gün Genel Kurul’a girmedik. 19 Mart darbesini yapanlarla, o şekilde Türkiye’yi böylesine bir darbe sürecine sokanların önünde biz ayağa kalkmayız. Milli iradeye saygılıyız, milli irade sadece Cumhurbaşkanı seçilirken olmaz, belediye başkanı seçilirken de milli irade olur. Milli iradenin kendisi TBMM’dir. Sayın Cumhurbaşkanı sadece seçilmiş bir Cumhurbaşkanı’dır. Dolayısıyla tek başına ‘Ben milli iradeyim’ diyorsa Anayasa bilmediğindendir. Elbette ki onun katıldığı oturuma katılmadık ve bu tavrı hak ettiğine de inanıyoruz. Bizim bağlılığımız, saygımız milletimizedir, milli iradeyedir. Geldik, görevimizi yapıyoruz; dün neredelerdi? Kaçtılar. Biz Meclis’te çalışırken saat 19.00 gibi bir yoklama istedim, yoklardı. Kendi kanunlarını ortada bırakıp gittiler. Bu saygısızlık değil mi?

Sayın Meclis Başkanı’nın başkanlığında bir kapalı toplantı. İmralı ile ilgili, komisyonun oraya gitmesiyle ilgili olarak bir şey konuşulmadığını söylemek durumunda kaldım çünkü konuşulduğuna dair bir iddia var. Onun ötesinde orada konuşulanları veya konuşulmayanları açıktan söylemeyi doğru ve gerekli bulmam. Komisyonumuzun önümüzdeki dönemde yol yürümesiyle ilgili kaygılarımızı, önerilerimizi paylaştık."

"DEM GRUBUNDAKİ GÖRÜNTÜLER DOĞRU OLMAMIŞTIR"

DEM Parti'nin dünkü grup toplantısında terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan için atılan sloganlar ve komisyona olan etkisine ilişkin bir soruya Emir, şu yanıtı verdi:

"Dün DEM grubundaki görüntüler doğru olmamıştır ama biz, komisyonu önemsiyoruz, komisyonun hedefini önemsiyoruz. Türkiye’de terörün kalıcı olarak bitmesi, Türkiye’nin demokratikleşmesi, özgürleşmesi, hukuk devletinin güçlenmesi hepimizin ortak amacıdır ve bizim siyaset yapma gayemizdir. Tam da bu nedenle komisyonu önemsiyoruz, komisyonun sahibiyiz ama biz komisyonun çalışmasını, adım atmasını ve umut vermesini öneriyoruz, bekliyoruz. Bizim komisyondaki varlığımız veya oradaki duruşumuz günlük olaylara bağlı bir şey değil. Bu hedef orada durduğu sürece ve o hedefe yürümek konusunda adım atabileceğimize dönük olumlu duygularımız olduğu sürece biz orada olacağız. Bir olay üzerinden komisyonun suçlanması da bana göre abartılı olmuştur."