Birimiz eşit değilsek, hiçbirimiz eşit değiliz!

Çocuklar 12 yıl okuyor, liseye ve üniversiteye gitmek için çeşitli sınavlara çalışıp, kazanıyor. Kazandıktan sonra ise okumak için yardıma ihtiyaç duyuyorlar ve özellikle maddi koşulu iyi değilse ailenin, gençler eğitimlerinden, üniversite hayallerinden, meslek sahibi olma isteklerinden vazgeçmek zorunda kalıyorlar.

2025 YKS için açıklama yapan YÖK Başkanı Erol Özvar, sonuçlara göre tercih yapma hakkına sahip oldukları halde herhangi bir tercih yapmayanların oranının tüm adaylarda yüzde 40, son sınıf öğrencilerinde ise yüzde 50'nin üzerinde olduğunu söyledi. Sınava giren ve bir okula yerleşse bile kayıt yaptırmayan gençler var. Bunun en büyük sebepleri barınma ve burs imkanının olmaması. Çünkü bugün her dört gençten sadece biri devlet yurduna yerleşebiliyor ve KYK bursu sadece 3 bin lira…

Birçok gencimiz, bu imkanlara erişemediği için hayallerinden vazgeçmek zorunda kalıyor.

Sınav sonuçları açıklandıktan sonra sıkça karşılaştığımız bir haber vardı: ‘Şu köyde çobandı ve koyun güderken, tek bir kitap ile çalışarak sınav birincisi oldu.’ Ve hepimiz alkışlardık, “İşte, imkansızlıkların içinde nasıl da yapmış, yapan yapıyor, aferin.” derdik. Neden?

Neden, o köyde okurken çalışmak zorunda kalan gençler, çocuklar var? Neden tek bir kitapla sınava hazırlanmak zorunda kalıyorlar? Neden ülkemizde yaşayan her çocuğun, her gencin ve vatandaşın, eğitim gibi bir kamu hizmetinden eşit yararlanmamasına kızmıyoruz da tüm imkansızlıklara rağmen başarı gösterenleri alkışlıyoruz?

Buna neden ihtiyaç kalıyor ki? Zorluklar yaşayan, haberimizin olmadığı, adını bilmediğimiz on binlerce gence, çocuğa neden eşit eğitim imkanı sağlandığından emin bir şekilde yaşayamıyoruz?

Okullar 8 Eylül’de açıldı. Okullar açılmadan önce de çeşitli videolar izledik, öğretmenlerin okulları ne de güzel yıkadığı videolar. Onlara da helal olsun dedik. Ama, “Neden bunu öğretmenler yapıyor, öğretmenler yapmasaydı bu kadar pislik içinde mi okullar yeni dönemine başlayacaktı?” demiyoruz.

Ya da köy okuluna atanan öğretmenlerin okulları tamir ettiği, boyadığı videolar görüyoruz. “Okulların bakımı, temizliği, boyası, malzemesi neden öğretmenlerin inisiyatifine bırakılıyor, neden bakanlık bu okulların ihtiyacını karşılamıyor?” demiyoruz. Onları da izleyip, seviniyor, tebrik ediyoruz.

Ama hiçbirimiz nedenini, nasılını sormuyoruz!

Ülkemizde övünülen bir eğitim bütçesi var. Her yıl iktidarın “aslan payını eğitime verdik” demelerini okuyoruz. “Nerede bu aslan payı?” demiyoruz.

Okul bütçelerinin olmaması ve ihtiyaçların karşılanmaması, bu yıl da velilere binlerce liralık masraf yarattı. Çocuklar bu eğitim yılına da eşit imkanlara sahip olamadan başladılar.

Eşitlik lafla olmuyor, hele eğitimde hiç olmuyor. Ülkemizin batısı ile doğusu, kuzeyi ile güneyi; büyükşehri ile köyü, kamu hizmeti olan eğitimden aynı şekilde yararlanamıyorsa orada eşitlik yoktur. Ve birimiz eşit değilsek, hiçbirimiz eşit değilizdir. Ve aynı devlet imkanlarından farklı yerlerde ve koşullarda doğduğumuz ve büyüdüğümüz için farklı yararlanıyorsak; orada çok büyük bir sorun vardır.

İşte hepimizin mücadelesi, her bir çocuğun, gencin ve vatandaşın; eğitim, sağlık, adalet, barınma ve hatta yaşama hakkının eşit olduğu bir ülke için olmalıdır.

Eşit ve adil imkanlara sahip olarak yaşamak dileğiyle…