Türk devlet geleneğinde her şeyin yazılı yapıldığına dair bir anlayış sıklıkla dile getiriliyo. Ancak bir mahkeme dosyası bunun böyle olmadığını gözler önüne serdi. Yeniçağ'dan Masum Gök'ün haberine göre; İş insanı Kemal Akkaya ve Enver Çevik’in mağdur, diğer iş insanı Nihat Özçelik ve bazı polislerin sanık olarak yargılandığı şantaj ve tehdit davasındaki duruşma tutanakları devlet-toplum arasındaki güvenlik açığını gözler önüne serdi.
Dosyanın konusu Kemal Akkaya, Enver Çevik ve diğer bazı kişilerin HTS ve baz bilgilerinin Emniyet istihbaratta görevli polislerin FETÖ kaydı düşerek sorgulama yapması.

Buraya kadar her şey normal, ancak ifade veren sanık polislerin beyanları şok etkisi yarattı. Polislerin beyanlarına göre bu sorgulamaları yapmak için ne bir mahkeme kararı var ne de tutanak tutuluyor.

25 Nisan 2025 tarihindeki duruşmada sanık polis Temel Can Çelenk, hakimin “Yazılı emir almıyor musunuz” sorusuna şöyle yanıt veriyor:

“Olumsuz efendim, İstihbarat Şube Müdürlüğünün özelliği bilgiyi en hızlı şekilde aktarmak olduğu için yaptığımız sorgulamalar ve ben bunun gibi binlerce sorgulama yaptığımı ve sorgu kayıtlarıma bakıldığında görünecek ve bizim ekstra şöyle bir durumumuz da var efendim. Toplu sorgulama yani biz bir şahsı böyle, bir kişiyi böyle şahıs olarak sorgulamamızın haricinden topluca şahısları eğer bize bilgi aktarıldıysa çalışma arkadaşlarımız ve masa arkadaşlarımız bu şahıslara yönelik çalışmalar yaparız. Ayrıyeten başkanım ben dediğim gibi tekrar söylemek istiyorum dışarıda bulunan bütün ekiplerin sorgulamalarını şahsen yapardım çalıştığım dönemde. Çünkü yani çalıştığım İstihbarat Şube Müdürlüğündeki C ve C4'e bağlı ekip arkadaşlarımın bütün sorgulamaları yapmam gereken görevim benim oydu. Yani dışarıya bilgi aktarımını sağlayan polis memuru olarak orada ben çalışıyordum.”

Bir tutanağa, kayda almadan sorgulamalar yapıldığını sanık polis net olarak anlatıyor. Bunun Türkçesi herhangi bir vatandaşı FETÖ’den, PKK’dan ya da IŞİD’den bu şekilde sorgulayıp, devlet sistemine kaydını düşürebilirsiniz. Kemal Akkaya ve Enver Çevik’te de öyle olmuş. Bir tutanak tutulmadan FETÖ’den araştırma yapılmış. Soruşturma kapsamında log kayıtlarına bakılınca FETÖ’den arama yapıldığı ortaya çıkıyor.

ŞİFRELERİNİ YENİ GELEN POLİSLERE VERİYORLAR

Sanık polis kendilerine ait şifreyi yeni gelen polislere de verdiklerini belirterek “Bundan harici benim şifrelerim yeni gelen polis memuru arkadaşlarda kullanmaktaydı çünkü iş ve işleyişin hızlı ilerlemesi adına bu işlem yapılıyordu. Oraya yeni başlayan polis memurlarına şifre verilmiyordu 6 ay, 1 yıl sürece. Bu şahıs yeni gelen polis memurları, bizim şifrelerimizi de kullanmaktaydı efendim ama biz bu şahsa özel bir şey değil de bunu yani rutin iş ve işleyiş biçiminde sunuyorduk. Çalıştığımız şubede de yazılı bir talimat olmazdı” diyor.

