ABD tarihinde benzeri zor bulunacak bir durum yaşanıyor. The Atlantic’in haberine göre Trump kabinesinin altı üyesi, güvenlik gerekçesiyle başkentteki evlerini terk edip Washington çevresindeki üslere taşındı. Savaş Bakanı Pete Hegseth ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio, şu anda Washington dışındaki askeri üslerde komutan konutlarında yaşıyor. Aydınlık gazetesinin haberine göre Hegseth ve Rubio, Potomac ile Anacostia nehirlerinin kesiştiği noktadaki Fort McNair üssünde, “Generaller Sırası” olarak bilinen bölgedeki evlere yerleşmiş durumda. İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, Joint Base Anacostia–Bolling’de Sahil Güvenlik Komutanı’na tahsis edilen konuta taşındı. Kara Kuvvetleri Bakanı Dan Driscoll ise Myer–Henderson Hall üssünde ikamet ediyor. Bakan düzeyinde bir yetkili olan İç Güvenlik Danışmanı Stephen Miller da taşınanlar arasında yer alırken altıncı üst düzey isim açıklanmadı.
WASHINGTON ORDUEVİ
Savunma kaynaklarına göre üslere olan talep o kadar arttı ki Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard’ın da Fort McNair’de yaptığı konut başvurusu yaptı ancak reddedildi. Kendisine askeri tesislerde boş konut kalmadığı yönünde bilgi verilmiş.
New York Times’a göre bazı emekli komutanlar, generallere ayrılan konutların sivil bakanlarca kullanılmasına tepki gösterdi. Eski Savunma Bakanı Leon Panetta durumun olağanüstülüğünü şöyle özetledi: “Bu evler, acil bir durumda komutanların saniyeler içinde tepki verebilmesi için vardır. Şimdi aynı mantık sivil yönetime taşınmış görünüyor.”
DAHİLİ VE HARİCİ
The Atlantic'e konuşan kaynaklara göre eylül ayında, Cumhuriyetçi aktivist Charlie Kirk’ün Utah’ta öldürülmesi, bu güvenlik dalgasının başlangıç noktası oldu. Cinayetin ardından Beyaz Saray, ABD'deki hükümet karşıtı protestoların başrol oyuncularından Antifa’yı “yerli terör örgütü” ilan etti, “radikal sol”a savaş açtı. Karar başka protestoları, üst düzey yetkililere yönelik tehditleri ve adreslerinin internette paylaşılmasını tetikledi. Ancak The Atlantic’in görüştüğü bir kabine üyesi, taşınma kararının yalnızca iç güvenlik gerekçelerinden değil, “belirli bir dış tehdit”ten de kaynaklandığını söyledi, ancak ne olduğunu söylemedi. Bu ifade, Washington’da artık sınırları belirsiz bir güvenlik atmosferinin hâkim olduğunu gösteriyor.
ASKERLERLE SİYASİLER İÇ İÇE
Gelişmeler sadece güvenlik endişesi değil, devletin kendi iç yapısında yaşadığı kırılmayı da yansıtıyor. Washington artık hem iç politik bölünmenin hem de görünmeyen dış risklerin kesişim noktasında. ABD tarihinde hiçbir yönetim, savaş ilan edilmeden askeri üslerde yaşama kararı almamıştı. Bu, artık tehdidin tanımının genişlediği anlamına geliyor: Düşman, sınır ötesinden değil, içeriden veya görünmeyen bir dış elin yönlendirdiği iç ağlardan da gelebilir.
DAİMİ SAVAŞ SİMÜLASYONU
Sonuçta ABD bugün iki cephede aynı anda mevzilenmiş durumda: biri sokak protestoları, siyasilere tehdit ve suikastlar gibi içeriden gelen sarsıntılara, diğeri ise açıklanmayan ama sürekli ima edilen dış aktörlere karşı. ABD'li siyasi liderlerin orduyla aynı çemberin içine çekilmesi yalnızca güvenlik önlemi değil Amerika’nın kendi iç parçalanmasına verdiği somut bir yanıt: savaşta değil ama alarma geçmiş bir ülke görüntüsüyle.
ESKİ ÖRNEKLER
Geçmiş yönetimlerde de Kabine üyelerinin askeri üslerde ikamet ettiğine dair birkaç örnek mevcut. Hem George W. Bush hem de Barack Obama dönemlerinde Savunma Bakanlığı yapan Robert Gates ve Trump'ın ilk Pentagon şefi olan Jim Mattis Potomac Hill Donanma konutlarında yaşamıştı. Yine Trump'ın ilk döneminde CIA Direktörü ve Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Mike Pompeo ise Myer-Henderson Hall Ortak Üssü'nde ikamet etmişti.
HIZLI TEPKİ KUVVETLERİ
Taşınmalara paralel olarak sahada alınan olağanüstü önlemler de var. Guardian’ın incelediği Pentagon iç yazışmasına göre üst düzey bir ABD askeri yetkilisi, ülkenin tüm Ulusal Muhafız birliklerine “hızlı tepki kuvvetleri” oluşturma talimatı verdi. Direktif, 50 eyaletin, Columbia Bölgesi’nin ve ABD’ye bağlı toprakların tamamında “isyan kontrolü” eğitimi almış birlikler kurulmasını öngörüyor. 8 Ekim tarihli ve Pentagon Ulusal Muhafız Bürosu Operasyonlar Direktörü Tümgeneral Ronald Burkett imzalı yazıya göre bu birlikler cop, kalkan, elektroşok cihazı ve biber gazı kullanımında özel olarak eğitilecek. Her eyaletin ortalama 500 askerini bu kapsamda hazırlaması istenirken, ülke genelinde toplam 23 bin 500 askerin “iç güvenlik amaçlı hızlı müdahale gücü” olarak görevlendirileceği belirtiliyor.