Youtube yayınındaki sözleri gerekçe gösterilerek Cumartesi akşamı "Cumhurbaşkanı'na tehdit" suçlamasıyla gözaltına alınan ve savcılıktaki ifadesinin ardından sevk edildiği sulh ceza hakimliğince tutuklanmasına karar verilen Fatih Altaylı'nın koltuğu boş kaldı.
Hafta içi her sabah Youtube kanalında "Fatih Altaylı Yorumluyor" programında gündeme ilişkin konuları değerlendiren gazeteci Fatih Altaylı, dün tutuklandığı için bugün programında yer alamadı. Programın moderatörü Emre, Altaylı'nın boş koltuğuyla yaptığı açılışla "Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR" yayınını paylaştı.
Moderatör Emre, Altaylı'nın tutuklanma sürecine ilişkin detayları paylaştığı programda şunları söyledi:
"Selamlar Fatih Bey" diyeceğim ve Fatih Bey'in de "Selamlar Emreciğim, bugün haftanın ilk günü" diyeceği bir program olmayacak. Çünkü Fatih Bey tutuklandı.
Gürültü kirliliğini engellemek adına size duyduğumuz sorumluluktan dolayı süreci bir de ben özetlemek isterim
Fatih Bey bu YouTube kanalında vermiş olduğu tarihsel bir örnekten dolayı cumartesi akşamı evinden gözaltına alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube'ye götürüldü.
Cumartesi gecesini vatan emniyette geçirdi ve pazar günü yani dün öğlen saat 1'de İstanbul Çağlayan Adliyesi nöbetçi savcılığına sevk edildi.
Fatih Bey'in sevk ediliş nedeni TCK madde 310/ 2 ve 106/1.
Burada bu maddelerin ne anlama geldiğini anlatmaya çalışmayacağım.
Ancak Fatih Bey'in verdiği bahsi geçen tarihsel örnek kesilip başka anlamlar yüklenecek şekilde sosyal medyada servis edildi.
Bu durum savcılık makamı ve sulh ceza hakimliğine Fatih Bey'in avukatları tarafından üstüne basa basa dile getirildi.
Hatta videonun orijinal hali bahsi geçen makamlara da verilmişti.
Ancak savcılık makamı ve sulh ceza hakimliği bu iddialar ve deliller dikkate alınmadan sosyal medyada yayınlanan bölüm üzerinden bir karar verdi.
Fatih Bey fiili bir eylem olmamasına ve tutuklamanın en son uygulanacak tedbir olmasına rağmen tutuklandı.
Avukatlarının yapmış olduğu savunmalar, göstermiş oldukları deliller dahi değerlendirilmedi.
310 /2'yi doğrudan bir suç maddesi gibi değerlendirmek maddede tanımlanmamış bir fiile ceza verilmesi anlamına geliyor.
Bu da açıkça anayasa madde 38, TCK madde 2, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 7'ye aykırıdır.
Aksi halde herhangi bir eylem cumhurbaşkanına karşı ise suç olur gibi belirsiz, öngörülemez ve keyfi cezalandırma pratiği doğar.
Bu da hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz.
Re'sen soruşturmaya konu olan eylem, örneğin sosyal medya paylaşımı, basın açıklaması veya sözlü beyan şiddet içermemekte fiziksel saldırı niteliği taşımamakta ve cumhurbaşkanının yaşamına, vücut bütünlüğüne veya hürriyetine yönelik doğrudan bir tehdit barındırmamaktadır.
Diğer taraftan hepinizin bildiği gibi, cumhurbaşkanlığı makamı demokratik toplumlarda en yüksek düzeyde eleştiriye açık makamdır.
Bunu da söylemek, hatırlatmak istedim.
Ve son olarak herkesin bilmesini isteriz ki Fatih Altaylı'nın ekibi olarak dimdik ayakta olmaya, bildiğimiz doğruları söylemeye,haksızlığa karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz, sinmeyeceğiz, yılmayacağız.
Doğru bildiklerimizi bizi sevenler ve destekleyenlerle paylaşmaya devam edeceğiz.
Diğer taraftan hukuki yollarla tüm haklarımızı arayacağız.
Hukukun işlemesi için gereken tüm girişimleri yapacağız.
Fatih Bey tekrar bu karşınızda, ekranda gördüğünüz koltukta oturup yorumlarına devam edeceği güne kadar var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.