‘BİZİM YAPTIĞIMIZ HİÇBİR İŞLEM TUTANAK ALTINA ALINMAZ’

Bir diğer sanık polis Taner Külünk de duruşmada Temel Can Çelenk’e benzer ifadeler kullanarak şöyle konuştu:

“Öncelikle sayın başkanım kendimi tanıtayım. Ben 2017-2023 arasında istihbarat şubede başladım. istihbarat şubenin çeşitli birimlerinde asaleten ve vekaleten görev aldım. Bu süre boyunca yaptığım çalışmaların şöyle özetleyeyim. Ben 18 tane başarı belgesi, 6 tane üstün başarı belgesi almış bir rütbeli personeldim ve 2018'in sonlarına doğru bana da şifre yetkisi geldi. Biraz önceki meslektaşımın söylediği gibi biz de şifre yetkilendirmesi hemen gelmiyor, 1 sene, 1,5 sene bazen de 2 sene sürüyor dediği gibi şifrelerimizi bazen yeni başlayan çocuklara işleri öğrenmesi için emanet ederiz. Bu bizim amirler olarak verdiğimiz talimatlar keza ben bile şifremi yeni başlayan istihbarat personeline vermişimdir. Bizdeki çalışma sistemi genel olarak güvene dayalıdır. Bizim yaptığımız hiçbir işlem tutanak altına alınmaz çünkü bizim yaptığımız günde sorgu sayısı ortalama 150 ile 300 arası değişir eğer biz her yaptığımız sorguya tutanak tutmuş olsaydı biz çalışamaz bir pozisyonda olurduk. Şöyle söyleyeyim sayın başkanım ben 2021 yılında Legal Büro amir yardımcısı olarak göreve başladım. Legal Büro size kısaca özetliyeyim siyasi partiler, sendikalar, dernekler, üniversiteler, öğrenci faaliyetleri ve keza bir sürü legal alanda toplumsal olaya dönüşebilecek her noktada çalışma faaliyeti yürüten bir büroydu. Benim çalışma alanım diğer haber alma bürolarına göre, örgütlere bakan bürolara göre daha kapsamlı ve genişti. Biz kendi ekibim olarak günde 2.000'e yakın sorgu yapardık, bu da ayda ortalama 6.000 sorgu eder ve fazlası ederdi sayın başkanım. Benim yaptığım sorgulamaların hiçbiri kimsenin talimatıyla olmamıştır. Ben yaptığım sorgulamaların hepsini kendi vatan menfaati için yaptığımız sorgulamalardı ve kimse için yapmamışızdır sayın başkanım.”

Bu ifadeler sistemdeki açığı net olarak anlatıyor. Bu birimlerde çalışan bir polise menfaat ilişkisinden bağımsız, sevmediği bir kişi hakkında bile değişik terör örgütleriyle ilgiliymiş gibi gösteren kayıt düşüp arama yapma olanağı tanınıyor. Tutanak tutulmadığı için de bir resmi sorumluluk ortaya çıkmıyor. Sadece bir soruşturma olursa log kayıtlarına bakılıyor.

DENETİM OLMUYOR MU?

"Hiçbir denetim yapılmıyor mu" sorusu burada gündeme gelebilir. Bir denetim yapılıyor. Sanık polisler de bundan bahsediyor. Sanık polislerden İbrahim Milli, “KİT denetimleri yapmaktadırlar sayın başkanım. Bu denetimlerin amacı şudur, yapmış olduğumuz sorgulamalarda herhangi bir olumsuzluk var mı, sıralı amirlerimin, müdürlerimin talimatı dışında bize gelen işlerin dışında bir sorgulama yapıp yapmadığımıza dair olarak amirlerimiz log kayıtlarımızı tek tek denetlemektedirler. Zira istihbarat şubede çalışmış olduğum 8-9 yıllık süre zarfı içerisinde ve bahse konu sorgu tarihlerinde benim için yapılmış olan denetimlerde sayın başkanım herhangi bir olumsuzluk olmadığına, yani bana verilen talimatlar ve de işin dışında bir sorgulama yapmadığıma dair olarak benden sorumlu sıralı amirlerim ve şube müdürümün imzalarının bulunduğu KİT denetimlerinin raporlarım şubemde mevcuttur sayın başkanım” diye savunma yaptı.

Ali Babacan'dan asgari ücret için yüzde 50 çağrısı
Ali Babacan'dan asgari ücret için yüzde 50 çağrısı
İçeriği Görüntüle

Ancak dava dosyasında İbrahim Belli’nin şifresi kullanılarak sisteme girilip, Kemal Akkaya ve Tufan Keskin adlı kişi için HTS ve baz kaydı araması "FETO/PDY terör örgütünü deşifre etmeye yönelik BİEK kapsamında yapılan çalışmalar" şeklinde olduğu log kayıtlarından çıkmış.

Buna rağmen İbrahim Milli’nin ifadesine göre denetimden bir olumsuz rapor almamış.