Günaydın, Bakan Tekin'in yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, Türkiye genelinde 2005 yılında 815 olan öğretmenevi sayısının 526'ya gerilediğine dikkati çekerek, burada görev yapan çok sayıda personelin iş güvencesinden yoksun, belirsiz koşullarda istihdam edildiğini kaydetti.

Günaydın, önergenin gerekçesinde şu ifadelere yer verdi:

Devlet Bahçeli ile DEM Parti arasında samimi görüntüler
Devlet Bahçeli ile DEM Parti arasında samimi görüntüler
İçeriği Görüntüle

"Mi̇llî Eği̇ti̇m Bakanlığı Öğretmenevi̇, Öğretmenevi̇ ve Akşam Sanat Okulu Uygulama Yönergesi̇’nin 27’nci maddesine ve 29 Nisan 2021 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulları Yönetmeliği’ne göre; kurumlarda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi personel, 4857 sayılı İş Kanunu, 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu, 25 Nisan 2009 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Yurt İçinde İşe Yerleştirme Hizmetleri Hakkında Yönetmelik ve ilgili diğer çalışma mevzuatı hükümleri doğrultusunda işçi 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun izin verdiği hizmetler kapsamında, hizmet alımı yoluyla personel istihdam edilmektedir. Bin 500’ün üzerinde personelin bu şekilde istihdam edildiği bu kurumlarda çalışanların yaklaşık yüzde 75’i belirsiz süreli sözleşmeli, yüzde 25’i ise hizmet alımı yolu ile işe alınmaktadır. Bu istihdam yapısı, birçok sorunu beraberinde getirmektedir. Öncelikle bu mevcut koşullar eşitlik ilkesi bakımından ciddi sorunlar doğurmakta, aynı işi yapan çalışanlar arasında özlük hakları, izin, fazla mesai ve tazminatlar açısından farklı uygulamalar mevcuttur. Bu durum Anayasa’nın 10. maddesi ile İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 'eşit işe eşit ücret' ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir.

"ÇALIŞAN HAKLARININ KORUNMASI YÖNÜNDE ADALET SAĞLAYACAKTIR"

Öğretmenevi personelinin kadroya dahil edilmesi yönünde ciddi bir talep vardır. Bu talepler, sadece personel lehine değil, kurumsal hizmet kalitesini artırma yönünde de güçlü bir argüman oluşturur. Dahası, aynı işi yapan personeller arasında statüye bağlı olarak maaş ve sosyal hak farklılıkları yaşanmaktadır. Bu da çalışma barışını ve motivasyonu zedelemektedir. OLEYİS sendikasının yaptığı güncel değerlendirmelere göre, öğretmenevlerinde çalışan personelin statü belirsizliği, çalışanların haftalık çalışma süresinin tanımlı olmaması gibi sorunlara yol açmakta, personelin statü belirsizliği nedeniyle mesai ve tatil kavramı bulunmamaktadır. Ayrıca, personele ilişkin statü karmaşası nedeniyle yasal muhatap olan bakanlığınız hukuki sorumluluk almaktan ısrarla kaçınmaktadır. Oysaki, öğretmenevlerinde çalışan tüm personelin kadrolu memur statüsüne geçirilmesi hem kamu hizmetinin kalitesini yükseltecek hem de çalışan haklarının korunması yönünde adalet sağlayacaktır."

"ÖĞRETMENEVİ ÇALIŞANLARININ MEMUR STATÜSÜNE GEÇİŞİNE İLİŞKİN BİR ÇALIŞMA YAPILMIŞ MIDIR?"

Günaydın, Bakan Tekin'e şu soruları yöneltti:

-Öğretmenevlerinde görev yapan personelin mevcut statü dağılımı nedir?

-Kadrolu (657 sayılı kanuna tabi) personel sayısı ve oranı nedir? Sözleşmeli ya da taşeron statüsünde çalışan personel sayısı nedir?

-Öğretmenevi çalışanlarının memur statüsüne geçişine ilişkin bir çalışma yapılmış mıdır? Varsa çalışma kapsamı, takvimi, katılımcıları (MEB, Maliye, ÇSGB, SGK gibi) nelerdir? Bir yol haritası veya düzenleme taslağı mevcut mudur?

-Kadroya geçişin öğretmenevlerinin mali yapısı ve hizmet kapasitesine etkisi nedir? Bu etki değerlendirmesi yapılmış mıdır? Yapılmamışsa neden değerlendirilmemiştir?

-2024–2028 stratejik planları kapsamında Sungurlu Öğretmenevi’nde sadece 2 kadrolu memur bulunmakta, geriye kalan mutfak, temizlik, resepsiyon, güvenlik gibi hizmet alanlarında çalışanlar işçi veya sözleşmeli statüde istihdam edilmektedir. Bu örnek çerçevesinde kadro-işçi dengesinin kurum işleyişine etkisi değerlendirilmiş midir?

-İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 'eşit işe eşit ücret' ilkesi ve Anayasa’nın eşitlik ilkesine uygunluk açısından çalışan personel hakkında değerlendirme yapılmış mıdır? Söz konusu statü dağılımı, Anayasa’nın 10. maddesi ile bağdaşmakta mıdır?