Güncel

Son on yılda Türkiye, birçok yıkıcı depreme sahne oldu. Her felaketin ardından “ders çıkarıldı” denildi ama çoğu zaman enkaz altından yalnızca insanlar değil, devletin sorumlulukları da çıkarılamadı.

Türkiye, deprem kuşağında yer aldığı gerçeğini ne yazık ki her büyük sarsıntıda yeniden hatırlıyor. Ancak 2011 Van depreminin ardından gelen uyarılar, 2020 Elazığ, 2020 İzmir ve nihayetinde 2023 Maraş merkezli felaketle birlikte yıllardır yinelenen bir sorumsuzluk zincirine dönüştü.

2014-2024 ARASI BÜYÜK DEPREMLER 1. 24 Ocak 2020 - Elazığ Depremi (6.8)

41 kişi hayatını kaybetti. Deprem sonrası hasarlı binaların tespiti hızla yapılsa da, yapı stoğunun genel durumu göz ardı edildi. Depremde yıkılan binaların çoğu, 1999 sonrası yapılmıştı. Bu durum, denetim mekanizmasının zayıflığını bir kez daha gösterdi.

2. 30 Ekim 2020 - İzmir Depremi (6.9 - Sisam merkezli)

117 yurttaş yaşamını yitirdi. Bayraklı’da çöken binaların büyük kısmı imar aflarından faydalanmıştı. Kamuoyu, “imar barışının bedeli bu mu?” diye sordu. Ancak yetkililer, kalıcı bir çözüm üretmekten kaçındı.

3. 6 Şubat 2023 - Maraş Pazarcık ve Elbistan Depremleri (7.7 ve 7.6)

Türkiye tarihinin en büyük felaketi. Resmî rakamlara göre 50 binden fazla kişi yaşamını yitirdi, on binlerce bina yıkıldı. Ancak bu deprem, sadece fay hatlarını değil, devletin tüm kurumlarını da sarstı. AFAD’ın hazırlıksızlığı, enkaz kaldırmadaki gecikmeler, yardım ulaştırmadaki aksaklıklar büyük tepki çekti.

4. 20 Şubat 2023 - Hatay Depremi (6.4)

Yıkımın tam ortasında, artçıdan çok bağımsız bir yıkım daha geldi. Çadırlar kurulmamışken, konteynerler bile ulaşmamışken binlerce kişi tekrar sarsıldı. Hatay’a yeterince destek gitmemesi, “yok sayılan şehir” eleştirilerine neden oldu.

DEPREM SONRASI NE YAPILDI?

Kentsel Dönüşüm Yavaş ve Rant Odaklı

Depremlerden sonra sık sık gündeme gelen “kentsel dönüşüm” politikaları, çoğunlukla rantsal dönüşüm olarak uygulandı. Dönüşüm adı altında mahalleler yıkıldı, yurttaşlar şehrin dışına sürüldü. Dayanıklı bina hedefi geri planda kaldı.

İMAR AFLARI SÜRÜYOR

2000’den bu yana 8 kez çıkarılan imar affı, her seferinde “son bir şans” olarak sunuldu. Ancak bu affın ardından yıkılan binalar, devletin kendi eliyle ölüm izni verdiğini gösterdi. 2023 felaketinin ardından dahi bu politikalardan vazgeçilmedi.

AFET YÖNETİMİ SINIFTA KALDI

AFAD’ın personel eksikliği, ekipman yetersizliği, koordinasyon sorunları 2023 Maraş depremlerinde gün yüzüne çıktı. Sivil toplum örgütleri ve gönüllüler ilk günlerde tek başlarına çalıştı. Arama-kurtarma desteği günlerce ulaştırılamayan bölgeler oldu.

TOPLANMA ALANLARI RANTA AÇILDI

1999 sonrası belirlenen toplanma alanlarının çoğu AVM, rezidans ve otoparklara dönüştü. 2023’te insanlar sokaklarda, araçlarında, okul bahçelerinde barınmaya çalıştı. Planlama yetersizliği toplumun can güvenliğini tehlikeye attı.

UZMANLAR NE DİYOR?

Jeoloji uzmanları, İstanbul başta olmak üzere Marmara ve Ege bölgelerinde beklenen büyük depremler için yıllardır uyarı yapıyor. Ancak bu uyarılar çoğu zaman siyasi çıkarlar, müteahhit ilişkileri ve oy kaygıları nedeniyle kulak ardı ediliyor. Prof. Dr. Naci Görür, “Bilim değil rant öncelikli” diyerek durumu özetliyor.

SONUÇ: UNUTULAN YİNE HALK!

Türkiye, depremleri engelleyemez ama yıkımı önleyebilir. Ancak son on yıl gösterdi ki, bu ülkenin asıl felaketi fay hatları değil, ihmaller zinciri. Her felaketten sonra “unutmama” sözü verildi ama unutulan yine halk oldu.